Bir önceki yazımızda, Türkiye'nin koronavirüse karşı yürüttüğü mücadeleden söz ederken, önceliğin her zaman 'ekonominin çarklarının dönmesi'ne verildiğini belirtmiş...
'Ve 'çarkların dönmesi' açısından 'döviz sorunu'nun taşıdığı önem göz önüne alınarak, planlar turizm sektörünün 2020 yılının kurtarılmasına odaklandı' demiştik...
'Haziran' ayına kadar virüsün etkisinin kırılacağı yolundaki beklenti, ilk olarak Çin'de geçen yılın sonlarında ortaya çıkan ve hızla yayılan virüsün üç aylık mücadele sonunda kontrol altına alınmasından ve hastalığın yaz aylarında etkisini kaybetmesi beklentisinden kaynaklanıyordu.
***
Türkiye'de ilk koronavirüs vakaları Mart ayında görülmüştü...
Dolayısıyla bir takım önlemler alınarak salgın Haziran ayına kadar kontrol altında tutulursa salgının önlenebileceği ve turizm sezonunun kurtarılabileceği düşüncesi ağır basmıştı...
O zamana kadar 'ekonominin çarkları'nın dönmesi ise piyasaya kredi pompalanarak sağlanacaktı...
Ne yazık ki, bu hesaplar tutmadı...
Uygulanan 'izolasyon', 'erken tanı' ve 'sürü bağışıklığı'ndan oluşan kısmi önlemler birbirleriyle çeliştiği için beklenen sonucu vermedi...
Yaz sıcakları ve güneşin ultraviyole ışınları virüsün etkisini kıramadı...
Piyasaya pompalanan krediler para hacminin genişlemesine yol açtığından enflasyonist bir etki yarattı...
Bu da döviz fiyatlarını yukarı fırlattı.
***
Turizmin canlanması için Dışişleri Bakanlığı'nın Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde yürüttüğü çabalar da etkisiz kaldı...
Gerçi vaka ve ölüm sayıları Haziran başlarında belirli bir limitin altına düşmüştü, ancak...
Bu rakamların gerçekliği yansıttığı konusunda 'dışarıdaki' muhataplarımız ikna olmadı.
***
Bu konu Türkiye'de de tartışma yarattı...
Bakanlığın açıklamalarına karşın Türk Tabipler Birliği (TTB), vaka ve ölüm sayılarının açıklanandan fazla olduğu konusundaki ısrarını sürdürdü...
Bu tartışma, özellikle Kurban Bayramı'nın ardından yaşanan 'yeni normalleşme' sürecinde büyüdü.
***
Nisan ayında TTB'den yapılan yazılı açıklamada, doğrulanmış olgu sayıları ile ölüm sayıları arasında paralellik bulunmadığı ifade edilerek şu bilgiler verilmişti:
'Hekimlerden yapılan bildirimler, bilgisayarlı tomografisi ve/veya klinik bulguları hastalığı desteklediği halde PCR testi pozitif olmayan hastaların yaşamlarını yitirdiklerinde kayıtlara Kovid-19 olarak geçmediği, bunun yerine 'viral pnömoni', 'doğal ölüm' veya 'bulaşıcı hastalık' olarak geçebildiği biçimindedir... Bu kodların DSÖ gibi uluslararası kuruluşların önerdiği biçimde kullanılmaması Kovid-19 pandemisi sırasında ölüm sayılarının az gösterilmesine yol açmakta, böylece sorunun boyutunun tam olarak belirlenememesi ve alınması gereken halk sağlığı önlemlerinin yeterli düzeyde alınamaması riskini doğurmaktadır'
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan da, Koronavirüs kaynaklı çok sayıda ölümün kayıtlara 'bulaşıcı hastalık' olarak geçtiğini belirterek belediye kaynaklı belgelerden hareketle şu açıklamayı yapmıştı:
'İstanbul'daki defin kayıtlarında 2018, 2019 yılları ile 2020 Mart ortasına kadar ölüm belgelerinde 'bulaşıcı hastalık' yazılmazken, Mart ortasından bu yana bini aşkın belgede ölüm şekli 'bulaşıcı hastalık' kaydına rastlanılmıştır. Kaba bir hesapla nisan ortasından önce İstanbul'da testi negatif veya pozitif olan 60 bin civarında Covid-19 hastası olduğu tahmin ediliyor'.
***
Ağustos ayına gelindiğinde vaka sayısına ilişkin 'sahadan' gelen bilgilerle Bakanlık'tan verilen rakamlar arasındaki çelişki konusundaki tartışma iyice alevlendi...
Ay sonlarında 'A'dan Z'ye Covid-19'un Türkiye'deki Etkiler' konulu bir çalıştayda konuşan İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 'Neyi gizliyorsunuz. Tüm ölümleri kayıt alan kurumuz. Nakli yapan da biziz. Mezarlıklar Müdürlüğü bizde, ölümler bize geliyor. Bunun gizlisi saklısı olmaz.' ifadesini kullanırken...
Çalıştay'a katılan Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 'Adana, İstanbul, İzmir, Ankara belediye başkanlarından bir günlük rakamları istesinler. Sonra açıklanan rakamlara baksınlar. Geçtiğimiz Salı 17 vefat var. Ama aynı gün açıklanan rakama bakıyorum, Türkiye çapında 22 kişi.' dedi.
(Devam edecek)