TÜBA tarafından düzenlenen Yapay Zekâ Çalıştayı, alanında uzman bilim insanları ve akademisyenleri İstanbul’da bir araya getirdi. Disiplinler arası iş birliğiyle Türkiye’nin yapay zekâ stratejisini masaya yatıran çalıştayda “Doğa ve Yaşam Bilimlerinde Yapay Zekâ” ve “Eğitimde Yapay Zekâ” başlıklı oturumlarda yapay zekânın geleceği, veri yönetimi, etik, hukuk, eğitim politikaları ve insan kaynağı gibi konular tüm boyutlarıyla değerlendirildi.

Çalıştayda konuşan akademisyenler, yapay zekânın yalnızca bir araç değil, bilgi toplumuna geçişte temel bir yapı taşı olduğuna vurgu yaptı. “Veri işleme değil, dil modeli geliştirme, anlamlandırma ve yönetişim kabiliyeti inşa etmeliyiz” mesajı öne çıktı. Alanında önemli çalışmalara imza atmış pek çok bilim insanının söz aldığı oturumlarda, yapay zekâya ilişkin mevcut bilgi kirliliği, eğitimde dönüşüm ihtiyacı, stratejik planlama eksiklikleri ve hukuki altyapı sorunları ele alındı.

Elimizi Taşın Altına Koymaya Hazırız

TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, çalıştayın sonunda yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin yapay zekâ konusunda zaman kaybetmeden uygulama ve üretim odağında politikalar geliştirmesi gerektiğini ifade etti. Şeker şöyle devam etti:

“Yapay zekâ sadece bir teknoloji meselesi değil, aynı zamanda insanlığın bilgiyle kurduğu ilişkinin yeniden inşasıdır. Bu nedenle yapay zekâya yönelik tartışmaları salt teknik gelişmelerle sınırlamak konuyu çok sığ bir zemine ele almak anlamına geliyor. Bizim yapmamız gereken, bu teknolojiyi önce ülkemizin sonra da insanlığın ortak değerleriyle ve toplumsal ihtiyaçlarla uyumlu hale getirecek bir zihinsel dönüşüme öncülük etmektir. Çalıştayda dinlediğimiz her konuşma, bu dönüşümün sadece mühendislik değil; toplum, hukuk, etik, eğitim, iletişim, kültür ve kamu politikalarıyla birlikte ele alınması gerektiğini gösteriyor. Bu bağlamda TÜBA olarak bilim insanlarımızı, kurumlarımızı ve karar vericileri disiplinler arası iş birliği içinde hareket etmeye davet ediyoruz. Zaman geçirmeden bir yapay zeka strateji belgesi oluşturmak zorunlu gibi görünüyor. Özellikle eğitimde bu çerçevenin ivedilikle yapılmasına ihtiyaç var. Türkiye’nin verisi var, insan kaynağı var. Bugün geldiğimiz noktada, Türkiye'nin sahip olduğu genç ve dinamik nüfusu, gelişen akademik altyapısı ve geniş veri havuzu, yapay zekada öncü olmak için büyük bir potansiyel barındırıyor. Ancak bu potansiyelin stratejik bir vizyona dayanmadan etkinleşmesi mümkün değil. TÜBA olarak bizim çağrımız, veriye dayalı düşünmeyi, eleştirel aklı ve çok disiplinli çalışmaları merkeze alan bir yapay zekâ ekosisteminin inşa edilmesidir. Sadece yapay zekâ kullanan bir toplum değil, aynı zamanda onu geliştiren, yöneten ve etik çerçevede anlamlandırabilen bir topluma dönüşmemiz gerekiyor. Gelişmiş ülkelerin birçoğu bunu yaptı ve yapay zekâ ile kendi dillerini, kültürlerini, etik normlarını içeren modeller ürettiler. Biz ise hâlâ bu sistemlere veri sağlayan ama karşılığında kendi toplumsal bağlamımıza uygun çözümler alamayan bir konumdayız. Bu da açıkça gösteriyor ki, Türkiye’nin artık sadece yapay zekâ kullanan değil; kendi dil modelini, etik çerçevesini ve stratejik yönelimlerini belirleyen bir üretici ülke konumuna geçmesi gerekmektedir. Biz bu iradeyi ortaya koymak için elimizi taşın altına koymaya hazırız.”

Muhabir: Cemil Cahit SARAÇOĞLU