Başkent'in sorularını yanıtlayan Yılmaz, son süreçte Simay Su Yılmaz adında otizmli bir öğrencisinin yeteneğini keşfederek resim sergisi açmasına vesile olduğunu şu sözlerle anlattı: 'Özellikle Simay' da öz güven alanında büyük adımlar atılmasını sağlamış olduk. Yaptığımız çalışmalar Simay'ın kitle karşısında konuşma motivasyonunu da olumlu yönde etkileyip geliştirdi. Bir kez daha şunu anlayıp görmüş olduk ki resim dersi deyip geçilmemeli. Resim dersi yaşamımızda birçok gelişmeyi sağlayıp bizi hayatın diğer alanlarında da ilerletmeye yetebiliyor. Resim sanatının bütün renkli yanlarıyla otizmli çocukların renkli bakış açısı birleşince ortaya rengarenk bir sonuç çıkıyor. Bizim de amacımız budur.'

• Bize kendinizden bahseder misiniz?

2005 yılında Hacettepe Güzel Sanatlar Ffakültesini kazandım. Seramik bölümünde okuluma devam ettim. Öğrenciliğimin 2'nci yılında bana güzel sanatlar fakültesini kazandıran hocam ile birlikte özel yetenek sınavlarına hazırlık kursu açtık. Karakalem resim eğitmenliği sürecim bu yıllarda başladı. Bu süreçte öğrencilerimizin bir çoğuna güzel sanatlar fakültesi sınavlarını kazandırdık. Ancak arada çeşitli gelişmelerden dolayı kurs işleyişine devam edemedik. Bu zaman diliminden sonra kreşlerde seramik ve satranç dersleri vermeye başladım. 2011 yılından bugüne kadar sanat dersleri üzerine eğitimciliğim devam etmektedir. Kreşler bünyesinde dersler vermem büyük faydalar sağladı. Çok farklı karakterler ve kişiliklerle tanışıp her birine ayrı hitap dilini kreşlerle geliştirdim. Çocuklara eğitmenlik yaptığım kadar çocuklardan da ders almak gerektiğini düşünüyorum. Bu bakış açısı çok şey kattı bana. Eğitimciliğim sürecinde sürekli gözlemleyip çocuklar üzerine yoğunlaşmamı artırdım. Kitap okumaya olan şevkim bu sefer çocukların özel eğitim süreçleri üzerine okumalarla ilerledi. Sanatsal eğitimin yanında fikirsel ve yaklaşımsal sürecimi de sorgulayıp bu çocukların özel ihtiyaçlarına hitap edebilecek ortak noktaları aramaya başladım.

• Otizmli çocuklar gibi özel öğrencilerle de ilgileniyorsunuz. Zor oluyor mu?

Bu çocuklar gerçekten özel ve çok farklılar. Dünyaları oldukça sade ve temiz. Bana göre onlar insanlığın içerisinde kirden pastan arınmış zararsız, savunmasız ve o kadar masumlar ki, böyle saflığı ve temizliği görmek istiyorsanız bu çocuklarla bol bol iletişim kurun. Tabi kişiden kişiye değişen boyutları ile karşımıza çıkabiliyorlar. Ancak ben özellikle şunu fark ettim ki bu çocuklar iyi bir emek ve ilgi sayesinde topluma rahatça kazandırılabiliyor. En büyük ihtiyaçları toplumsal duyarlılık. Yeter ki sabırlı ve biraz daha fazla öz verili bir yaklaşımla karşılaşsınlar. Her birey gibi onların da yaşam alanlarına saygı duymalı. Çünkü toplum olarak onlardan öğreneceğimiz çok fazla şey var

• Bir öğretmen olarak otizmli öğrencilerin sanata yatkınlıkları olduğu takdirde, aileleri nasıl bir yol izlemeli?

