Büyüklerin tavsiyesidir:

‘’Güler yüzle ‘merhaba’ dersen güne, güzelliklerle geçer günün.’’

Oysa zaman zaman geçmişe yapılan yolculuklar, o sıcak ‘’merhabaların’’ beklenen sonucu pek de getirmediğini gösteriyor.

Zamanla anlıyorsun ki, işin doğrusu ‘’güne güler yüzle merhaba demek’’ değil, ‘’ güzel bir güne merhaba’’ demek.

Etrafa gülücükler saçarak gözlerini açtığında, tv’de sabah haberlerini dinlemek yetiyor, söz konusu tavsiyenin en azından şimdilerde pek de geçerli olmadığını görmek için.

Zamlar, ,cinayetler, soygunlar, siyaset alanındaki didişmeler…

Hadi bakalım gülmeye devam et de görelim…

Oysa ne de keyifle ‘’merhaba’’ demiştin yeni güne.

İlk adımda…

Güya, her şey güzel olacaktı…

Her yerde toz pembe hakim olacaktı…

En azından o güzel günlerin yakın olduğunun müjdesini veren bir güne gözlerini açacaktın.

Ama öyle bir gün ki,

Umuda bile yer yok…

Güzel bir güne gözlerini açacaksın ki, merhabalar anlamını bulsun.

Öyle bir gün kalmadı ki, merhabalar kalsın…

İşin aslına bakarsanız, merhabalara karşılık veren de kalmadı pek…

Deneyin de görün…

Alış-veriş için gittiği marketten boş fileyle dönmekte olan birine, gülümser bir ifadeyle ‘’merhaba’’ deyin bakalım…

Yüzünüze ters ters bakıp da mırıldanarak yoluna devam ettiğini izleyin bir…

Ne mi mırıldanıyor acaba?

Belli ki, o da güzel günde ‘’merhabaya’’ hasret.

Ne diyebilir ki?

Koşullar, güne gülerek başlayıp, gülerek sonlandırmaya hasret bıraktı hemen herkesi.

Hem beterin beteri var…

Onu da unutmamak gerek…

Düşünebiliyor musunuz?

Yollarda, parklarda, otobüste, trende, alışverişte…

Gülen gülene…

Kahkahalar yeri göğü inletiyor…

O da kötü…

Hem de çok kötü…

Gülmenin de güldürmenin de ayarı olmalı.