Tiyatro sizin için ne ifade ediyor?
Tiyatro kendimi ifade ettiğim bir yer. Tiyatro insana dokunan bir sanat. Bu nedenle de tiyatro büyük bir değer ve dengedir.

Tiyatro geçmişinizi öğrenebilir miyiz?
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde tiyatro ve oyunculuk okudum. Ankara Devlet Tiyatrolarında oynadım. Geçen yıla kadar Macbeth, 'Sersem Kocanın Kurnaz Karısı', 'Genç Osman' ve daha birçok oyunda rol aldım. Ayrıca geçmişte Ekin Tiyatrosu, Samsun Tiyatrosu, Canlar Tiyatrosu gibi tiyatrolarda da yer aldım. Devlet Tiyatrosu'nda sezon bittikten sonra yer aldığım özel tiyatroyla birlikte turnelere çıkardım.

SABAHATTİN ALİ'Yİ OYNAYACAĞIZ
Bu dönemdeki çalışmalarınızı öğrenebilir miyiz?

Bu dönemdeki en yakın oyunum, tek kişilik performansımı sergileyeceğim Terk-i Diyar adlı oyun. Oyun, 9 Eylül'de saat 18.00'de Yenimahalle Kültür Merkezi'nde sergilenecek. İlerleyen günlerde Sabahattin Ali'nin hayatını anlattığım oyunumu da ekibimizle sergilemeyi düşünüyorum. Bu eserde eski İstanbul'u, semtlerini mahalle kültürünü dayanışmayı anlatıyorum. Sabahattin Ali'nin yaşadığı çalkantılar, o yangınlar felaketleri anlattığım bir oyun bu. Bu dönem devlet tiyatrolarında görev almıyorum, özel tiyatroda faaliyetlerimi sürdürüyorum. Ayrıca Sentez Kültür'de de
tiyatro eğitimi veriyoruz. Bu eğitime tiyatro sanatçısı arkadaşım Erdinç Doğan da katılacak.

Türk Tiyatrosu'nun şu anki durumunu nasıl görüyorsunuz?
Türk Tiyatrosu gün geçtikçe iyiye gidiyor. İnsana dokunup emek veren her şey ayakta kalır. Alaylı veya mektepli fark etmez seven insanlarla yaptığınız zaman tiyatro her zaman ne yaşanırsa yaşansın ayakta. Ama şöyle bir durum var ki o da liyakat. Bir oyuncu oynamazsa isterse en iyi derecede bitirsin okulunu. Pratiğe dökmediği zaman geriler.

KADIN HAYATIN ANLAMIDIR

Gençlerin tiyatroya bakış açısını nasıl gözlemliyorsunuz?

Gençlerimiz duyguyu fazla bilmiyorlar. Saç, ten, duruş bunların farkında değiller mesela. Yaşamıyorlar. Geziyorlar tamam gezmek lazım ama insana da dokunmak lazım. Hayatımıza telefonlar girdikten sonra gençler duygu yoksunu oldu. Bilgisayar yararlı bir araç ama çok yanlış bilgileri de barındırıyor içinde. Ancak karamsar değilim. Şunu unutmamalıyız ki, hepimiz aynı vagondayız hepimiz bu ülkenin insanıyız, karamsar olmamalıyız, güzel şeyler olacak, olmak zorunda. Çünkü dünya o güzelliğe evriliyor. Herkes birşeyler yapmaya uğraşıyor, nefesimiz bitmediği sürece umut var demektir. Hayatta kalıp sağlıklı olmak kendimizi iyi hissetmek esas olandır.

