''Havalar soğudu. Kaloriferler, sobalar çoktan yandı…'' diye söze başlayınca daha cümlenin sonunu getirmeden manalı manalı gülümsemeler, 'hadi canım sen de'' misali içten içe söylenmeler olacaktır.
Sabırlı olun, hele bir dinleyin gerisini, sonra kürsü sizin.
Cümlede bir doğru bir de yanlış var.
''Havalar soğudu'' kısmı doğru, ''Kaloriferler, sobalar çoktan yand.'' kısmı yanlış.
Öyle ya kimi kaloriferler, sobalar gürül gürül, kimileri ise buzdolabı.
Toplumun dar ve sabit gelirli diye adlandırılan kesiminde yer alan çok sayıda ailenin payına ikinci şık düşüyor.
Yokluğun gözü kör olsun.
Ödenmemiş faturalar birikince, odalar da buz kesiyor.
Yine de karamsarlığa kapılmamak lazım.
Doğal gaz sorunu tamam gibi…
Öyle söylüyor büyükler…
Mart sonu filan tamamdır.
Hoş ondan sonrası bahar, az ilerisi de yaz.
Doğal gaz olmasa da olur.
Isınma işi hallolduktan sonra, pişirme işi de pek sorun olmaz.
Altın, petrol gibi yeraltı zenginliklerinde vuslat da ha bugün ha yarın…
Daha ne olsun?
Bakın kar da yağdı…
Tarım kesiminin yüzü gülmeye başladı bile.
Her şey nasıl da yoluna giriyor.
Peki sokakta durum ne alemde?
Kentimiz şiddetli yağmurlara, kara buza hazırlıklı mı? Altyapı, makine parkı, malzeme depoları gözden geçirildi mi?
Yağmurlar ve eriyen kar suları nedeniyle yine taşkınlar, baskınlar olacak mı?
İnanıyoruz ki, alınan ve alınacak önlemlerle ne bu kış ne de gelecek kışlarda yetkililer ''böyle afet görülmedi'' mazeretine sığınma gereği duymayacaklar.
Alınan önlemler ve yapılan çalışmalar Ankara ölçeğinde umut veriyor.
İlgili kurum ve kuruluşların envanterinde bulunan modern buz önleme makinaları, kar küreme-temizleme araçları, atık su tahliye borularının ve rögarların temizlenmesi gibi konularda yaptıkları çalışmalar ve alınan önlemler o umudu pekiştiriyor.
Ha gayret,
Topu topu üç, bilemediniz dört ay kaldı.
Sonrası bahar…
Bir de faturalar olmasa…