Her ne kadar vatandaş iliğine, kemiğine kadar yoksulluğu hissediyorsa da, enflasyon rakamları bir anda mucizevi bir şekilde son üç ayda aşağı yönlü ivme göstermiş olsa da! Üzeri örtülemeyen gerçekler giderek artıyor… Piyasalar şimdiden Mart 2019 yerel seçimleri sonrasında nasıl bir tablo ile karşılaşılacağının endişesini taşımaya başladı bile… Ne asgari ücretin belirlenmesi öncesinde yüzde 10 fatura taksitlendirme formülü! Ne de Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın 'Yüksek enflasyona karşı atılan adımlar ve Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı'nın etkisi görülmeye başlamıştır. Ekim ayında tepe noktasına ulaşan tüketici fiyatları, kasım ayında aylık yüzde 1,4 daralırken yıllık enflasyon bir önceki aya göre 3,6 puan iyileşmiştir. Enflasyondaki bu düşüş, fiyatlama davranışları için önemli bir gösterge olan beklentileri de olumlu yönde etkilemiştir. Ancak daha önümüzde almamız gereken çok önemli mesafeler var. Nihai amacımız daha önce de belirttiğim gibi enflasyonu kalıcı olarak en kısa sürede, orta vadeli programda da bahsettiğimiz gibi tek haneli rakamlara düşürmektir.' Sözleri ekonomi gerçeğini sevimli kılmaya yetmiyor…

Özellikle Ağustos 2018'den sonra aralarında büyük firmaların da yer aldığı çok sayıda firma ard arda konkordota ilanına gitti… Hatta Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Kasım ayında yaptığı bir konuşmasında 356 firmanın konkordato ilan ettiğini açıklamıştı… Bilindiği gibi borçlarını ödeyemeyen şirketler vade uzatımı veya tenzilat yapılarak borçlarını ödeyebilmek için ya da olası bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebiliyorlar… Bu bağlamda ilanlar artmaya başlayınca hükümet yeni bir düzenlemeye giderek konkordato ilanını zorlaştırdı… Yani firmanın zora düşmesi yetmeyecek yeni konkordato düzenlemesine göre. Firmalar ilgili durumunu bağımsız denetim kuruluşlarından rapor almadan mahkemeye taşıyamayacak. Dolayısıyla bir de bağımsız denetim kuruluşlarından rapor almak için para harcayacak işletme sahipleri… Küçük şirketler bu koşulda artık konkordato talebi yapmakta zorlanacak…

Hal böyleyken küçük işletmelerde yaşanan en yeni durum ise bankalardan çek koçanı alamamak… Konuyu gündeme getiren Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD) Başkanı Ahmet Kurt, bankalardan çek koçanı almakta sıkıntıları olduğunu söylüyor.

Kredi faizlerinde aşağı yönlü bir iniş ortaya çıksa da KOBİ'lerin finansmana erişimde yaşadıkları güçlükleri aşamadığına vurgu yapıyor Kurt…

Bankaların hemen hemen hepsinin kredi vermek istemediğini, kendilerini garantiye almak için şartları giderek zorlaştırdıklarını öne sürerken, son zamanlarda çek koçanlarıyla ilgili şikayetlerin de arttığını ifade ediyor Başkan Kurt ve bazı işletmelere çalıştıkları bankaların çek koçanı vermediğini aktarırken, 'Bize ulaşan bilgilere göre bankalar daha önce verdikleri çek karnelerinde yazılmış çek yaprağının yüzde 60 geri dönmüş olması şartını öne sürüyor. Bankalar, eğer bu limite ulaşılamamışsa yeni çek koçanı vermiyorlar; bu da haliyle işletme sahiplerinin finansmanla ilgili sıkıntılarını artırıyor' diye anlatıyor…

Bankaların risk üstlenmek istemediğini bu nedenle şartları ağırlaştırıp muslukları kapattığından da söz ederken de kredi faizlerindeki aşağı yönlü inişe rağmen kredi hacminin genişlememesini 'garabet bir durum' olarak nitelendiriyor OSİAD Başkanı. Ve ilgililerini şu ifadeleri ile uyarıyor:

'KOBİ'ler ekonominin kılcal damarlarıdır dolayısıyla o kılcal damarlardaki en küçük tıkanıklık bütün bir vücudu felç eder. Bankaların hassasiyetlerini kuşkusuz ki anlıyoruz, kendilerini korumak istiyorlar. Ancak müşterinin adeta gırtlağını sıkan bir yaklaşımı da doğru bulmuyoruz. Bu kredi daralması böyle devam ederse sıkıntı daha da büyür.'