Özel Güvenlik Eğitimcileri Dernekler Platformu, Ankara’da 2. Özel Güvenlik Eğitimcileri Çalıştayı’nı düzenledi. Çalıştay sonrasında yayımlanan bildirgede, tüm özel güvenlik eğitimcileri derneklerinin federasyon çatısı altında birleşmesi, sektörel birlikteliğin sağlanması açısından gerekli görüldü. Ayrıca TOBB Özel Güvenlik Sektör Meclisi’nde, özel güvenlik eğitimcileri dernek temsilcilerine yer verilmesi yönünde tavsiye kararı alındı.

Özel Güvenlik Eğitim Kurumları Derneği (ÖZGEK) Başkanı Muhammet Aktaş, Özel Güvenlik Eğitimcileri Derneği (Ö-DER) Başkanı Hace Muhammed Tırımoğlu, Güney Marmara Güvenlik Sanayici İş Adamları Derneği (GÜVSİAD) Başkanı Ahmet Atalay, AKDER Başkanı Abdullah Altınay, Gaziantep Özel Güvenlik Mensupları Derneği Başkanı Beşir Mehmet Gaman ve TÖCEP Başkanı Siyami Ergin’in imzasını taşıyan bildirge ve çalıştay hakkında Platform adına açıklama yapan Hace Muhammed Tırımoğlu, “Bu yıl ikinci kez düzenlediğimiz çalıştayda özel güvenlik eğitimleriyle ilgili önemli konuları ele aldık. Öncelikli hedeflerimiz arasında İçişleri Bakanlığı’na bağlı Özel Güvenlik Genel Müdürlüğü kurulmasıdır. Bu konuda resmi girişimlerimizi yapacağız. Kurum açılışlarına kota getirilmesi, taban fiyat uygulaması, eğitim hizmetlerindeki yüzde 20’lik KDV oranının yüzde 10’a düşürülmesi ve sağlık şartları yönetmeliğinde iyileştirmeler yapılması da hedeflerimiz arasında yer alıyor” dedi.

‘YENİ GENEL MÜDÜRLÜK MODELİYLE SEKTÖRDE DAHA ETKİN YÖNETİM HEDEFLİYORUZ’

Özel güvenlik eğitim sektörünün güçlenmesi, mesleki yeterliliğin artırılması ve eğitim kurumlarının kurumsal yapısının desteklenmesi için çalıştıklarını belirten Tırımoğlu, “Çalıştayda öncelikli gündemimiz, İçişleri Bakanlığı bünyesinde ‘Özel Güvenlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ kurulmasına yönelik talebimizdi. Böyle bir yapı, iş süreçlerinin daha şeffaf, hızlı ve koordineli yürütülmesini sağlayacaktır. Dünyada artan güvenlik tehditleri, özel güvenliğin yalnızca tamamlayıcı değil, stratejik bir sektör haline gelmesini zorunlu kılıyor. Terör, organize suçlar, kitlesel etkinlikler, siber saldırılar ve kritik altyapıların korunması gibi genişleyen sorumluluk alanları, sektörün yönetimsel ve yapısal açıdan yeniden ele alınmasını gerektiriyor. Türkiye, 400 bine yaklaşan görevliyle güçlü bir kapasiteye sahip. Bu kapasitenin eğitim, planlama, istihdam, dijitalleşme ve kamu-özel iş birliği alanlarında daha etkin kullanılabilmesi için bütüncül bir yapılanmaya ihtiyaç var. Genel müdürlük modeli, yalnızca bürokratik bir değişiklik değil, özel güvenlik hizmetlerinin daha entegre, verimli ve kurumsal şekilde yürütülmesini sağlayacak önemli bir adım olacaktır” diye konuştu.

‘SAĞLIK RAPORU SÜRECİ ADAYLAR İÇİN ZAMAN KAYBINA YOL AÇIYOR’

Tırımoğlu, “Özel güvenlik adaylarımız, temel eğitime başlamadan önce ‘özel güvenlik görevlisi olur ’ibareli sağlık raporunu almak zorunda. Özel güvenlik eğitim kurumları, Denetleme Başkanlığı’nın belirlediği sınav takvimine göre eğitimlerine başlıyor. Tüm kurumlarda eğitimlerin aynı tarihte başlaması nedeniyle, kamu sağlık kuruluşlarındaki yoğunluk ve randevu süreçleri birçok kursiyerin sağlık raporunu zamanında almasını engelliyor. Eğitim başlama tarihinden 15-20 gün önce kaydolan kursiyerler bile raporlarını zamanında temin edemeyebiliyor ve bir sonraki sınav dönemine kalıyor. Bu da aday için yaklaşık iki aylık kayıp anlamına geliyor. Kayıt, sınava giriş, sınav sonuçlarının açıklanması, sertifikaların düzenlenmesi süreçlerinde de yaklaşık dört aylık bir zaman geçiyor. Bu nedenle, Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Yönetmelik’te sağlık raporlarının temel eğitim öncesi değil, kimlik başvurusu aşamasında ibraz edilmesi yönünde bir düzenleme yapılmasını öneriyoruz. Böylece kursiyerler zaman kaybetmeyecek, sektördeki istihdam ihtiyacı zamanında karşılanabilecek ve kamu sağlık kuruluşlarındaki yoğunluk da azalacaktır” ifadelerini kullandı.

Tırımoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Özel güvenlik eğitim sektöründe hem mali yükümlülükler hem de kurum açılış kriterleri, sürdürülebilirlik ve kaliteyi doğrudan etkiliyor. Türkiye’de özel güvenlik eğitim hizmetlerinde KDV oranı yüzde 20 olarak uygulanıyor. Oysa bu oran diğer tüm eğitim hizmetlerinde yüzde 10’dur. Bu durum hem haksızlık hem de vatandaş mağduriyetine yol açıyor. Özel güvenlik eğitimi, MEB onaylı müfredat ve sertifikaya sahip olup kamu hizmeti niteliği taşıyor, %10 KDV’ye tabi tutulması adil olacaktır. Ayrıca, ülke genelinde kontrolsüz açılan eğitim kurumları kaliteyi düşürüyor, haksız rekabete ve denetim zorluklarına yol açıyor. 2005’ten bu yana açılan bin 81 kurumdan sadece 609’u faal olup, geri kalanı piyasa koşulları ve sürdürülebilirlik sorunları nedeniyle kapanmıştır. Bu nedenle, yeni kurum açılışlarında nüfusa dayalı kota, coğrafi yoğunluk sınırlaması, asgari fiziki ve eğitici yeterliliği ve yerel ihtiyaç raporu gibi kriterlerin uygulanması önemlidir. Ayrıca, tüm eğitim türlerinde yıllık güncellenen asgari taban fiyat belirlenerek kalite korunmalı ve haksız rekabet engellenmeli. Bu iki önlem birlikte uygulanmazsa, sektörde ya kalite kaybı yaşanacak ya da aşırı fiyat rekabeti sürecektir. Özel Güvenlik Eğitimcileri Derneği olarak, bu düzenlemelerin hem sektörü hem de vatandaşları koruyacağına inanıyoruz.”

Kaynak: DHA