Yayımlamış olduğu “Baharda Başlar Uyanışlar” şiir kitabı, denemeler ve ontoloji alanındaki çalışmalar ile ses getiren Şair-Yazar Nuray Aslanel’in edebiyat yolculuğuna konuk olduk. “Kız çocukları okumaz” denilen bir nesilden geldiğini ifade eden Nuray Aslanel, şimdilerde üniversiteye hazırlanıp, eğitim hayatını sürdürdüğünü belirtti. Aslanel, “Toplumda kadınlar belli dönemlere kadar hep kendilerine bir yer edinme, kendilerini ispat etme, kabullendirme, toplumda var olduklarını hissettirme çabasındayken şimdi ise kadınlar artık kendi değerlerinin ve gücünün farkına varmış durumdalar. Aslında hep vardılar ve hep var olacaklarını tüm dünyaya kanıtlamış durumdalar” diyerek kadın-erkek tartışmalarına toplumsal bir tespit getirdi. Sorularımıza samimi yanıtlar veren Şair-Yazar Nuray Aslanel, yakın zamanda hayata geçireceği projelerden de bahsetti.

·       Sizi tanıyabilir miyiz?

Merhabalar. Ben şair, yazar, şarkı sözü yazarı Nuray Aslanel. Lise mezunuyum eğitim hayatı olarak kendi imkanlarımla buraya kadar okuyabilmiş biriyim. Maalesef ki kız çocukları okuyamaz denilen bir nesilden geliyorum. Bunun zorluğunu çok çektim ve hala da çekiyorum. Evlendikten sonra eşimden ve çocuklarımdan aldığım destekle eğitim hayatıma devam ettim. Asla okumaktan ve kendimi geliştirmekten vazgeçmedim. Bunun dışında çok sayıda eğitici kurslara katılarak eğitim sertifikalarımı aldım. Asla pes etmeyen mücadeleci bir ruha sahibim. Şu an ilerleyen yaşıma rağmen üniversiteye hazırlanıyorum, eğitim hayatım henüz bitmiş değil. Yaşadığım sürece hem kendime hem insanlığa faydalı olabilmek adına elimden geleni yapmaya gayret göstereceğim. Bir okuldan mezun olmak ve yaptığın işin eğitimini almak çok güzel ve çok önemli; fakat daha önemli olan insan olarak kendini yetiştirebilmek ve topluma bu yönde güzel örnek olabilmektir. Benim de bütün gayretim bu yönde.

·       Okuma hevesinizin bir göstergesi de profesyonel olarak şairlik ve yazarlık yapmış olmanız gibi görünüyor. Bize bu süreci anlatır mısınız?

Şairlik sürecim çocuk yaşlarda başladı diyebilirim. Okumayı, yazmayı seven ve hayal dünyası oldukça geniş bir çocukluk dönemi geçirdim. Bu dönemde günlük olarak tuttuğum yazılarımı okuduğumda, kafiyelerin birbiriyle uyumlu olduğunu ve şiire benzediğini fark ettim ve ondan sonra bütün yazılarımı şiir olarak yazmaya karar verdim. O an çocukça bir hobi olarak yazdığım şiirlerimi gün geçtikçe geliştirdim ve sadece gerçek duygularla yazmaya başladım. İnsanları daha iyi gözlemledim ve şiirlerimde o ruhu yansıtmaya çalıştım. Ruhu olmayan duygusu olmayan hiçbir şiiri yazmadım. Yani şiir yazmak için şiir yazmadım benim şiirlerim; hayatın içinden herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği geçekleri yansıtan, hikayesi ve duygusu olan şiirlerdir. Bir yandan da severek ve ilham alarak yine bu zamana kadar yaptığım şarkı sözü yazarlığına da devam etmekteyim ve Allah bana ilham verdiği sürece de devam etmek istiyorum. Bunun dışında çocukken yazdığım henüz hayata geçiremediğim çok güzel bir öyküm de bulunmaktadır. Bunu da en kısa zamanda kitap haline getireceğim. Benim hayalim yazdıklarımın bir gün kitap olmasıydı ve bu hayalim gerçek oldu. Bu hayalimin gerçek olmasında çok büyük payı olan sevgili editörüm İlknur Artuğ hocama ne kadar teşekkür etsem azdır. Kendisiyle tesadüf eseri tanıştığım. İlknur hocam benim hayatıma sanki sihirli bir elle dokundu ve yolumu aydınlattı. Bilgi ve tecrübesiyle bize ışık oldu ve bu süreçten sonra her şey çok çabuk ilerledi. Şiir kitabımın yanı sıra birçok türde antoloji dalında eserlerim bulunmakta. Kendime ait çocuk kitabımı en kısa zamanda çıkarmayı düşünüyorum. Öykü kitabı ve masal kitabımın çalışmaları devam ediyor. Bu süreçte yanımda bulunan en büyük destekçilerim eşim Mehmet Aslanel ve çocuklarıma, editörüm İlknur Artuğ hocama ve yayınevim Mustafa Tenger yayın gurubuna ve Linza Yayınevi’ne teşekkürlerimi sunuyorum.

