Kavurucu sıcaklar sona erip, sokaklar, ağaçlardan dökülen yapraklarla kaplanmaya başlayınca ‘’son bahar’’ hüznü çöküyor yüzlere
Sonrası kış…
Kış demek masraf demek…
Üstelik Ankara’da yaşıyorsan…
Giyim-kuşam harcamaları ayrı bir dert,
Okul masrafları ayrı,
Gıda masrafları da öyle.
Ya ısınma giderleri?
Ankara’nın ayazı gelince akla,
‘’O bir facia’’ diye adlandırmak en doğru tanım olur.
Ulaşım giderleri de az can yakmaz hani…
Hele cüzdanlar da boşsa…
Turşu değil ki bu,
Son baharda kurup, kışın keyfini çıkarasın.
Ekim’e doğru yol alırken, akşam serinliği gelecek günlere dair işaretlerini vermeye başladı bile.
Yakında ‘’pastırma yazı ‘’ hesapları yapılmaya başlar.
Sonbahar, sessizliğin sesi gibidir Ankara’da yaşayanlar için.
Çarşıya, pazara, işe, okula giderken ayak altında ezilen sarı yapraklar, kış günlerinin kapıda olduğunu anımsatır
Zorlu kış günlerinin kapıda olduğunu da…
Köşe başlarında, sokak lambalarının solgun ışığında yapılan kısa süreli hal-hatır sormalarında yaz aylarının duvar sohbetlerinin tadı yoktur.
Ankara’nın sade ve düzenli hali, sonbaharda daha çok içine döndürür insanı. Yaşam koşullarının sorgulandığı süreçtir sonbahar.
Geleceğe dair umutların ve hüznün harman olduğu bir süreçtir.
Artılarla, eksilerin vitrinidir sonbahar.