Kadınlara özgü kanserler, dünyada ve ülkemizde kadınların en sık karşılaştığı sağlık sorunları arasında yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her 3 kadından 1’i yaşamı boyunca bir kanser türüyle karşı karşıya kalıyor. Her yıl 1 milyondan fazla kadına yeni kanser teşhisi konuyor. 2050 yılına gelindiğinde bu sayının 2 milyonu aşacağı tahmin ediliyor. Kadın kanserleri arasında en sık görülen kanserlerinden biri serviks yani rahim ağzı kanseri. Hastalık HPV virüsü ile ilişkili. HPV (Human Papilloma Virüsü) cinsel yolla bulaşan bir virüs olarak bilinse de son yapılan çalışmalar hastalığın sadece cinsel yolla bulaşmadığını söylüyor. Herhangi bir belirti vermeyen hastalık için en etkin yöntem ise tarama testleri.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Doğum Jinekolojik Onkoloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Gültekin, dünyanın en yaygın bulaşıcı hastalığı olan HPV ile yaşam boyu karşılaşma oranının yüzde70 ila yüzde 80 arasında olduğuna dikkat çekiyor. HPV’yi hiç geçirmemiş bireyler için aşının önemine vurgu yapan Gültekin, ‘HPV geçirmiş olanlar da aşıdan fayda sağlayabilir. İdeal aşılama yaşı 11-12 olsa da aşı her yaşta faydalıdır” diyor.

Gültekin Türkiye’nin tarama konusunda son derece yol katettiğini ancak aşılama konusunda biraz geç kaldığını ifade ediyor. Dünya genelinde 120’den fazla ülkenin çocuklara HPV aşısı uyguladığını altını çizen Gültekin, ‘Türkiye’de yaygın bir aşı kültürü mevcut. Aile sağlığı merkezleri ve okul aşılamalarında yüzde 95’in üzerinde kapsama oranı sağlanıyor. HPV aşısı da ulusal programa dahil edildiği takdirde, benzer oranlara kısa sürede ulaşacağımızı düşünüyorum” diyor.

Prof. Dr. Murat Gültekin Kadın Kanserleri Farkındalık Günü’nde www.baskentgazete.com.tr Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Nursel Dilek Manavbaşı’nın sorularını cevapladı.

HPV AŞISINDA İDEAL YAŞ 12

-HPV virüsü belirti verir mi? Yani bir kadın kendi vücudunda HPV olup olmadığını anlayabilir mi?

Bu ancak taramayla anlaşılabilir. Akıntı, kaşıntı veya farklı nedenlerle şüphelenir kadınlar; ama HPV kesinlikle asemptomatiktir. Akıntıyı sever, bu doğrudur; ama HPV’nin kendisi akıntı yapmaz. Bunu ancak taramayla anlayabiliriz.

-Taramalar konusunda ne durumdayız?

Şimdi biliyorsunuz dünyanın en yaygın gözlenen bulaşıcı hastalığı HPV. Hayat boyu geçirme ihtimali yüzde 70- 80 ortalamalarında. Tabii bunun ideali 11-12 yaşlarında yapılacak olan aşı, HPV aşıları. Ama bizim toplumumuzda hepimizin bir aşı programı olmadığı için aşılanamamış bireyleriz. Dolayısıyla da toplumumuzda HPV enfeksiyonlarıyla, taramalardan sonra karşılaşıyoruz. Burada sıkça sorulan sorulardan bir tanesi, ‘Yaşımız ilerledi, zaten HPV’yi kapmışız. Acaba biz bu dakikada tekrar aşı olalım mı?’ Bu konuda bilimsel görüşler; mutlaka aşının yaştan bağımsız yapılması yönünde. Aşıyı ne kadar genç yaşta yaparsanız, o kadar başarılı. Elbette yaş ilerledikçe etkisi azalıyor.

-Kaç yaşında olmak gerekiyor?

