Ekonomik yaptırımlar modern çağda savaşların ayrılmaz bir parçasıdır...
Rusya ise en fazla yaptırıma maruz kalan ülkedir ve adeta yaptırımlara karşı bağışıklık kazanmıştır.
***
İlk olarak 1917 Ekim Devrimi ile Rusya o zamana kadar müttefik olduğu İngiltere ve Fransa cephesinden ayrılıp Almanya ile Brest-Litovsk Anlaşmasını imzaladığında, sosyalist hükümet, Rusya'nın çarlık döneminden kalan dış borcunu 'tanımamış' ve 1918'de borçlarını ödemediği gerekçesiyle 'temerrüde düşürülmüştü'!..
Bu olay, geçtiğimiz günlerde bir kere daha gündeme geldi. Rusya'nın 20 Mart'ta dolar cinsinden tahvilleri için 117 milyon dolarlık bir faiz ödemesi yapması gerekiyordu. Ukrayna operasyonundan sonra ABD başta olmak üzere Batılı hükümetlerin aldığı ambargo kararı uyarınca Batılı bankalar Rusya'nın 300 milyar dolarına el koyunca bu ödeme yapılamamıştı...
Rusya Maliye Bakanlığı, söz konusu ödemenin döviz cinsinden gerçekleştirilmesi için Rusya'nın parasını yatırdığı Batılı ülkelerdeki bankalara gerekli talimatların verildiğini, bu bankaların ellerindeki Rusya'ya ait dövizle ödeme yapmaması durumunda ruble ile ödeme yapma haklarının doğduğunu bildirmişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Batılı ülkeleri, ülkesini 'yapay' bir şekilde temerrüde düşürmeye çalışmakla suçlamıştı.
***
Ve nihayet beklenen oldu...
Rusya, Batılı bankaların dondurulmuş rezervleri çözmemeleri üzerine son ödeme tarihi 27 Mayıs olan 100 milyon dolarlık borç tahvilinin faizini ödemedi ve temerrüde düştü...
Ukrayna operasyonu başlamadan önce Rusya'nın yaklaşık 600 milyar dolar tutarında döviz rezervi bulunmaktaydı. Operasyonun başlamasının ardından bu paranın Batılı ülkelerin bankalarında bulunan yaklaşık yarısı 'dondurulmuştu'. Dolayısıyla Rusya'nın elinde halen söz konusu ödemeyi rahatça yapabileceği 300 milyar dolar rezerv bulunuyordu.
***
Peki, bu durumda Rusya yeni yaptırımları getireceği muhakkak olan bu yola neden başvurdu?..
Bu sorunun cevabı açıktır...
Rusya, bu tavrı, çaresizlikten değil, Batı'nın küstahlığına meydan okuma amacıyla benimsedi.
***
Rusya, bunu daha önce de iki kere yapmıştı...
ilk olarak, 1918 yılındaki temerrüd olayından sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği içinde yer alan ülkelerle ekonomik entegrasyonunu güçlendirerek ithalat ve ihracat açısından Batılı ülkelere bağımlılığını azaltmış, zengin yeraltı kaynaklarını kullanarak enerji ihtiyacını karşılamış ve başta Almanya olmak üzere ambargoya katılmayan ülkelerle ticaretini geliştirmişti. Bu sayede tüm kapitalist dünya 1929 dünya krizinin pençesine düşüp küçülme sürecine girdiğinde Sovyetler Birliği yüksek kalkınma hızıyla ağır sanayisini kurmayı başarmış ve hızlı bir kalkınma süreci yaşamıştı...
Daha sonra II. Dünya Savaşı içinde Hitler'in yönettiği Nazi Almanyası Sovyet Rusya'ya saldırınca, bu kez ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği ortak bir koalisyon oluşturmuş, böylece ambargo da tarihe karışmıştı.
***
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliği Doğu Avrupa'daki sosyalist ülkelerle işbirliğini geliştirmek amacıyla COMECON'u (Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi) kurunca, ambargo yeniden başlamış, 1949-1951 yılları arasında ABD ve müttefikleri bir çok malın blok ülkelerine satışını yasaklamışlardı...
Kore Savaşı başlayınca ambargonun kapsamı daha da genişletilmiş, ABD'nin 'sosyalist blok' ülkelerine yaptığı ihracat 1948 yılında 400 milyon dolardan 1953 yılında 2 milyon dolara kadar düşmüştü...
Bütün bu zorlamalara karşın Rusya, 'Sosyalist Blok', Çin ve diğer 'Bloksuz ülkeler' ile ticari ilişkileri sayesinde bu 'vartayı' da rahatça atlatmayı başarmıştı!
***
Bu olaylardan sonra 1979 yılında Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ın meşru hükümetinin çağrısıyla bu ülkenin savunmasına yardım amacıyla müdahale etmesi üzerine 1980 yılında ABD, Sovyetler Birliği'ne karşı bu kez bir 'tahıl ambargosu' uyguladı...
Bu ambargo da Sovyetler Birliği tahıl ihtiyacını Latin Amerika başta olmak üzere başka ülkelerden kolayca temin edebildiği için amacına ulaşamadı...
Ancak Afganistan'daki savaşın Sovyetler Birliği açısından bir 'bataklığa' dönüşmesi ve ABD'nin Polonya'daki sivil kalkışmayı başarıyla yürütmesi sonucunda Sovyet Bloku dağılma sürecine girdi.
(Devam edecek)