Birleşmiş Milletler’in bu yıl plastik kirliliği ile mücadele çağrısına atıf yapan Rızvanoğlu, 5-14 Ağustos 2025 tarihlerinde Cenevre’de başlayacak Birleşmiş Milletler Plastik Anlaşması müzakereleri öncesi hükümete seslendi: “Bu kez masada sadece izleyen değil, yön veren bir ülke olmalıyız. Tek kullanımlık plastiklerin üretimini derhal yasaklayın. Plastik atık ithalatına kapılarınızı sonsuza dek kapatın. Bu müzakerelere kararlı ve ilkeli bir duruşla gidin.”

Rızvanoğlu, Türkiye’nin yalnızca kendi atıklarıyla değil, Avrupa’nın ve diğer ülkelerin plastik çöpleriyle de kuşatıldığını belirtti.

Rızvanoğlu’nun açıklamasından satırbaşları şöyle: “Her yıl dünya genelinde 430 milyon ton plastik üretildiğini ve bunun yalnızca yüzde 9’unun geri dönüştürülebildiğini belirten Rızvanoğlu, “Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü. Birleşmiş Milletler bu yılın temasını: ’Plastik kirliliğiyle mücadele’ olarak belirledi. Ve kollektif eylem çağrısında bulundu. ’Plastik kirliliğini yenebiliriz’. Bu cümle yalnızca bir çağrı değil, içine düştüğümüz çağın özeti. Çünkü artık doğayla uyum içinde yaşayan bir tür değiliz. Biz plastik çağında, kendi atığımızla kuşatılmış bir türüz. Hem de kan hücrelerimize kadar. Dünya genelinde her yıl 430 milyon ton plastik üretiliyor. Ancak bunun yalnızca %9’u geri dönüştürülebiliyor. Geri kalan kısmı ya yakılıyor ya toprağa gömülüyor ya da denizlere karışıyor. Zamanla parçalanıyor ve mikroplastik haline gelerek toprağa, suya, oradan da soframıza kadar ulaşıyor.” ifadesini kullandı.

“TÜRKİYE, PLASTİK KRİZİNİN TAM MERKEZİNDE”

Rızvanoğlu açıklamasında Türkiye’nin bu sorunun dışında değil, doğrudan merkezinde yer aldığını vurgulayarak, “Peki Türkiye bu krizin neresinde? Tam merkezinde. Her yıl yaklaşık 10 milyon ton plastik üretiyoruz. Kişi başı yıllık tüketimimiz 40 kilograma ulaşmış durumda. Ve sadece kendi atığımızla yetinmiyoruz; Avrupa’nın plastik çöplerini de biz alıyoruz. 2024 Kasım ayında, sadece bir ayda 44 milyon KİLO plastik atık ithal ettik. Bu, günde 257 kamyon demek. Çünkü Çin 2018’de ‘Dünyanın çöpünü almayacağım’ dedi, Türkiye ise bu yükü üstlendi. Sadece Avrupa’dan değil… 2024’ün ilk üç ayında İsrail’den de 1 milyon doların üzerinde plastik çöp ithal ettik. Ve şimdi en kritik nokta şu: Bu atıkların büyük kısmı ekonomiye kazandırılamıyor. Çoğu ya yakılıyor ya toprağa gömülüyor ya da hiçbir denetime tabi olmadan vahşi depolama alanlarına bırakılıyor. Ve sonunda dolaylı ya da doğrudan şekilde yine toprağımıza, suyumuza, soframıza dönüyor.” ifadesini kullandı.

“PLASTİK SADECE KİRLETMİYOR, HASTA EDİYOR”

Mikroplastiklerin yalnızca plastik değil, aynı zamanda zehir taşıdığını vurgulayan Rızvanoğlu, “Bakın, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinin araştırmasına göre Akdeniz’de 1 kilogram toprakta 300, Ege’de 180, Marmara’da 160 mikroplastik bulundu. Yani biz artık toprağı değil, plastiği işliyoruz. Ve o plastik domatese, çileğe, buğdaya karışıyor. Denizlerimiz plastikle boğuluyor. Balıklar mikroplastiği yiyor, kuşlar yavrularına plastik taşıyor. Biz hâlâ ‘balık yiyoruz’ sanıyoruz... Ama aslında plastiği sindiriyoruz. Ve en tehlikelisi şu: Bu mikroplastikler sadece kimyasal madde değil, zehir taşıyor. Bunlar hormon sistemini bozuyor, bağışıklığı çökertiyor, gelişimi engelliyor ve üreme sağlığını tehdit ediyor. Yani bu sadece bir çevre meselesi değil. Bu, bir üreme hakkı, bir adalet, bir gelecek meselesidir. Çünkü plastik kirliliği en çok yoksul mahalleleri, kırsal bölgeleri, vahşi depolamalara yakın bölgeleri etkiliyor. Yani plastik hem doğayı kirletiyor hem toplumsal eşitliği hedef alıyor” ifadesini kullandı.

“TEK KULLANIMLIK PLASTİKLER YASAKLANSIN TEKLİFİ”

Rızvanoğlu TBMM’ye sundukları kanun teklifini hatırlatarak, “İşte bu yüzden, biz geçtiğimiz yıl Meclis’e bir kanun teklifi sunduk: Tek kullanımlık plastikler yasaklansın. Pipet, plastik tabak, çatal, bıçak, tek içimlik pet bardak… Bu sadece bir çevre düzenlemesi değil; bu bir halk sağlığı, gıda güvenliği, yaşam hakkı düzenlemesi. Ve evet, Türkiye bu konuda geri kaldı. Avrupa Birliği 2021’de, Kanada 2022’de, Hindistan ve Kenya ise yıllar önce bu adımı attı” dedi.

TÜRKİYE, PLASTİK ANLAŞMASINDA SEYİRCİ OLMAMALI

5-14 Ağustos 2025 tarihlerinde Cenevre’de yapılacak Birleşmiş Milletler Plastik Anlaşması müzakerelerini hatırlatan Rızvanoğlu, “Şimdi buradan iki çağrı yapıyorum: Birincisi: Tüm siyasi partilere… Gelin, bu teklifin altında birleşelim. Bu bir siyaset değil, bu ülkemizin geleceği meselesi… İkinci çağrımı ise iktidara yapıyorum: 5-14 Ağustos 2025 tarihlerinde Cenevre’de bir toplantı yapılacak. Nedir bu, Birleşmiş Milletler Plastik Anlaşması müzakereleri. Türkiye bu masada sadece izleyen değil, yön veren bir ülke olmalı. Tek kullanımlık plastiklerin üretimini derhal yasaklayın. Plastik atık ithalatına kapılarınızı sonsuza dek kapatın. Bu müzakerelere kararlı ve ilkeli bir duruşla gidin. Çocuklarımıza temiz bir gelecek bırakmak lafla değil, kararla mümkün. Ve unutmayın: Tarih sizi bu kararlarınızla hatırlayacak. Ya doğanın tarafında yazılacaksınız ya da bu felaketin sessiz ortakları arasında” sözleriyle iktidara seslendi.

Muhabir: Nursel DİLEK MANAVBAŞI