“Hayallerimizin önündeki en büyük engel aslında biziz” diyen Eğitimci-Yazar Nilgün Taş Çamlıoğlu, bir kadın olarak hem eğitim dünyasında hem de yazarlık yolculuğunda cesaretin ve içsel gücün ne kadar belirleyici olduğunu Başkent okurlarına anlattı. Çamlıoğlu; kadın olmanın getirdiği zorluklar, eğitimciliğin sorumlulukları ve yazarlığın derinliğiyle şekillenen yaşamında; gözlem yapmanın, empati kurmanın ve kendine inanmanın ne kadar değerli olduğunu vurguladı. Sorularımıza samimiyetle yanıt veren Çamlıoğlu, kelimelere nasıl cesaretle yön verdiğini ve içsel yolculuğunun yazılarına nasıl yansıdığını da içtenlikle paylaştı.
· Sizi tanıyabilir miyiz? Edebiyat yolculuğunuzu aktarır mısınız?
Ben Nilgün Çamlıoğlu. 1993 yılında Labaratuvar teknisyeni olarak Şanlıurfa Devlet Hastanesi’nde göreve başladım. Aynı yıl Harran Üniversitesinde Fen edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümünde eğitimim de başlamış oldu. Gece nöbet tutup gündüz devam ettiğim eğitim sonucunda 1997’de mezun oldum. O dönemlerde yine hastanede çalışmaya devam ettim. En nihayetinde 2010 yılında kurumlar arası geçişle yine Şanlıurfa’da Orhangazi Lisesine Biyoloji Öğretmeni olarak atandım. 2022-2023 yıllarında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. Halen Orhangazi Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinde Biyoloji Öğretmeni olarak görev yapıyorum. Benim bitmek tükenmek bilmeyen hayallerim edebiyat yolculuğuna çıkmamı sağladı. Edebiyat yolculuğum aslında 1992 yılında başladı. O dönemlerde arada bir yazdığım şiirlerime özellikle son üç yıldır daha fazla ağırlık veriyorum.
· “Cebimdeki Yalnız Hayaller” ve “Nihayet” kitabınızın çıkış noktasını ve aldığınız geri dönüşleri anlatır mısınız?
İlk kitabım, ilk heyecanım “Nihayet”i geçtiğimiz ağustos ayında okurlarımın beğenisine sundum. Nihayet yazmaya başladım sana/İçimdeki sevincin hududu yok ki/Yazdıkça daha çok yazasım gelir/Aklımdaki sözlerin bir sonu yok ki… diye başladı kitabımın serüveni. İlk kitabımla ilgili geri dönüşler, şiirlerimin beğenilmesi, beni ikinci kitabımın hazırlanması aşamasında daha da heyecanlandırdı. İlk kitabımın basımının üzerinden birkaç ay geçmeden, ikinci kitabım “Cebimdeki Yalnız Hayaller”i mart ayında daha büyük bir heyecanla okurlarımla buluşturmuş oldum. Bu kitabımın çıkış noktası; Cebimde yalnız hayaller kaldı/Kalbimi sormayın o kırık dökük/Hayalimde yalnız bir resim kaldı/Düşlerimi sormayın o çoktan yitik… satırları oldu. İkinci kitabımın da geri dönüşleri yine çok güzel oldu. Okuyucularıma çok teşekkür ediyorum.
“BİR KİŞİNİN ANLAMAK İSTEMEDİĞİNİ TÜM DÜNYA ANLAYABİLİYOR”
· Şiirlerinizde, şahit olduklarınızı mı yoksa tamamen kendi iç dünyanızı mı anlatıyorsunuz? Özellikle okuyucularınızın o mısralar ile bağ kurmasını nasıl sağlıyorsunuz?