Otizmli çocuklarda erken tanı, yoğun eğitim ve nitelikli eğitim sıralaması oldukça önemli diye düşünüyorum. Bu zaman diliminde çocuğun bütün sosyal aktivitelere yönelimi ve daha fazlasına olan ilgi alanlarının keşfi çok önemli. Eğer ki sanatsal bir alana çocuğun ilgisi var ise ailenin mutlaka çocuğu bu alanda donanımlı bilgili bir yerle buluşturması çok önemli bence. Bu tarz çocukların engel tanımadan iç güdülerinin en iyi geliştirilebileceği alan sanatsal faaliyetler. Çocuk kendi çapında başarı elde ettiğinde hem öz güven artışı hem de kendisini ifade edebilme gücünü bu yolla bulabiliyor. Hatta özel yetenekli birçok çocuğun aslında keşfedilemediği gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Burada keşif ve farkındalık süreci çok etkili olup bu tarz çocuklarımıza erken tanı kadar erken müdahale ve katkı ile çocuklarımızın daha hızlı olumlu ilerlemelerini sağlamak mümkün bence. Otizmli bir bireyin aslında istediğinde, sanatsal herhangi bir alanda üretkenliğini görmek oldukça mümkün. Hatta öyle zannediyorum ki daha farklı birçok alanda da bu verimliliklerini açığa çıkarabilmek mümkündür diye düşünüyorum. Doğru gelişim sürecine tabi tutulduklarında onlardan çok iyi ressam, doktor, avukat, öğretmen görmek mümkün. Bu çocukların engelleri olduğu kadar sınır tanımayan zihinsel yanları da var bence. Farklılar hem de birçok yanlarıyla. Yeter ki önce aile daha sonra çevre ve toplum bunların bilincinde olsun, bu çocukları iyi değerlendirip destek olmayı bilsin herkes. Onlara karşı hepimizin sorumlulukları var kuşkusuz.

İNSANLIĞIN TEMİZ KALMIŞ YANI

• Otizmli çocukların iç dünyalarına ilişkin sizin bir öğretmen olarak gözlemleriniz nelerdir?

Otizmli çocuklar en bariz tabiri ile saf ve tertemiz dünyaları olan hiç kimseye asla en ufak zararı olmayan savunmasız bireyler bence. Her daim ellerinden tutulmayı bekleyen hayata inatla sarılan bireyler. Onlar gerçekten insanlığın temiz kalmış yüzü gibi. Aslında günümüz toplumunun temiz insanlığı anlayabilmesi için gösterilebilecek en iyi örnek kesim. Toplumun bu anlamda onlara çok ihtiyacı var. Onların da topluma ciddi anlamda ihtiyacı var. Özellikle toplumsal kabullenilmişliğe. Onları dışlamayan onları hor görmeyen, destek sunabilen bilinçli bireylere çok ihtiyaçları var. Savunmasızlar ve sağlam öğrenme sürecine ihtiyaçları var. Öğrendiklerini hızlı unutabilirler bundan ötürü sürekli tekrar eden bir eğitim sürecine de ihtiyaçları oluyor. Bu süreçte gerek ailelerin gerekse eğitimcilerin ciddi anlamda sabırlı ve öz verili olabilmeleri çok önemli. Doğru uygulanan her eğitim süreci bu çocukları hayata sımsıkı bağlayan bir zincir halkası olabiliyor. Onlar bahsi geçen engelle mücadele edebiliyorlar. Yeter ki onlara başkaları engel olmasın ve destek olsun. Ciddi boyutlarda bu engeli yenmeyi başarıp hayatlarına normal statüde bir birey gibi devam edebiliyorlar. Onlarsız bu dünya çok eksik olurdu. Onlar ki farklarıyla kocaman fark yaratanlar bence. Sanatın özellikle böyle insanlarla buluşması buluşturulması çok çok önemli. Onlar sanatı, sanatta onları sürekli kucaklayabilecek durumdalar.

• Otizmli çocuklara yaklaşım tarzınız diğer öğrencilerden farklı oluyor mu?

Elbette farklı oluyor ve olmak zorunda. Nasıl ki her bireyin öğrenme kapasitesi farklılık gösteriyorsa, onların öğrenme kapasitesi de tamamen kendilerine özel farklılıklar gösterebiliyor. Üstelik bütünüyle bildiğiniz her ne var ise onlara hem anlatım tarzınız değişebiliyor hem de anlatırken ses tonunuz bile değişebiliyor. Normal statüde bir bireyle işlediğiniz ders yöntemleri otizmli çocuklarımızda aynı seyirde ilerleyemeyebiliyor. Ancak belli evreden sonra normal statü düzeyine ulaştıklarında algıda ilerleyişi gördüğünüzde işin seyri tamamen değişebiliyor ve herkesle kurduğunuz iletişimi kurabiliyorsunuz. Bu da zaten o çocuğun gelişim evresinde kat ettiğiniz başarıyı gösteriyor.

