Salgın hastalıkların tarihin gelişme seyri üzerindeki etkilerini ele aldığımız yazıların sonuncusunda koronavirüs salgınının dünyanın geleceği üzerine etkilerine de değinmiş ve şunları söylemiştik:
'Bütün bu gelişmeler sonucunda 'sağlık alanında kamusal ağırlıklı politikaların neo-liberal politikalardan daha başarılı olduğu' yönündeki fikirler tüm dünyada hızla yayılmaktadır. Bu gelişmeye paralel olarak önümüzdeki dönemde dünyanın bir çok ülkesinde başka alanlarda da 'küresel neo-liberal sisteme karşı ulusal politikalar oluşturma' yönünde eğilimlerin güçleneceği görülmektedir.'
Son günlerde ABD'nin içinde yaşanan olaylar, bu yargımızı doğrulayan bir nitelik taşımaktadır.
***
Hatırlanacağı üzere Trump, Beyaz Saray'a yerleşmesinin hemen ardından Çin'e karşı bir kampanya başlatmış, büyük şirketlerin taleplerini yerine getirerek vergileri indirmiş, silahsızlanma ve iklim krizi anlaşmalarından çekilmiş, Obama'nın sağlık sisteminin 'sosyalleştirilmesi' projesini rafa kaldırmıştı...
Bu gelişmelere paralel olarak siyasi planda aralarında Ku Klux Klan gibi ırkçı terör örgütlerinin de dahil olduğu bir çok silahlı gruba destek vermiş, demokratik görüşler savunan akımlara ve kendisini eleştiren medyaya karşı soğuk savaş dönemini hatırlatan söylemler kullanmıştı...
Bu söylemler, bir siyahinin polis tarafından öldürülmesinin ardından göstericilere karşı aşırı şiddet uygulanması ve silah kullanma tehditleriyle birleşince Trump'a karşı gösteriler daha da yoğunlaştı.
***
Hiç kuşkusuz, Trump yönetimine karşı direnişin artmasıyla koronavirüs salgınının ağırlaştırdığı ekonomik ve sosyal sorunlar arasında sıkı bir bağ vardır...
Artan ve yaygınlaşan direniş, bu yılın Kasım ayında ABD'de yapılacak olan Başkanlık seçiminde Trump'ın seçilme şansını zayıflatmaktadır... Trump'ın, gösterileri bahane ederek seçimlere bir baskı ortamı içinde gitmeyi planlaması, sandık hileleri yapması, hatta seçimi kaybetmesi durumunda kendi taraftarlarını harekete geçirerek sivil bir darbe girişiminde bulunması ihtimali üzerine tartışmalar yapılmaktadır..
ABD'de kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti'nin adayı olmasına kesin gözüyle bakılan Joe Biden, bu gelişmeler üzerine, Trump seçimi kaybettiği halde iktidarı terk etmezse askerin müdahale edeceği uyarısını yapmıştır.
***
Trump'a gelince...
O, bir yandan yangına körükle giderek eyalet valilerini zaaf göstermekle suçlamakta, göstericileri üzerlerine orduyu göndermekle tehdit etmekte ve elinde İncil, kilise ziyaretleri yaparak aşırı dinci akımların desteğini almaya çalışmakta...
Diğer yandan medyaya yaptığı açıklamalarda, koronavirüsün küreselleşme çağının bittiğinin göstergesi olduğunu Çin ile ABD arasındaki gerginliğin giderilmesi için müzakereler düşünmediğini açıklamaktadır.
***
Bu tutum, gösterilerin giderek politik bir içerik kazanmasına yol açmıştır... New York'ta yapılan gösterilerde on binlerce kişi 'Bütün iktidar halka' sloganları atmış, 'Antifa' adlı antifaşist örgüt ve yakın zamana kadar adı duyulmamış sosyalist örgütler bu gösterilerde öne çıkmıştır...
Daha da ilginci ABD'nin Seattle şehrindeki bir polis merkezinin çevresinde yaklaşık bir hafta süren çatışmaların ardından protestocuların, alanı polis girişine kapatarak bölgenin özerkliğini ilan etmesidir... Trump, bu gelişme karşısında 'İç teröristler, radikal solcu demokratlar tarafında yönetilen Seattle'ı aldı' ifadesini kullanmış, Seattle'ın belediye başkanı Jenny Durkan ise Beyaz Saray önündeki gösteriler sırasında Trump'ın yeraltındaki sığınağa götürüldüğüne ilişkin haberlere atıfta bulunarak, Trump'a 'Hepimizi emniyet altına al. Sığınağına geri dön' diye alaycı bir cevap vermiştir...
Trump, bu durum karşısında 'Şehirler ve eyaletler yaşayanların hayatlarını ve mallarını korumak için harekete geçmeyi reddederse, ben hızla ABD ordusunu konuşlandıracağım, böylece sorunu onların yerine çözeceğim' tehdidinde bulunmuş, ancak başta ABD Savunma Bakanı Mark Esper olmak üzere üst düzey askeri yetkililerin Trump'ın bu söylemini desteklemediklerini açıklamaları üzerine tehdit ters tepmiştir.
***
Bütün bunlar Trump'ın iddia ettiği gibi koronavirüs salgınının ardından gelişen olayların küreselleşme çağını bitirdiğini mi göstermektedir?..
Bu sorunun cevabını bir sonraki yazıda arayacağız.
(Devam edecek)