Bazen kendi iç dünyamı yansıtıyorum şiirlerime... Kendi mutluluklarımı, kırgınlıklarımı ya da heyecanlarımı yazıyorum. Yazdıkça kendimi daha özgür, daha mutlu hissediyorum. Bir nevi kendi kendime terapi gibi. Ya da bir başkasının yaşadığı bir hayat hikayesini alıp empati yaparak kendi duygularımla harmanlayıp yazıyorum. Bazen de duyduğum bir söz, okuduğum bir cümle bende inanılmaz heyecan verici duygular uyandırıyor. Bu duyguları yazmak için o kadar sabırsızlanıyorum ki kalemi elime alınca şiirin diğer dizeleri de kendiliğinden geliyor zaten. Birine anlatamadığım veya anlatmakta zorlandığım bir şeyi şiir yazarak tüm dünyaya anlatabiliyorum. Bir kişinin anlamak istemediğini tüm dünya anlayabiliyor mesela…
· Türk şairleri içerisinde bu kişinin eserleri beni şair-yazar olmak için çok iştahlandırdı diyebileceğiniz birisi var mı?
Türk edebiyatında birbirinden değerli o kadar çok şair var ki burada hangisini söylesem bilemedim. Ama şiir yazmamda bana ilham olan şairleri de kolaylıkla sayabilirim. Mesela Abdurrahim Karakoç’un birçok kitabını defalarca okudum. Bazı şiirleri beni o kadar etkiler ki, onları kaç kere okuduğumu sayamam bile. Yine Ahmet Selçuk İlkan şiirleri benim için şairlik yolunda birer rehberdir. Birçok şiirini okudum ve kendi sesinden defalarca dinledim. Şiirlerini her okuduğumda ayrı ayrı duygular hissettirir bana. Cemal Safi’yi de burada söylemeden geçemeyeceğim. Okuduğum veya dinlediğim bütün şiirlerini hep çok sevdim. Zaten bahsettiğim bu şairlerin birçok şiirini şarkı olarak büyük bir zevkle dinliyoruz. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim. Benim de en büyük hayalim en azından birkaç şiirimin şarkı olarak okunması…
“ÖĞRETMENLİK BANA İYİ BİR GÖZLEMCİ OLMAYI SAĞLADI”
· Eğitimci kimliğiniz, özellikle gözlem ve deneyimlerinizi kaleminize yansıması açısından size ne gibi bir avantaj sunuyor?
Öğretmenliğin bana kazandırdığı güzelliklerden bir tanesi de iyi bir gözlemci olmak galiba. Çevremizde yaşananları daha rahat gözlemleyebiliyoruz. Çünkü her gün birçok öğrenciyle bir aradayız. Gözlem imkanımız da artıyor haliyle. Eğitimciliğim çevremde gözlemlediğim olayları, insanların davranışlarını, bana yansımalarını daha kolay yazıya dökebilmemi sağlıyor. Bazen bir çocuğun söylediği güzel bir söz ya da bir davranış benim şiirlerime ilham olabiliyor. Öğretmenliği seviyorum. Çünkü bana çok güzel şeyler kattı. O yüzden iyi ki öğretmenin diyorum. Bir öğretmen olarak kitap yazmam öğrencilerime de örnek olmam açısından güzel sonuçlar getiriyor. Onlar da yazdıkları şiirleri bana okutarak onayımı almak istiyorlar. Bunlar da beni tabii ki onurlandırıyor.
· Son dönemlerde sosyal medyanın etkisiyle şiirin deforme edildiğini düşünüyor musunuz? Özellikle çocuk ve gençlerin edebiyata olan ilgisi açısından bu duruma yönelik eleştirileriniz neler?
Sosyal medyanın bazı güzel yanları olabiliyor. Mesela bende bazı şiirlerimi buradan paylaşıyorum. Ama daha geniş açıdan bakarsak sosyal medya, çocukların ve gençlerin zamanını oldukça fazla alıyor. Sosyal medyada zamanının çoğunu geçiren çocuklar maalesef ki kitap okumuyor. Zaten şiir kitapları gençler arasında fazla tercih edilmiyor. Dinledikleri müziklere bakılırsa anlamı olmayan sözler içeriyor diyebilirim. Çünkü onlar duygusal şiirlerden daha çok fantastik, bilim kurgu okumayı tercih ediyorlar. Ama ben yine de umutluyum. Kendi öğrencilerim şiirlerimi okuduklarında bana geri dönüşleri gayet güzel. Umarım şiir okuyan gençlerin sayısı daha da artar.
