Uzman isimlerin katılımıyla gerçekleşen etkinlikte aileler, nöro geribildirim ve öğrenme güçlüklerine dair merak ettikleri sorulara yanıt bulurken, benzer deneyimleri yaşayan diğer ailelerle de dayanışma ve bilgi alışverişinde bulunma imkanı yakaladı.
Uzmanlar, disleksi (okuma güçlüğü), disgrafi (yazma güçlüğü), diskalkuli (matematik öğrenme güçlüğü) ve dispraksi (motor beceri güçlüğü) gibi spesifik alanlarda kendini gösteren öğrenme güçlükleri, beyindeki bilgi işleme süreçlerinin farklı şekilde yapılandırılmasından dolayı karşımıza çıktığına dikkat çekiyor. Toplumda sıklıkla bir hastalık veya zekâ geriliği olarak algılanan bu durum, doğru tanı, erken müdahale ve kişiye özgü destekleyici yaklaşımlarla aşılabilecek ve yönetilebilecek bir farklılık olduğu vurgulanıyor.
Katılımcılar, çocuklarının yaşadığı okuma, yazma ve diğer öğrenme süreçlerindeki zorlukların nedenlerini uzmanlardan dinleme fırsatı bulurken, uzmanların sunumları ve soru-cevap oturumları sayesinde çocuklarına nasıl daha etkili destek olabilecekleri konusunda önemli bilgiler edindiler.
“ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ, BEYNİN BİLGİYİ FARKLI İŞLEME BİÇİMİDİR”
Auto Train Brain'in CEO'su Dr. Günet Eroğlu, “Öğrenme güçlükleri, zekâ geriliği veya tembellik değildir; beynin bilgiyi işleme biçimindeki nörogelişimsel bir farklılıktır. Bizim yaklaşımımız, bu farklılığı bir engel olarak görmek yerine, beynin sinirsel ağlarındaki bu benzersiz yapıyı anlamak ve desteklemektir. Nöro geribildirim yöntemiyle beynin sinyallerini analiz ederek, nöronlar arası bağlantıları hızlandırıyoruz. Bu sayede, bilginin akışı kolaylaşıyor ve bireyin öğrenme kapasitesi en üst seviyeye çıkıyor. Unutmayın, bu çocuklar zeki; sadece farklı bir öğrenme yoluna ihtiyaçları var. Onlara doğru aracı verdiğimizde, potansiyellerini tam olarak ortaya koyabiliyorlar" dedi.
"ANLAŞILDIĞINI HİSSETMEK EN BÜYÜK İHTİYAÇ"
Uzman Klinik Psikolog Dilara Savaş ise bu çocukların çok iyi anlaşılması gerektiğini ve bu süreçte akran zorbalığı konusuna değindi. Şavaş,” Öğrenme güçlüğü olan çocuklar, okulda sadece akademik değil, aynı zamanda duygusal ve sosyal olarak da zorlanıyorlar. 'Neden bu kadar yavaş okuyorsun?' veya 'Senin beynin çalışmıyor mu?' gibi masum görünen sorular bile, çocuğun dünyasında derin yaralar açabilir.
Öğrenme farklılıklarının bir hastalık olmadığını, sadece beynin farklı çalıştığını anlatmalıyız. Bu çocukların başarılarını küçük adımlarla kutlamalı, güçlü yönlerini ön plana çıkarmalı ve onlara kendilerini güvende hissedecekleri bir ortam sunmalıyız. Bir çocuğun en büyük ihtiyacı, anlaşıldığını ve kabul edildiğini hissetmektir” diye konuştu.