Önceki yazımızda Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın Ermeni topluluğuna hitap ettiği basına kapalı bir toplantıda 1915’te Anadolu’da Ermenilere yönelik bir soykırım yapılmadığı şeklindeki açıklamasını aktarmış...

“Paşinyan’ın konuşmasında yer alan ve ‘diaspora’nın öfkesine yol açan ‘denizden denize uzanan  Büyük Ermenistan’ projesi ile ilgili sözlerine değinmiştik...

TASS'ın bu konuyla ilgili haberine göre Paşinyan, o konuşmada “Ermeni halkının kayıp vatanını aramayı bırakması gerekiyor, çünkü 'biz o vatanı, süt ve balın aktığı vaat edilmiş topraklarımızı bulduk.” ifadesini kullanmıştır.

***

İktidara geldiğinde Ermenistan’ın yayılmacı politikasının bir sonucu olan Dağlık Karabağ işgalini savunan Paşinyan, sonunda yayılmacılığın bir çıkmaz olduğunu görmüş bulunmaktadır...

Paşinyan’ın dün naklettiğimiz  “soykırım”ı reddeden sözleri geçmişe ilişkin önemli bir değerlendirmeydi; yukarıda aktardığımız sözleri ise bugüne ve geleceğe ilişkin olması açısından önem taşımaktadır...

Paşinyan  2020 yılında Dağlık Karabağ konusunda Azerbaycan ile yapılan savaşta yaşanan yenilginin ardından gerçekleri görerek bu bölgeden çekilme kararı almış, bu karara itiraz eden ordunun muhtırasına ve yayılmacı politikayı savunan partilerin tüm baskılarına karşın bu kararı uygulamıştır.

***

Paşinyan’ın, “denizden denize Ermenistan” olarak formüle edilen “Büyük Ermenistan” projesine karşı çıkması ise özellikle ABD’nin Kafkaslar politikasını Ermenistan hükümetine empoze etmeye çalışan “Ermeni diasporasını” öfkelendirmiş bulunmaktadır. ABD’de yayınlanan “diaspora” yayın organlarında Paşinyan’ın adının Ermeni davasının düşmanları arasına yazılmasının önerilmesi bu öfkeden kaynaklanmaktadır...

Bilindiği gibi “Büyük Ermenistan Projesi”, emperyalist blokun Ortadoğu, Karadeniz ve Kafkaslar politikasının aleti durumunda olan Ermeni lobilerinin en hassas olduğu konulardan biridir...

Paşinyan ise artık Ermenistan’ın mevcut sınırları içinde yaşamasının en doğru yol olacağını, Azerbaycan’ın zayıf olduğu dönemde işgal edilen Dağlık Karabağ gibi bölgelerin geri verilmesinin kaçınılmaz hale geldiğini, Kafkasya’da Rusya ile Batılı ülkeler arasında yaşanan çatışmalardan uzak durulması gerektiğini, en önemlisi de emperyalist devletlerin Türkiye’yi parçalama emellerinin gerçekleşmesi durumunda Doğu Anadolu’da kendilerine bir yurt verileceği düşüncesiyle Türkiye’ye karşı düşmanlık politikası gütmenin yeni felaketlere yol açacağını görmektedir...

Paşinyan’ın bir çok yanılgıdan sonra gördüğü bu gerçeği artık biraz aklı olan herkes görmelidir.

***

“Büyük Ermenistan Projesi” (ya da “Büyük Kürdistan Projesi”), günümüzde CIA patentli “Büyük Ortadoğu Projesi”nin bir parçasıdır...

Bu proje aslında “yeni bir proje” değildir... Ermenistan’ın ilk başbakanı Ovannes Kaçaznuni de bir zamanlar Taşnak Partisi liderlerinden biri olarak bu projenin peşine takılanlardan biriydi...

Kendisi o dönemde içine düştüğü yanılgıyı daha sonra bir dostuna yazdığı bir mektupta şu sözlerle anlatmaktadır:

“Biz hem Bolşeviklerin hem de Türklerin düşmanı olan İtilaf devletlerinin kampındaydık. Türkiye’den “denizden denize” Ermenistan talep etmekteydik... Hem Kilikya’yı hem Harput’u, hem Sivas’ı hem Trabzon’u... Biz Sevr Anlaşması’nı imzaladık; bu anlaşma Türkiye’yi mahvedecekti. Ordularını Türkiye’ye göndermeleri ve (sözü geçen vilayetlerde -EG) hakimiyetimizi tesis etmeleri için Avrupa ve Amerika’ya resmi çağrılar yaptık. Nihayet şu da var ki, var olduğumuz sürece aralıksız olarak Türklerle savaştık... Coşkumuzun ve sarhoşluğumuzun zirveye ulaştığı anlarda bile bağımsız olamayacağımızı, kaçınılmaz olarak birilerine ‘bağımlı’ olacağımızı bilmiyor muyduk? Evet  biliyorduk ve bilmemizin sonucu olarak, daha hakimiyetimizin ilk gününden itibaren ‘mandacı’ aramaktaydık. Mesele sadece kime ve ne derece bağımlı olma meselesiydi.”  (Bkz. O. Kaçaznuni, Taşnak Partisi’nin Yapacağı Bir Şey Yok. Kaynak yay. s.108)

***

Geçmişte Kaçaznuni’nin, günümüzde Paşinyan’ın gördüğü bu gerçekleri bir Türk Ermenisi olarak Hırant Dink de görmüştü...

Ve o, bu görüşler doğrultusunda “dostlarına” yaptığı uyarılar nedeniyle bir FETÖ operasyonuyla öldürülmüştü...

Siz bakmayın o “dostların” daha sonra cenazesini bir gösteriye çevirip sahte gözyaşı dökerek suçu “ulusalcılar”ın üzerine attıklarına... FETÖ’cülerin kim oldukları ve kime hizmet ettikleri bellidir!

***

Sonuç olarak şunu da söyleyelim: Yalnızca Ortadoğu’da ve Ukrayna’da değil Doğu Avrupa ve Kafkasya’da da işler ABD ve Batılı müttefiklerinin istediği yönün tersine gitmektedir...

Ukrayna cephesi çökmektedir. Doğu Avrupa’da bir çok hükümet (Polonya dışında) kendisini Ukrayna’dan ayırmaya Rusya ve Çin ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışmaktadır. Kafkasya’da Batılıların en güvendiği ülke olan Gürcistan bile Rusya’ya karşı savaşmayacağını açıklamış bulunmaktadır. İsrail’in Gazze saldırısından sonra yalnız Ortadoğu’da değil tüm dünyada gelişmeler ABD aleyhine dönmüş durumdadır...

Paşinyan’ın tavrı Batılıların çok güvendiği Ermenistan’ın da bu kervana katılacağının habercisidir!