Edebiyat, bazen bir sınıfın köşesinden, bazen bir öğrencinin gözlerinden doğuyor. Eğitimci kimliğiyle uzun yıllardır genç zihinlere dokunan Tuğba Karagöz, aynı zamanda şiirleri ve kitaplarıyla da kalplere sesleniyor. “Kalıcılık insanların kalbine dokunmakla olur” diyen Eğitimci Şair-Yazar Tuğba Karagöz, yazarlık yolculuğunun öğrencilerinden aldığı ilhamla başladığını söyledi. Sorularımıza samimi yanıtlar veren Tuğba Karagöz, edebi üretim sürecinin yanında eğitmen kimliğinin yazılarına nasıl yön verdiğini tüm detaylarıyla anlattı.
· Sizi tanıyabilir miyiz? Edebiyat yolculuğunuzu aktarır mısınız?
Uludağ Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü 2009 yılında bitirdim ve o yıl son sınıfta bir vakıf tarafından Kutlu Doğum Haftası kompozisyon yarışması düzenlenmişti. Bu yarışmadan ikincilik elde ettim ve yazı açısından bir şeyleri başarabildiğimi görünce devam ettim. 2012 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi Ahmet Hamdi Tanpınar Makale yarışması düzenledi ve burada da üçüncülüğüm oldu. Son olarak Milli Eğitim Bakanlığı Bursa çapında “Dilimiz Kimliğimizdir” konulu makale yarışmasından da ikincilik aldım. Edebiyatın elde edemeyeceğimiz hayatlarda var olmak olduğunu düşünüyorum ve ben de bu büyülü alemde yer almaktan çok mutluyum.
· “Bilgeliğe Giden Yolculuk ‘Kam Ana’” ve “Aynı Göğün Altında” kitaplarınızın çıkış noktasını ve aldığınız geri dönüşleri anlatır mısınız?
Ben uzun zamandır meslek liselerinde çalışıyorum ve gençlerimizin üniversite kazanma hayalleri giderek azalıyor. Edebiyat da konu açısından geniş bir yer kaplıyor. İstedim ki Türk Edebiyatı nasıl başlamış, gelişmiş ve bu zamana kadar kimler neler yapmış bunu örnekleriyle görsünler ve bir tasavvuf geçidi gibi ünlü düşünürlerle bunları okusunlar. Yazımı uzun bir zaman aldı çünkü her dönemde anlattığım bir gün bile zamansal uyuşma açısından çok önemliydi. Kitap bitiminde tesadüfen Bursa Tüyap’ta yazar arkadaşlarımla tanıştım ve onlar beni editörüm İlknur Artuğ’a yönlendirdi. İlknur Hoca’mın elinde kitap hayat buldu diyebilirim; çünkü içeriğinden kapağına ve ismine kadar her şeyi yeniden şekillendi. Bir yıldız gibi hayatımı aydınlattığı için tekrardan kendisine teşekkür ederim. Bu süreçte “Aynı Göğün Altında” şiir kitabımı çıkarmayı uygun gördük ve önce onunla başladık. İçten gelen ve samimiyetle yazılmış ve bu kötü düzenin her insanı isyan ettirdiği noktada anlatılmış olan şiirlerdir. Kimi aşk dolu kimi sevgiliye sitem içeren dizelerdir.
“DIŞ DÜNYADA YAŞADIKLARIMIZ İÇİMİZDE SES BULUYOR”
· Şiirlerinizde, şahit olduklarınızı mı yoksa tamamen kendi iç dünyanızı mı anlatıyorsunuz? Özellikle okuyucularınızın o mısralar ile bağ kurmasını nasıl sağlıyorsunuz?
Bu soruya her ikisi de var diyebilirim. Bir şair olarak söyleyebilirim ki dış dünyada yaşadıklarımız aslında içimizde ses buluyor, eğer onu mısralarımızda seslendiremiyorsak özgünlükten de uzaklaşmış oluyoruz. Herkes bir gün ağlar, güler, sever ve hüzünlenir. Hayat tek düze değil, bir şiir olmasa bir başka şiirde okurlar bu ne güzel bir şiirmiş diyor.
· Türk şair-yazarlar ilham aldıklarınız var mıdır?
Aslında çok fazla isim verebilirim sanırım Edebiyat öğretmeni olduğum için ama yüreğime dokunan ve elimden tutan her zaman belirli kişiler var. Onlar benim baş ucu yazarlarımdır: Sait Faik Abasıyanık, Orhan Veli Kanık, Yaşar Kemal, Reşat Nuri Güntekin…
“ÖĞRENCİLERİM SAYESİNDE YAZAR OLDUM”
· Eğitimci kimliğiniz, yazarlığınızı ne yönde etkiliyor?
Öğrencilerim sayesinde yazar oldum. Çünkü onlar için faydalı bir iş yapmak niyetiyle yazıldı “Bilgeliğe Giden Yolculuk ‘Kam Ana’” iyi ki varlar. Onları gözlemlemek şiirlerime de yansıyor, beni verimli hale getirdiklerini biliyorum. Motivasyon açısından birbirimizi çok olumlu etkilemişliğimiz de oldu.
· “Ezberci eğitim”e yönelik farklı alternatifler ürettiğiniz görülüyor. Öğrencilerin sınav başarıları açısından sunmuş olduğunuz bu alternatiflerden bahseder misiniz?
Yeni gelen sistem “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli,” öğrencilerin eğitim adına yaparak ve yaşayarak öğrenmesini istiyor. Ben de bu konuda derste onları destekliyorum. Ama yeri geldiğinde şiir dinletileri, sunumlar, konuşmalar, bir yazarmışçasına yazarlık dersleri derslerime dahil olabiliyor. Onların da zevk aldığını görüyorum bu da oldukça hoşuma gidiyor.
· Edebiyatta kalıcılığı nasıl tanımlıyorsunuz?
Kalıcılık insanların kalbine dokunmakla olur. Şu anda bir sürü farklı yapıda eserler üretiliyor fakat kalıcı mıdır sorgulamak lazım. Günlük yazılardan bir dönem öteye geçmeyecek çok fazla eser var ve bence. Yaşar Kemal’den örneklersem İnce Memed’de arıların çeşidi bile anlatışına hayranım. Açıkçası bir insan bu şekilde anlatabiliyorsa doğayı bence kalıcılığı yakalamış demektir.
“EŞİTLİĞİ ARTIK KABULLENMELİYİZ”
· Yazarlık hayali taşıyan yeni nesil kadınlara yönelik ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Artık genç kızlarımız çok cesur ve kadınlarımızın önü çok açık. Eminim ki ilerleyen zamanlarda kadınlara eşitlik gibi söylemler yerine kadınların eşitliğini kabullenmiş ve buna kıymet veren bir Türkiye var olacaktır.
· Geleceğe dönük plan ve projelerinizi anlatır mısınız?
Şu an bir roman çalışmamın yanı sıra şiir ve deneme çalışmam var. Roman çalışması biraz daha önde gidiyor tabii ama eminim okurların çok seveceği aşk ve tarih dolu bir roman olacak. Sonrasında ise daha farklı projeler var roman olarak aklımda. Türkiye’mizin nitelikli eser veren insanlara ihtiyacı var bu yüzden yazmaya devam edeceğiz inşallah. Bu güzel röportaj fırsatını sunduğunuz için çok teşekkür ediyorum Tolga Bey.