“KATILDIĞIM PROJELERLE KENDİMİ DENEME FIRSATI BULDUM”

·       Antoloji dalındaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Şiir kitabı çıkardığım yayınevi ile çalışmalarım sırasında yayınevimin yapmış olduğu antoloji dalında farklı türlerde kitap projeleri bulunmaktaydı ve beni de bu projelerde görmek istediklerini söylediler. Ben de severek kabul ettim ve bu şekilde çalışmaya başladık. Her projede farklı bir yazım türü ve farklı konu başlıkları altında projeye katılan yazarlarla birlikte kendi bölümümüzü yazdık ve yayınevine mail yolu ile gönderim sağladık. Kitaplarımızın okurlar ile buluşmasını sağladık. Çok severek katıldığım ve çalıştığım bu projelerde kendimi daha fazla geliştirdim ve eksilerin ve artıların daha çok farkına vararak kendimi düzeltme imkanı buldum. Yazar olma yolunda adım atan adaylara da mutlaka böyle projelerin içerisinde bulunmalarını ve hangi tür yazılarda daha başarılı olduklarını görmeleri açısından kendilerini denemelerini tavsiye ederim.

·       “Baharda Başlar Uyanışlar” şiir kitabınıza gelen ilginin boyutu ve aldığınız geri dönüşleri anlatır mısınız?

Şiir kitabıma şu ana kadar gelen ilgi ve tepkiler çok güzel. Beklediğimden daha çok sevildi. Hem yakın çevremde olsun hem kitabımı alan okurlar olsun gelen tepkiler beni çok mutlu etti. Benim kitabımı alan lise öğrencisi bir okurumun edebiyat dersinde benim şiirimi ezberleyip okuması, edebiyat hocasının şiiri çok beğenmesi ve o dersten yüksek puan vermesi beni çok duygulandırdı. Kitabım çok yakın bir zamanda çıkmış olmasına rağmen aldığım tepkiler çok güzel ve bu da beni daha çok yazmak için heyecanlandırıyor.

·       Türk yazarlar içerisinde örnek aldığınız isimler var mıdır?

Tabii ki edebiyat dünyasına yön vermiş birçok değerli yazarımızın kitaplarını okudum, okumaya da devam ediyorum. Kimisinden ilham aldım, kimisinden bilgi aldım. Her yazarın kendine has bir anlatım tekniği ve anlatım dili vardır. Ben de kendime has bir anlatım dili ve teknikle yazılarımı yazmaya çalışıyorum. Yazarlık hayatıma yön veren, ilham aldığım o kadar çok kişi var ki küçüklüğümden bu yana Yunus Emre’yi, Abdurrahim Karakoç’u, Necip Fazıl Kısakürek’i ve ismini sayamayacağım birçok üstadı okumaya devam ediyorum. Hepsinin emeğine sağlık.

·       Ülkemizde hala kadın-erkek tartışmaları sürerken, özellikle kadın yazarların yaşadığı zorlukları anlatır mısınız?

Toplumda kadınlar belli dönemlere kadar hep kendilerine bir yer edinme, kendilerini ispat etme, kabullendirme, toplumda var olduklarını hissettirme çabasındayken şimdi ise kadınlar kendi değerlerinin ve gücünün farkına varmış durumdalar. Aslında hep vardılar ve hep var olacaklarını tüm dünyaya kanıtlamış durumdalar. Yaptıkları işlerle, sevgileriyle, şefkatleriyle, annelikleriyle, özgüven ve çalışkanlıklarıyla, cesaretleriyle kendi değerinin farkında olan kadınlar günden güne çoğalmakta. Kitabımdaki iki farklı şiirimde kadınları anlatmaya çalıştım. Her toplumda kadın olmak çok zor belki ama bizim toplumumuzdaki kadınlar çok güçlü, çok çalışkan sevgi ve şefkat duygusu yüksek kadınlar. Bu yüzden bütün zorlukların üstesinden gelebilecek güçte ve yetenektedirler. Sadece kendilerine inanmaları ve güvenmeleri gerekiyor. Kadın yazarların yaşadığı zorluklara gelince toplumda çoğunlukla erkek yazarların ve şairlerin var olduğunu baz alırsak bu alanda kendilerine yer edinebilmek adına kadınların zorlandıklarını düşünebiliriz. Bir kadın, hem bir eş hem bir anne hem de bir çalışan ise sorumlulukları da artmış oluyor. Bunların hepsine yetişebilmek için kadın yazarlarımızın zorlanabileceklerini düşünüyorum. Erkek yazarların bu konuda daha şanslı olduklarını ve işlerini daha rahat yaptıklarını düşünüyorum. Kendi adıma konuşmam gerekirse; hem bir yazar hem de bir anne olarak zaman zaman aynı konularda zorlandığımı söyleyebilirim.