Tabii ki ideali 12 yaşında olmak. Lezyon gelişse bile olun diyoruz. Yani CIN 1, CIN

2, CIN 3, buraları dondurma, yaktırma işlemleri, bunlarda da birçok çalışma nüksü azaltabileceği yönünde. Ama özellikle ikinci, üçüncü yıldan sonra yani uzun vadede etkileri beklenecek.

-Sağlık Bakanlığı HPV aşılarını 2025’in sonuna doğru rutin aşılamaya alacağız dedi. Dünya Sağlık Örgütü’nün de bildiğimiz kadarıyla 2030 yılına kadar kız çocuklarını 15 yaş altı yüzde 90 aşılama gibi bir hedefi var. Sizce Türkiye Dünya Sağlık Örgütü’nün hedefini tutturabilir mi? Nasıl görüyorsunuz?

Hedef sadece aslında aşılama değil taramada da bir hedef var. Taramaya 2014’te başladığımız için orayı tutturmak kolay gibi. Kültür oluştu, HPV DNA oturdu. Ama aşılama hususunda çok geç kaldık. Oradaki hedef daha henüz rutin uygulamada yok. Hani hiç ummadığım ülke bile buna başladı. Örneğin Kazakistan, Arap Emirlikleri, Fas…

-Dünyada kaç ülke kullanıyor şimdi aşıları?

Yaklaşık 160’ın üzerinde ülke şu anda çocukları aşılıyor. Burada dediğim gibi biz taramada çok iyiyiz ama aşılamada bu noktada biraz geride kaldık. Ancak Türkiye’de bir aşı kültürü yaygın. Yani biz şu aşıya başladık dediğimiz an yüzde 90’ın üzerinde de bir kapsama oranına Türkiye hemen ulaşır diye düşünüyorum. Çünkü bir aşı kültürü var bu ülkede.

-Peki toplumda bu aşılara karşı bir direnç oluşacağını düşünüyor musunuz? Kültürel, dini nedenler vs.?

Suudi Arabistan’ın, Fas’ın, Arap Emirlikleri’nin, Kazakistan’ın aşı yaptığı bir dönemde Türkiye’de bu tür sorunların büyük çaplı olacağını zannetmiyorum ama her aşıda mutlaka ki aşı karşıtlığı vardır. Bu aşı 20 yılını neredeyse doldurdu. Yani biz dün keşfedilmiş bir aşıdan bahsetmiyoruz. Defaatle incelendi. Diğer aşılardan bir farkı olmadığı gibi herhangi bir riski de olmadığı görüldü. Dünya Sağlık Örgütü’nün, CDC’nin son derece güvenli tabiri kullandığı tek aşıdır.

-Aşı Enstitüsü Başkanı ‘HPV aşısını Türkiye’de üreteceğiz’ dedi. Bu kısa vadede olabilecek bir şey mi? Yani bunun güvenlik çalışmaları vesaire.

Üretilemeyecek bir aşı değil. Yani üretmekte olan meslektaşlarımıza başarılar diliyoruz. Ama hani faydası ne olur? Ekonomisi ne olur? Bunları iyi irdelemek lazım. Çünkü, Çin Halk Cumhuriyeti iki aşı üretti. Hindistan bir üretti, bir tane daha üretiyor. Yani Amerikan ve İngiliz firmalarının yıllardır kullanılan aşıları var. Yani demek istediğim zaten 5-6 aşı markette var. Hani burada 7. aşıyı yapmak mali anlamda ülkemize mutlaka kazanç sağlayacaksa, o konuda gitmek lazım. Çünkü dinamik bir süreç.

-Şu anda Türkiye’de hangi aşı var?