• Simay Su Yılmaz adında otizmli öğrenciniz sizin katkılarınızla resim sergisi açtı, sergi sürecini anlatır mısınız, ne kadar zamanınızı aldı bu sergiyi oluşturmak?

2020 yılının Temmuz ayında Simay ile resim derslerimize başladık. Ortalama 14 ayın sonunda bu aşamaya geldik. İlk başlarda oldukça esnek bir ders işleyişi sergiledik. Hatta bu aşamada aslında dersten çok eğlenceye dönüştürdük gidişatı. Bu sayede resim dersini Simay daha fazla sevmeye başladı. Hatta resim dersinden ziyade rahatlama, motive olma, stresten arınma gibi algılamaya başlayıp ilerledik. Bunlarla birlikte hem verimimiz daha fazla arttı hem de çaba ve isteğimiz bitmeden yolumuza devam ettik. İlerleyen süreçte dersimizin her alanına resim dersinin özel teknik ve yöntemlerini uygulayarak, öğrenerek adım attık. Bu sayede hem dersimizi eğlenceli ilerlettik hem de resim dersinin bizden istediği ayrıntıları işledik ve öğrendik. Resim dersi ile birlikte geliştirdiklerimiz de cabası. Birçok kavram üzerine sohbetler ederek bunların anlamlarını sorgulayarak dersimizi renklendirdik. Özellikle Simay'ın öz güven alanında büyük adımlar atmasını sağlamış olduk. Yaptığı çalışmaları içeriği ve mantığını bizlere anlatarak ilerlemeler Simay'ın kitle karşısında konuşma motivasyonunu da oldukça olumlu yönde etkileyip geliştirdi. Bir kez daha şunu anlayıp görmüş olduk ki resim dersi deyip geçilmemeli. Resim dersi yaşamımızda birçok gelişmeyi sağlayıp bizi hayatın diğer alanlarında da ilerletmeye yetebiliyor. Resim sanatının bütün renkli yanlarıyla otizmli çocukların renkli bakış açısı birleşince ortaya cidden rengarenk bir sonuç çıkıyor.

• Simay Su kimdir, sizinle ne zaman tanıştı nasıl gelişim kaydetti?

Simay Su ile de ilk tanışma sürecimiz kreş döneminde olmuştur. Seramik dersleriyle süren yolculuk kreş sonrası Simay'ın doktorunun resme olan ilgilisini keşfi ile tekrar kesişmiş oldu. Simay benim için her zaman özel bir öğrenci oldu olmaya da devam ediyor. Kreşte seramik dersleriyle başlayan bir tanışma sürecimiz var ve bu süreç daha sonra resim süreciyle birleşti, bu birleşme ise bizi sergi sürecine kadar getirdi. Elbette ki sergi sürecine gelme aşaması o kadar basit ve kısa sürmedi. Ortalama bir, bir buçuk yıllık bir sürecin ders; evresinin sonucu bizi bu günlere taşıdı. İstek ve azmin birleştiği noktada buluştuk diyebilirim. Asla pes etmeyen ve ilerlemek için sürekli gayret gösteren bir yapıya sahip. Onun bu yanı bizim için oldukça önemli. Bir diğer artımız Simay'ı kreş yıllarından yani çok küçük yaşlarından beri tanıyor olmam. Derslerdeki durumu ve konumundan ziyade birçok kişisel özelliğini dahi biliyorum. Oldukça sevimli sempatik ve bir o kadar hassas bir kişiliğe sahip bu kızımız gerçekten kendi alanında sürekli ilerlemeyi başaran örnek bir otistik birey. Bu şekilde desteklendiği sürece ailesinin de sürekli onun yanında olması vesilesi ile eminim gelecekte çok daha iyi başarılara imza atacaktır. Simay gibi bir çok otistik çocuk ilerleyip kendisini geliştirebilmekte. Yeter ki onlara doğru zamanda doğru destek sunulsun.

• Bunun dışında bir öğretmen ve eğitmen de olarak otizmli çocuğu olan ebeveynlere ne tavsiye edersiniz?

