Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olan Ankara’nın bu unvanı kazanması, tesadüfi değil; askeri, siyasi, coğrafi ve toplumsal birçok gerekçeye dayanıyor. Osmanlı Devleti’nin son döneminde Anadolu’da yükselen milli mücadele hareketinin merkezine dönüşen Ankara, yeni kurulacak devletin yönetim merkezi olmaya adım adım hazırlandı.
Ankara’nın başkent olarak tercih edilmesinde en önemli etkenlerden biri, Anadolu’nun tam ortasında yer alması oldu. Bu konum, şehri hem askeri hem de siyasi açıdan daha güvenli bir merkez haline getirdi. İşgal kuvvetlerinin yoğun olduğu kıyı bölgelerine ve İstanbul’a kıyasla Ankara, savunması daha kolay ve dış müdahalelere karşı daha korunaklı bir şehir konumundaydı.

Şehrin jeopolitik ve stratejik konumu, Kurtuluş Savaşı yıllarında büyük avantaj sağladı. Anadolu’nun dört bir yanıyla bağlantı kurulabilmesi, Ankara’yı doğal bir yönetim ve koordinasyon merkezi haline getirdi. Özellikle demiryollarının Ankara’dan geçmesi, cepheler arası asker ve lojistik sevkiyatın daha hızlı yapılmasına imkân tanıdı.
Ankara’nın bir diğer önemli avantajı ise ülkenin her yeriyle haberleşme imkânına sahip olmasıydı. Telgraf hatları sayesinde cephelerden ve Anadolu’daki direniş merkezlerinden gelen bilgiler, Ankara’da toplanıyor ve buradan yönetiliyordu.
Milli Mücadele’nin fiilen yönetildiği şehir olan Ankara’da, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Böylece Ankara, sadece askeri değil, siyasi olarak da yeni Türk devletinin merkezi haline geldi. Kurtuluş Savaşı’nın kararları burada alındı, cepheler buradan yönetildi.
Ankara halkının Kuva-i Milliye ruhuna verdiği güçlü manevi destek de başkent olma sürecinde belirleyici oldu. Halk, cepheye asker ve lojistik destek sağlarken, milli mücadelenin siyasi kadrolarını da sahiplendi.
![]()
Bu desteğin en somut göstergelerinden biri, 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Atatürk ve Temsil Heyeti’nin Sivas’tan Ankara’ya gelişi sırasında yaşandı. Ankara halkı, Temsil Heyeti’ni büyük bir coşkuyla karşılayarak milli mücadelenin yanında olduğunu açıkça ortaya koydu. Bu tarihi karşılama, Ankara’nın milli mücadelenin merkezi olacağının güçlü bir simgesi olarak tarihe geçti.
Tüm bu gelişmelerin ardından, 13 Ekim 1923’te TBMM’de kabul edilen yasa ile Ankara resmen Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti ilan edildi. Böylece Ankara, Osmanlı’nın başkenti İstanbul’dan farklı olarak, yeni devletin bağımsızlık mücadelesinin ve çağdaşlaşma hedeflerinin simgesi oldu.
Ankara’nın başkent oluşu, yalnızca bir şehir tercihi değil; milli egemenliğe dayalı yeni bir devlet anlayışının da ilanı olarak Türk siyasi tarihindeki yerini aldı.