Şu anda Türkiye’de Gardasil 9 var. En çok kullandığımız aşı. Zaten dünyanın genelinde 14’lü aşılar henüz kullanıma girmedi. Her yerde Gardasil 9 var. 14’lü aşının daha en az bir 5-6 yılı vardır kullanıma girmesine ve hani bütün dünyada da kullanılan aşıların, bütün ülkeleri düşünürsen yüzde 90’ı Gardasil 9, 90-95. Yani diğer aşılar pazarda hani çok kullanılan, tercih edilen aşılar değil. Hani burada hem siğili önlemek, 6 ve 11’i, hem de kansere karşı koruyuculuğu %90’a çıktı. Yedi tane kanser yapan HPV var içinde. Öyle olunca da çok çok daha etkin oluyor.

“HPV TEDAVİSİNDE SAĞLIK ÇALIŞANLARI RİSK ALTINDA”

-HPV’nin bulaşma yolu, güven bunalımına da yol açıyor. Eşler arasında kimin kimden neyi bulaştırdığı belli olmuyor; ama cinsel yolla bulaşması dışında umumi tuvaletlerden, hamamdan, lazerden kapma endişesi yaşayanlarda var..

Yani bununla ilgili yeni bir de çalışma çıktı. Tabii ki klozetlerde veya bu tür yerlerde HPV’li hastaların geride de HPV bıraktığı biliniyor. Ama bunun bir diğer insana geçip HPV hastalığına neden olduğu halen ispatlanmadı. HPV’yi de sadece cinsel yolla bulaşıyor olarak görmemek lazım. Doğuştan gelen HPV’ler vardır. Doğal doğumla anneden geçenler var, vertikal geçiş diyoruz buna. Aynı şekilde otoinokülasyon var. Yani bir cinsel ilişki şart değil. Sürtme, sürtüşme gibi cilt temaslarıyla burada da bulaşım söz konusu. Ve bir de mesela benim şimdi yeni bir makalem Aralık ayında çıkacak. Meslek hastalığı gibi, özellikle HPV tedavisi yapan diş hekimleri, kadın doğum hekimleri, bu hastaları anestezisini veren teknisyenler ve anestezi doktorları, oldukça yüksek riskli. Çünkü bunları tedavi ederken kullandığımız dumanda da var HPV. Ve bu dumanı da nefes alarak HPV bulaşabiliyor. Bu yüzden hiçbir zaman HPV’de bunu bir cinsel tabu olarak görmemek lazım. Farklı bulaşım yolları net gösterilmiş. Meslek hastalığı olarak kabul edelim mi tartışmasının olduğu bir dönemdeyiz.

-Şu anda mesela bir diş hekimi işlem yaparken maske takmıyor mu?

Burada da her maskenin çalışmadığı her dezenfektanın çalışmadığı raporlanmış. Ama netice itibarıyla sizin bu dumanı da yüzde 100 önlemeniz mümkün değil. Yani korona döneminde de 50 maskeyle girsen de hastadan korona kapabiliyordun. Bunlar alınması gereken önlemler ama hiçbiri yüzde 100 değil. Mesela; cinsel ilişkide de kondom kullanıyorsun ama HPV’nin bulaşını önleme ihtimali yüzde 70. Burada bir de çok fazla bir bulaşım söz konusu. Yani bu meslek gruplarında, özellikle HPV alanında bir uzmansanız sürekli rahim ağzını yakma işlemi yapıyorsunuz, sürekli yapıyorsunuz ve biz bunu meslek hastalığı olarak henüz kabul etmedik. Ama bu high risk population var mı? Var yani, yüksek riskli. Şimdi o da mı cinsel yolla aldı diyeceksin? Yani dolayısıyla bunu dünyanın en yaygın enfeksiyonu, hayat boyu hepimize %80-90 geçecek. Bunun nereden geldiğini sorgulamaktan ziyade bunu kabul etmemiz lazım. Önce çocuklarımıza aşı yapmamız lazım ki onlar bizim gibi olmasın. Kendimiz de bugün öğrendiysek bugün aşımızı olalım. HPV negatifsen de aşını ol. Yani bu her zaman pozitifken de ol. Aşı aşıdır. Ne kadar genç o kadar başarılı ama olduğu zaman mutlaka etkisini göreceksin.

Muhabir: Nursel Dillek Manavbaşı