Peki tiyatronun ve tiyatro oyuncularının sıkıntıları konusunda neler söylersiniz?
Devlet Tiyatroları için şöyle bir durum var. Okulluyuz fakat kadromuz yok çünkü kadro şişkinliği var. Şu anda da yasa değişti. Tüm yönleriyle kadro olayları da tamamen kalkabilir. Yeni sistemde sınıflar söz konusu oluyor. A sınıf B sınıf C sınıf gibi. Ama bu yeni geliştirilen sistemde de sıkıntı ve muammalar var. Genel olarak sahne sıkıntımız var. Şehir içinde ya da şehir dışı kalacak yerler karşılansa yeni oyuncularımız oynamak istiyor. İmkanlar sunulsa her yere gidebiliriz. Bir de erkek öğrenci çok az geliyor genelde kadın öğrencilerimiz ağırlıkta. Erkek öğrencilerimizin de biraz daha emek vermesini istiyoruz. Yanlış anlaşılmasın kadın öğrencilerimiz iyi ki varlar çünkü ortamdaki erkekleri de olumlu yönde değiştiriyorlar. Kadın hayatın anlamıdır. Ancak erkekler de kadınlar kadar tiyatro oynamaya ilgi gösterse daha güzel olacak.



HALLAC-I MANSUR DA SIRADA

Bildiğimiz kadarıyla tiyatro oyunu da yazıyorsunuz bu konuya değinecek olursak ne dersiniz?

Benim kendi yazdığım oyunlarım var evet. Çok bilinen kişilerden ziyade gün ışığına çıkmamış değerlerimizin, sanatçılarımızın hayatlarını anlatan oyunlar yapmak lazım. Sabahattin Ali, Hallac-ı Mansur, Nesimi, Yunus Emre, Namık Kemal, Ahmet Gedikpaşa gibi. Örneğin Türk Tiyatrosu Namık Kemal'e çok şey borçludur. Yine Ahmet Gedikpaşa Türk Tiyatrosu'na omuz vermeseydi bugün Türk Tiyatrosu diye bir şey yoktu. Bu fikirle Sabahattin Ali'nin hayatını oyunlaştırdım. Bundan sonra da Hallac-ı Mansur ile devam etmeyi düşünüyorum.

Hem devlet tiyatrolarında oynamış bir oyuncu hem de özel tiyatroda oynamış bir oyuncu olarak ikisi arasındaki farklar neler?
Devlet Tiyatrosu ile özel tiyatro arasında farklar var. Biz devletle sözleşme yapıyoruz ama onun birçok kuralları var mesela iyi insan olacak, belaya bulaşmayacak. Tabii ki bu iyi bir şey. Devlet Tiyatrolarında bir disiplin kazanıyorsunuz. Disiplin dediğimiz şey var ya o disiplini kazandığınız zaman özel tiyatroya gittiğinizde de aynı disiplin devam eder. Devlet Tiyatrosu'nun imkanları çok farklı. Bunun yanında konaklama, seyahat gibi maddi imkanları sayabiliriz. Farklı farklı yönetmenler ve hocalarla çalışmak size çok şey kazandırıyor ve öğretiyor. Özel tiyatroda durum biraz daha farklı. Olanaklarınız biraz daha kısıtlı. Bu noktada belediyelerimiz sağolsun özel tiyatroların salon sorununa çare oluyorlar.



BELADAN KORUR

Tiyatronun insan hayatında nasıl bir yeri var?

Bu sorunun çok klişe cevapları da var. O klişeye düşmek istemiyorum. Ancak şunu söyleyebilirim: Kısaca tiyatro gerçek bir tiyatrocu için nefestir. Gece yatarsınız, sabah kalkarsınız hayattaysanız tiyatroyla devam edersiniz. Oynarken var olursun. Meşhur tiyatrocu Fasulyaciyan'ın 'Aktör dediğin nedir ki hepimiz oynadıkça varız. Oynamadığın zaman sararmış fotoğrafların arasında yer alırsın, unutulur gidersin.' diye bir repliği vardır. Ben de buna çok katılırım. Hep denir ya 'Tiyatro hayatın birebir aynasıdır' diye sahnede insanı insana insanca anlatma sanatı. Bunları biliriz ama artık yeni söylemler geliştirmek lazım. Tiyatroyla insanın düşünce konuşma dağarcığı yeni baştan şekillenir ve genişler. Empati yapma yeteneğimiz ileri yönde ivme kazanır. Tiyatroda hem monolog hem diyalog vardır bu da çok şey kazandırır insana. Tiyatro beladan korur.

Muhabir: Haber Merkezi