·       Özellikle gençlerde edebiyat okuryazarlık oranlarının gittikçe düştüğüne şahit oluyoruz. Buna yönelik eleştirileriniz var mı?

Tabii bu sorunun cevabı aileden aileye değişiyor. Çocuklarına bu konuda zemin hazırlayan aileler olmasına karşın, böyle konularla hiç alakası olmayan aileler de var. Genel olarak söylemem gerekirse maalesef az okuyan bir topluma sahibiz. Çocukları ile birlikte kitap okuyan aileleri çok az görüyoruz. Bir çocuğun içinde istek ve yetenek varsa ailelerin burada devreye girmesi gerekiyor. Bir sıfır geriden başlamakla bir sıfır önden başlamanın arasında çok fark var. Bu yüzden aile yapısının çocukların ve gençlerin üzerinde çok büyük etkisi ve rolü olduğunu düşünüyorum. Eskiden daha çok yazma ve okuma eğiliminde olan gençler ve çocuklar

maalesef günümüzün teknoloji çağına yenik düşmüş durumda. Bunu artık yakın çevremizden de gözlemleyebiliyoruz.

“BİRÇOK DEĞERİMİZ ‘YAPAYA’ GİDİYOR”

·       Yakın zamanda çıkacak olan çocuk kitabınızdan bahsedebilir misiniz?

Evet, şu anda edisyon sürecinde olan çocuk kitabım çok yakın zamanda çıkacak. Bu çocuk kitabımda; eski zamanlarda yaşayan iki kardeşin yaşadığı çocukluk maceralarını, anılarını anlattım. Hiçbir şeyleri yokken ellerindeki imkanlarla nasıl mutlu bir çocukluk geçirdiklerini, aile bağlarını ve o aile içerisindeki sevgi, saygı ve merhameti aktardım. Çocuklarımıza güzel örnekler sunarak, güzel bir hikaye ve anlatım dili ile kullanmaya çalıştım. Birçok değerimizin “yapaya” gittiği bu dönemde, gerçek sevgilerin, gerçek duyguların ve bir zamanlar yaşanmış bu hayatların unutulmaması gerektiğini savunanlardanım. Bunu yansıtmak adına çok severek, titizlikle özenle, çalıştığım. Benim çok fazla içime sinen bir çocuk kitabı oldu. Umarım çocuklar da bu kitabı çok sever. Sadece kitabı okuyan çocuklar değil, çocuklarına okuyacak olan anne babaları da kendi çocukluklarına götürecek bir kitap.

·       Çocuk kitaplarını yazarken dikkat edilmesi gereken hususlar neler?

Çocuk kitapları, hem yazı olarak hem görsel olarak anlaşılan bir dille çocuğa hitap etmeli ve öğretirken bir yandan da eğlenceli olmalı. Çocuğun kavramsal ve görsel olarak algılayacağı bir şekilde hazırlanması gerekir. Bu yüzden çocuk kitabı yazmak çok özen gösterilmesi gereken bir iştir. Yazdığınız her şeye çok dikkat etmelisiniz. Çocuk kitabı yazarken çocuk psikolojisine uygun hareket edilmeli ve ahlaki değerlere dikkat edilmelidir. Kullanılan kelimelerin Türk toplumuna ve aile yapısına uygun olması kaçınılmazdır. Kitabın hem öğretici hem eğlendirici özelliğinin bulunması, benim için bir çocuk kitabında olması gereken önemli unsurlardır.

“ÇOCUK KİTABI YAZMAK GÖNÜL İŞİDİR”

·       Tüm bu saydığınız kriterlere rağmen sadece ticari düşünülüp piyasaya sürülen, çocuklara zarar verecek kitaplar hala mevcut. Bu kitaplara yönelik alınacak tedbirler ne olmalı?

Bence öncelikle böyle dosyaların ne editörler tarafından ne de yayınevleri tarafından kabul edilmemesi gerekir. Basılıp piyasaya sürülen kitaplara karşı da aileler ve öğretmenler devreye girmelidir. Bu işin ne popülerliği olur ne de ticareti olur. Çocuk kitabı yazmak gönül işidir. Önceliğimiz çocuklar olmalı. Çocuk kitabı yazarken yaptığımız her şeyin çocukların doğru bir şekilde gelişimine katkı sağladığından emin olmalıyız. İlk etapta bunu düşünerek yola çıkmalıyız, çünkü onlar bizim geleceğimiz ve bizler de geleceğimize sahip çıkmak için elimizden geleni yapmalıyız diye düşünüyorum.

Kaynak: BAŞKENT GAZETESİ- Tolga ALCA