Öncelikle ailelerin var olan süreci kabullenmeleri gerek. Sonra bu süreçle mücadeleye çocuklarıyla başlamaları çok önemli. Süreci kabullenmek zamandan kazanmayı getiriyor. Elbette birçok sorunda olduğu gibi bu tür sorunlarda da erken müdahale ve doğru yöntem çok önemli. Bununla birlikte sabırlı olmalarını ve asla pes etmeden mücadele etmelerini öneriyorum. Çocukların ihtiyacı olan özel eğitim süreçlerini zamanında uygulamaya geçirip sıkı takipte olmalarını özellikle tavsiye ediyorum. Ayrıca çocuklarını sadece okullara bırakıp okullardan beklenti halinde olmamalarını, kendi çocuklarına okulların dışında katabilecekleri birçok etkinlik ve sanatsal faaliyetleri bulup onları buluşturup beslemelerini öneririm. Oldukça yorucu bir süreç bunu kabul etmek lazım ama şunu da mutlaka her zaman göz önünde bulundurmak gerekir; otizmli çocuklar başta olmak üzere özel eğitimli çocukların diğer akranlarına göre iki misli belki daha fazla etkinliğe, desteğe, katkıya ihtiyaçları olabiliyor. Onların yaşamında en önemli eğitmen öncelikle aile. Aile ile birlikte alanında uzman eğitmenler ve deneyimli eğitmenler çok önemli diyebilirim. Özellikle ailelere söylemek istediğim bir şey var çocuğunuzun geleceğinde iyi bir yol bulmasını istiyorsanız o yolu birlikte aramaya koyulun lütfen. Siz kolundan tutar ona desteğinizi her fırsatta fısıldarsanız çocuğunuz kendisini hep daha güçlü hissetmeye başlar. Bu da onun gelişiminde çok önemli bir etkendir.

• Son olarak eklemek istedikleriniz neler?

Sanatsal etkinlikler aslında bu tarz öğrencilerimizin hepsiyle bir şekilde buluşturulmalı. Her biri başka bir alanda verimlilik gösterebilir. Yeter ki çocuklarımızın motivasyonunu artıracak ve onları geliştirecek olan doğru yolları bulalım. Sanatsal etkinlikler sayesinde çocuklar eğlenerek öğrenmeyi yaşıyor. Bu sayede verimleri artıyor, üstelik uzun vadeli bir ilerleme kaydedilebiliyor. Öğrenme aşamasının özel eğitimli öğrencilerde eğlenceli geçmesi bence çok önemli. Ayrıca sanatsal etkinliklerle çocuklarımıza öz güven kazandırılıyor. Bu süreçte engelli çocuklarımıza devlet desteğinin daha fazla sunulmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü ekonomik anlamda imkanları kısıtlı olan ailelerin çocukları maalesef bu aşamalardan tamamen uzak kalıyor. Hatta var ise çocuklarla birlikte ailelerde teşvik edilmeli. Ortak çalışmalar bile yapılabilir. Engelleri en iyi ve doğru aşabilmenin ilk koşulu onlara engel yaratmamaktır. Onları kendi alanlarında özgür kılmak ilk adım. Daha sonrasında onları keşfetmek ve keşfedilen alanlarla ve sanatla buluşturmak önemli. Bırakın o küçük eller yeteneklerini keşfetsin. Yetenekleri kocaman dayanakları olur ve o dayanak güce dönüşür, sonuç olarak kendisini rahatça ifade edebilen güçlü bireyler olarak karşımıza çıkarlar. Lord Aubery 'Güneşin çiçekleri renklendirmesi gibi sanat da hayata renk verir' demiş hatırlatmadan geçmek istemedim.

ARTIK HAYATA DAHA ANLAMLI BAKIYORUM

Otizmli bir öğrenci olarak 13 yaşında sergi açan Simay Su resim sanatının kendine kattıklarını şöyle anlattı: 'Otizmli bir birey olarak resim bana çok şey kattı. Yazımı güzelleştirdi, dikkatimi toplamamı sağladı, hayata daha farklı bakmamı sağladı hayatıma renk kattı ve geleceğim için bir amaç belirlememi sağladı. İleride iyi bir ressam olmayı hedefliyorum.' Resmin öncesi ve sonrasında hayatında neler değiştiğini aktaran Simay, 'Resmin öncesi boyamada, geometrik, özellikle kara kalemde resim yapmakta çok zorlandım. Sonra bunları bir süre geçince aldığım eğitim sayesinde zorluklarımı aştım. Hayal gücüm eskisinden daha fazla gelişti. Artık kendime hiç olmadığım kadar çok güveniyorum, hayata pozitif ve anlamlı bakıyorum bunun için bana çok destek olan Yakup öğretmenime ve aileme çok teşekkür ediyorum' dedi.

Editör: Haber Merkezi