Hiç uzağa gitmiyorum… Kendi hanemdeki bir gerçeği paylaşmak istiyorum…

7. sınıf öğrencisi… Devlet okulunda okuyor… Malum uzaktan eğitim sürecindeyiz… Bir yandan televizyondan ders izlemeye çalışıyor, bir yandan interaktif derslere katılıyor… Sistem çökmezse, siber saldırıya uğramazsa EBA'mızı izliyor, dinliyor dersleri… Bazen gidip geliyorum yanına öyle put gibi bilgisayarın karşısında beklemede… Ne oldu, niye bekliyorsun? Diyorum… Öğretmenin henüz sisteme giremediğini söylüyor…

Ortalama iki saatlik dersin bir saati bitmek üzere hala öğretmen sisteme girmeyi başaramadı… Sistem öğretmeni atıyor, öğrenciyi atıyor… Neyse hamdolsun ikinci derste öğretmen karşısında öğrencilerin… Bu arada bizimki çok şanslı evde televizyon var ve EBA'nın derslerini izleyebiliyor… Bilgisayarı var, interneti var… Yani bayağı lüks bir eğitim ortamında! Genele bakınca… Televizyon koşulu dahi olamayan çok sayıda öğrencinin varlığı memleketin önemli gerçeği…

Gelelim uzaktan eğitimde bir devlet okulu öğrencisinin kitap ve kırtasiye ihtiyaçlarına…

Ortalamasından defter, kalem maliyeti 200 TL'yi aşmış bulunuyor öğrencimizin… 15 TL'nin altında 80-90 sayfalık bir defteri almanız pek mümkün değil… Çok fazla detaya girmiş de değiliz öğrencinin talepleri ile ilgili… İdare edecek şekilde bakıyoruz her ihtiyaca…

Şimdilerde internetten kitap siparişlerimiz devam ediyor…

Matematik kitabı 42 TL,

İngilizce kitap seti 130 TL,

Fen Kitabı 37 TL,

Türkçe Kitabı 45 TL…

Böyle gidiyor bizim 7. Sınıf öğrencisinin kitap ihtiyacı… Alıyoruz mecburen… Aman çocuğun eğitimi eksik kalmasın… Şimdilik kitap ve kırtasiyemiz 1000 TL'ye doğru gidiyor… Bu arada bilgisayar ihtiyacı için borçlanma ve taksitlerimize girmeyeyim… Ee bir de evde 24 saat internet olmazsa da yine sıkıntı… Tekrar hatırlatayım; Bunlar bir devlet okulu öğrencisinin uzaktan eğitim masrafları… Yemesi, içmesi, giyim, kuşamına hiç girmiyorum… Biz idare ediyoruz etmesine de genelde durum hiç de idare edilecek gibi değil…

Hemen yanı başımda izlediklerim eğitime dair… Başka bir tercih oluşuyor vatandaşta baş edemeyince sıkıntılarla… Anne, baba çalışmak zorunda bulabildiği ne iş varsa… Var üç, dört çocuk evde… Büyük olanlar küçüklerin sorumluluğunu alıyor sözde… Bakar oluyor diğerlerine… Çok işin içinden çıkamazsa ki bunun için pek de gayret gereği görmüyor zaten… Hadi sokağa… Akşama kadar oyun, kavga, gürültü, patırtı… Daha da olmadı çocuklar sokakta kalmasın mantığı ile ver yatılı Kuran Kursu'na… İşte yaşadığımız örnek… Devletin yatılı eğitim kurumunda sözde Kuran öğrensin diye gönderilen öğrencinin hali gündem… Tesadüfen birilerinin çekmiş olduğu görüntüler sosyal medyada… Ki çocuklar terlikle, kemerle ya da ne varsa eline geçirdiği sözde eğitimcinin… Veriyor dayağı çoluk çocuğa…

EBA çöktü diye mutlu olan bir eğitim bakanı… Ve baktığını zannettiği eğitimimiz… Sistemsizlik, yoksulluk, eşitsizlik…

Yine de yap bakalım üç cocuk, aşağısı olmaz! Neye ve kime hizmet içinse?