“EDEBİYATTA KALICILIK EVRENSELLİK İLE OLUR”
· Edebiyatta kalıcılığı nasıl tanımlıyorsunuz?
Edebiyatta kalıcılık evrensellik ile olur bence. Şiirlerimi yazarken insanların duygularına hitap etmeyi düşlüyorum. Çünkü bir şiir okuduğunuzda yada bir şarkı dinlediğinizde onu yazan kişinin duygularını değil, sözlerin sizde hangi duyguları uyandırdığı önemlidir. Mesela bir şairin çocuğuna yazdığı bir şiir başka bir kişide farklı duygular oluşturabiliyor. Zaman geçebilir, insanlar değişebilir ama değişmeyen bir şeydir duygusal yanımız. Hala yıllar önce yazılan bir şiir okuduğumuzda duygulanıyorsak yada bir şarkının sözleri bizi olduğumuz yerden alıp başka dünyalara götürüyorsa bunu edebiyatın evrenselliğine borçluyuz bence.
· “Toplumdaki kadın” algısının hala tartışıldığı bu günlerde, yazarlık hayali taşıyan kadınlara yönelik ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Bu algıyı yaşayan insanlardan biride benim diyebilirim. Kadın olmak sadece benim bulunduğum coğrafyada değil, dünyanın birçok yerinde zor. İlk kitabımı bastırmadan önce kaç kere niyet edip, kaç kere vazgeçtiğimi saymadım bile. Her kitap bastırmayı düşündüğümde acaba çevremdeki insanlar ne der, ne düşünür diye hep tereddüt içinde kaldım. Ama şunu da açık yüreklilikle söyleyebilirim ilk kitabım basıldıktan sonra bu düşüncelerin hepsinin yersiz olduğunu anladım. Hayallerimizi gerçekleştirmenin önünde en büyük engel yine biz oluyoruz galiba. Biraz cesaretle bunları aşarsak eğer sonuç gerçekten de korkulduğu gibi olmuyor. Kendimize güvenmemiz yeterli. Ayrıca ikinci kitabım olan “Cebimdeki Yalnız Hayalleri”n hazırlanması aşamasında bana büyük cesaret veren, sürecin hızlanmasını sağlayan, desteğini heyecanını her zaman yanımda hissettiğim kıymetli Editörüm İlknur Artuğ’dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Onun heyecanı, beni cesaretlendirmesi sayesinde yazarlık yolunda daha emin adımlarla ilerleyeceğimi biliyorum. İyi ki onu tanıdım. Kendi toplumumda cesaretsiz bir kadın olarak çabalamaya çalışırken yine başka bir kadının rehberliğinde bunu gerçekleştirmemi ve benimde başka kadınlara örnek olmamı sağladı İlknur hocam… Belki başka kadınlarda benim yaşadıklarımı okuyup cesaret alacaklardır. Bunun için bana bu imkanı tanıdığınız için çok teşekkür ederim.
· Geleceğe dönük plan ve projelerinizi anlatır mısınız?
Daha çok yazmak diyebilirim. İlk kitabım çıktıktan sonra; yıllarca duygularımı yazmada neden bu kadar acemi kalmışım, niye hep ertelemişim diye üzülmek yerine susuz kalan toprağın su ile buluşması gibi yazmak, sadece yazarak mutlu olma yoluna girdim bende. Yazma benim için artık bir zorunluluk, bir çıkış yolu oldu. Mutlu olduğumda yazarak mutluluğumu arttırıyorum ya da çok üzgün olduğumda yazarak kendime bir çıkış yolu buluyorum. İşte bu heyecanlarla üçüncü şiir kitabımı yazma çalışmam devam ediyor. Ayrıca kendi yaşadıklarımdan, çevremde gözlemlediğim olaylardan yada geçmişte büyüklerimizin yaşayıp anlattığı hayat hikayeleri ve tecrübelerinden harmanlayarak hikayeler yazıyorum. Bir hayalimde bu hikayeleri kitaplaştırmak. Bakalım zaman bana daha neler getirecek. Hangi hayallerimin gerçekleştiğini görebileceğim.