Bir önceki yazımızda İsrailli profesör David Passig'in '2050' başlıklı kitabından söz etmiş ve kitapta savunulan görüşlerin eski Dışişleri Bakanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yazılan 'Stratejik Derinlik' adlı kitapta savunulan düşüncelerle benzeşmesine dikkat çekmiştik...

Her iki kitapta da Türkiye'nin 1923 ile 1990'lı yıllar arasında pasif bir dış politika izleyerek uluslararası alanda etkisiz kaldığı, ancak 1990'lı yıllardan itibaren Osmanlı İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü alanlarda yeniden etkin olmak için harekete geçtiği savunulmaktadır...

Yazımızın sonunda, Passig'in yazdığı 2050 adlı kitabın eleştirisini yapan Prof Dr. Anıl Çeçen'in '2050' mi ? Yoksa 2023' mü?' başlıklı yazısında yaptığı şu saptamayı aktarmıştık: 'David Passig, 2050 isimli kitabında İsrail devletinin yüzüncü yılını aşan bir hedefi ortaya koyarken, Türkiye'yi komşularıyla savaşa sürükleyebilecek bir Pers modeli planını dolaylı olarak öne sürmektedir. Bu doğrultuda İsrail'in yüzüncü yılına ulaşabilmesi yolunda Türkiye Cumhuriyetinin yüzüncü yılına erişemeden dağılması gibi bir olumsuz durum kendiliğinden gündeme gelmektedir.'

***

Burada sözü iki haritaya bırakacağız...

Bu harita 2006 yılında ABD Silahlı Kuvvetler dergisinde yayınlanmıştır...

2010 yılında yayınlanan bu harita ise David Passig'in 'hocası' Georg Friedman tarafından kurulan Stratfor adlı CIA ile ilişkili 'think tank' tarafından yayınlanmıştır ve 2050 yılında Türkiye'nin nüfuz alanı olacağı iddia edilen toprakları göstermektedir.

***

Bu iki harita arasında dağlar kadar fark vardır...

Birinci harita ABD ve NATO'nun Türkiye için tasarladığı geleceğin haritasıdır... Haritada Türkiye'nin doğusu ve güneydoğusundan koparılacak topraklar üzerinde kurulması planlanan PKK yönetimindeki Kürt devleti ile hiç kuşkusuz ABD nüfuz alanında olacağı düşünülen Ermenistan arasında paylaştırılmıştır... Söz konusu harita, 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyetinin parçalayıp çöpe attığı Sevr Anlaşmasında çizilen Türkiye haritasının neredeyse aynısıdır. Tek fark o zaman 'aslan payı' Ermenistan'a verilmişken yeni haritada 'aslan payının' kurulması planlanan 'Free Kurdistan'a verilmiş olmasıdır...

2010 yılında, yani Arap Baharı harekatının hemen öncesinde yayınlanan ikinci harita ise 2050 yılında 'Türkiye'nin nüfuz alanı haline geleceği' iddia edilen toprakları göstermektedir... Bu harita, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Alman İmparatorluğunun İttihat ve Terakki yönetiminin önüne yem olarak attığı 'Pan-Türkizm ve Pan-İslamizm' politikasıyla oluşturulacak bölge haritasına çok benzemektedir.

***

İttihatçıların hayal dünyasını harekete geçiren o harita, gerçekleşmemiş aksine Osmanlı devletinin çökmesine yol açmıştır...

Zaten Almanya'nın Osmanlı devletine vaad ettiği toprakları esasında kendisi için istediği, İttihatçı yönetimi ise tatlı vaatlerle kandırarak 'kestaneleri ateşten almak' amacıyla kullandığı tarihsel belgelerle kanıtlanmıştır...

'2050 haritası' olarak ortaya atılan harita da bu tür bir 'hayal haritası'dır... Çünkü gerçekte ABD'nin nüfuz alanı olması tasarlanan bölgeler 'şekere bulanmış zehirli yem' misali Türkiye'nin önüne koyulmuştur. Gerçek niyet, bu tür vaatlerle aldatılmaya çalışılan Türkiye ile Rusya arasında bir savaş çıkarmak ve bu arada Türkiye'yi parçalarken ikinci haritadaki bölgeleri ABD'nin nüfuz alanı içine almaktır. Yazımızın başında aktardığımız alıntıda Anıl Çeçen'in dikkat çektiği tehlike de budur.

(Devam edecek)