Birlemiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün kuruluş yıl dönümü olan 16 Ekim Dünya Gıda Günü için 2025 yılında tema olarak “Daha İyi Yaşam ve Daha İyi Bir Gelecek İçin El Ele” benimsendiğini hatırlatan TARGET açıklamasında, “FAO söz konusu tema altında barışçıl, sürdürülebilir, refah içinde ve gıdaya erişim sorunu yaşanmayan bir gelecek yaratmak için küresel iş birliği çağrısında bulunmaktadır. Bundan bir yıl önce, 2024 yılında ise “Daha İyi Bir Yaşam ve Daha İyi Bir Gelecek İçin Gıda Hakkı” teması ile daha güçlü bir gıda hakkı vurgusu yapılmıştır” dedi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 2015 tarihinde gerçekleşen 70. Oturumunda, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının kabul edildiğini ve 2030 yılı amaçlarının ortaya konulduğunu kaydeden TARGET, “Bu amaçlardan biri de ‘açlığa son’dur. Saptanan 17 küresel amaç arasında: Aşırı yoksulluğu sona erdirme, eşitsizlik ve adaletsizlik ile mücadele ve iklim değişikliğini düzeltme de yer almaktadır. Dünyanın refah düzeyi yüksek ülkeleri ile fakir ülkelerinin, demokratik ülkeleri ile demokrasiden oldukça uzak ülkelerinin içinde bulunduğu 193 üye ülkenin imzası ile kabul edilen bu kararların ardından, dünyanın daha barışçıl, daha adil, gıdaya daha kolay ulaşılan, refah içinde bir mekân olması beklenmelidir. Peki, yaşanan gerçek öyle midir? Küresel Açlık Endeksi'nde 42 ülkede durum "Ciddi" veya "Endişe Verici" olarak derecelendirilmektedir. Toprak gaspları ve dolayısıyla su gaspları yaşanmakta, toprakların gerçek sahipleri açlık ve yoksulluğa mahkûm olmaktadır. Tüm dünyanın gözü önünde iki yıldır sürmekte olan Gazze işgali ve gıdanın silah gibi kullanılması sonucunda büyük bir açlık ve kıtlık yaşanmış ve çok sayıda çocuk ve yetişkin açlıktan hayatını kaybetmiştir. Yaşanan açlık ve ölümler kuraklık, iklim değişikliği veya üretime elverişsiz topraklar veya başka bir çevresel nedenle değildir. Bu ölümler doğrudan insan eliyle, bilerek ve isteyerek yaratılan koşullar nedeniyle gerçekleşmiştir. Görünen odur ki uluslararası hukuk, bunca beyan, yüzlerce ülkenin imzasıyla alınan kararlar, yaşanan insanlık dışı olaylara engel olamamıştır. Evrensel hukuk kurallarının yanı sıra evrensel etik değerler benimsenmedikçe, gıdaya erişim sorunlarının çözülemeyeceği, barışçıl ve adil bir dünyadan söz edilemeyeceği gerçeği artık gözle görülür bir hal almıştır” ifadelerine yer verdi.

Muhabir: Cemil Cahit Saraçoğlu