Yumuşak dokuların önemine dikkat çekilmesi gerektiğini belirten Fizik Tedavisi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Hasan Dursun, “Dokular beceri gerektiren ince veya kuvvet gerektiren kaba hareketleri sağlar, denge ve postürü korurlar. İster hareket edelim, isterse hareketsiz duralım, bu dokular sürekli bir gerilim ve stres altındadırlar. Bu nedenle sıklıkla yaralanırlar. Bu yaralanmalar genellikle ağrılıdır. Eklem ağrıları daha çok bu dokuların yaralanmalarından kaynaklanır ve romatizma terimi de genellikle bu yaralanmaları tanımlamak için kullanılır” diye konuştu.
“Bazı durumlarda müdahale gerekebilir"
Aşırı zorlanmaya bağlı ağrıların aniden veya kısa bir süre içinde ortaya çıktığını ve nedeninin tahmin edilebildiğini belirten Dursun, “Diğer yandan oldukça hafif ve yorucu olmayan aktiviteleri çok sık tekrarlamak, uzun süre devam ettirmek veya uzun süre hareketsiz kalmak da bu dokuların yaralanmasına neden olabilir. Bu durumda ağrının nedeni fark edilemeyebilir. Yumuşak dokular metabolik veya sistemik hastalıklardan olumsuz etkilenebilirler. Ancak bu durumların başka belirti ve bulguları da vardır. Yumuşak doku yaralanmaları genellikle muayene ile anlaşılabilir. Ağrı bu konuda yol göstericidir. Ancak muayene bulguları kafa karıştırıcı olabilir. Şüphe varsa manyetik rezonans görüntüleme (MRI) veya ultrasonografi (US) gerekir. Bazen kan tetkiki de gerekebilir. Eğer bir eklemde ağrı varsa, genellikle yumuşak doku yaralanmasından söz edilebilir. Yaralanma herhangi bir bölgede olabilir ve yumuşak dokulardan herhangi birini veya birkaçını etkileyebilir. Ancak yaşam şekline, yapılan işe ve yaşa bağlı olarak bazı bölgelerde yaralanma daha sıktır. Mesela bilgisayar kullananlarda, el-el bileği, dirsek ve omuz, boyun ve sırt ağrıları daha sık görülür. Ayakta çalışanlarda ve ağırlık kaldıranlarda ise bel, kalça, diz ağrıları daha sıktır” açıklamasını yaptı. Dursun, şöyle devam etti: “Bu yaralanmalar lokal ağrı, enflamasyon, dejenerasyon ve işlev bozukluğu gösteren klinik tablolar. Genellikle aşırı kullanım veya zorlamadan kaynaklanırlar. Yumuşak doku yaralanmalarının tedavisinde genellikle ameliyatsız yöntemler tercih edilse de bazı durumlarda cerrahi müdahale kaçınılmaz olabiliyor. Bazı durumlarda, baskı altında sıkışan dokuyu rahatlatmak veya tamamen kopmuş bir dokuyu onarmak için ameliyat gerekebilir. Cerrahi müdahale bazen ilk tedavi yöntemi olabilir ya da acil durumlarda kaçınılmaz hale gelebilir. Ancak çoğu hastada ameliyatsız yöntemler etkili sonuçlar verir ve cerrahi seçenek, yalnızca bu tedavilerden fayda görmeyen hastalar için değerlendirilmelidir.”