Instagramda hazırladığı içeriklerle son zamanlarda sık sık karşımıza çıkan Hikmeti Tabiyeci isimli kullanıcı, 33 yaşında illüstratör grafik tasarımcı ve öykü yazarı. Nöbetçi grafik tasarımcı olarak çalışan sanatçı gönül faraşı, duygusal nakliyat, arılar için iniş pisti gibi birbirinden ilginç ve muzip afişleriyle tanınıyor. Sanatçının yarattığı, gündelik hayatta pek de görmeye alışık olmadığımız afişleri, insanları şaşırtıyor ve yüzlerde minik tebessüm bırakıyor. Biraz mizah biraz da yetenekle yoğrulan bu ilginç ilanlar sosyal medyada çok konuşuluyor. Çünkü insanlar, belki de ömürlerinde ilk defa 'Yarışçı salyangoz aranıyor' ve 'Uzaylılar için insan kaçırma kursu' gibi ilanlarla karşılaşıyor. Görenleri tebessüm ettiren bu ilginç eserler Hikmeti Tabiyeci olarak bilinen İllüstratör Onur Bolat'ın elinden çıkıyor. Biz de Başkent Gazetesi olarak Karikatür Atölyesi'nde açılan son sergisini ve çizme ile olan serüveni konuştuk.

•Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Hikmeti Tabiyeci kimdir?
Kendimi bir yazar, illüstratör, yıllarca reklam sektöründe çalışmış fikir üretici ve grafiker olarak tanımlayabilirim. Toplamında bir sanatçı aynı zamanda bir mahalle filozofuyum. Bir kedinin insanı, beş saksı çiçeğin sulayıcısı, bazen köpeklerin kovaladığı sıradan biriyim. Yeterince sevilmiş, sevmeyi öğrenmiş ve sevmenin öğrenilen bir şey olduğunu öğrenmiş biriyim de aynı zamanda. Her zaman çizim yaparım, kağıt kalemim olmadan sokağa çıkamam, çizerken ve yazarken mırıldanırım. İdeolojik olarak martıların kent hayvanı olmadığını, vahşi kuşlar olduğunu savunan Ankaralı bir ideoloğum.
•'Hikmeti Tabiyeci'ne demek?Neden bu isim?
Hikmeti Tabiye eski dilde fizik bilimi demek. Ben iki kere fizik mühendisliği okumaya teşebbüs ettim. Osmanlı saray dilini hep sempatik bulmuşumdur. Bu terime 'ci' eki ekleyerek kurallara aykırı bir şekilde 'fizikçi' gibi bir anlam uydurdum. Gerçek ismin tanışılan kimselere verilmesi gereken ilk hediye olduğunu ve samimiyetin bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. Kamusal anlamda bir zamanlar çok yaygın olduğu gibi mahlas kullanıyorum.

'BİR ÇOCUK GİBİ EN BAŞTAN BAŞLAYARAK ÇİZMEYE BAŞLADIM'
•Çizme serüveniniz nasıl başladı?
Her çocuk gibi küçükken ben de çiziyordum. Buna çizmek denmez. Çocukların yemek, içmek gibi doğal faaliyetidir çizmek. Reklam yazarlığı yaptığım zamanlar, grafikerlerle sürekli sorun yaşardım. Tasarladığım çalışmayı tartışma ve stres yaşamadan görsele dökmek çok zor oluyordu. Bir gün bıktım bu durumdan ajansta eski bir tableti alıp ufak tefek çizmeye başladım. Grafik anlamda böyle bir dijital süreç başladı yıllar içinde epey profesyonel bir aşamaya geldim. Sonra kağıdı ve kalemi neden olduğunu bilmediğim bir şekilde özlediğimi fark ettim ve bir çocuk gibi en baştan başlayarak çizmeye başladım. Devamı geldi ve geliyor.

'YAZI GÖRSELİ ZENGİNLEŞTİRİYOR'
•Bize son serginizden bahsedebilir misiniz? Sergide yer alan çizimler hakkında ne söylemek istersiniz?
Çok garip bir şekilde çizer meslektaşlarımla atölye yaptığımız zaman insanlar onlara hep çizimlerle ilgili şeyler sorarken bana hep hayata dair şeyler sorarlardı. 'Sence aşk nedir, özgürlük nedir Ankara nedir?' gibi sorular. Asla hiç bir sorunun cevabının bende olduğunu iddia etmedim ama küçük dünyamda bana yeten cevaplarımın insanların hoşuna gittiğini fark ettim. Instagramda soru-cevap etkinliği yaparken insanlar cevaplarımı saklamak için izin ister hep ya da bu cevapların bir kitap olmasını dileyen olur. Henüz kitap olmadı ama bir sergi olabilir diye düşündüm. Son sergi böyle ortaya çıktı. 11 sorunun cevabı ve illüstrasyonları sergileniyor. Yazının görseli zenginleştiren bir unsur olduğunu düşünüyorum. Denemelerini kitap yapar çoğu insan ben sergi yapmayı tercih ettim. Bu anlamda farklı ve yeni bir bakış açısı var sergide. Bir üçüncü tamamlayıcının da müzik olduğunu düşünüyorum. Gelecekteki sergilerimde resim, yazı ve müzik bir arada sergiler yapacağım.

'SOKAĞIN FİKRE İHTİYACI VAR STERİL SANATESERLERİNE DEĞİL'
•Yaptığınız çalışmalarda neler eleştiri konusu oldu?
Türkiye'de eleştiri almak artık çok zor. Katıksız bir nefret var insanların bir kısmında. Hakaret ediyorlar ama eleştirmiyorlar. Bunun üzerine çok düşünüyorum. Sanat eleştirmenliğinin kurumsallaşması gerekiyor artık bu ülkede. Buna gerçekten çok ihtiyaç var. Bazen yaptığım çalışmaları bir tarza ya da akıma oturtamayanlar oluyor. Bunun yeni sanatçılara yaratmanın layık görülmeyip dahil olmanın layık görülmesine bağlıyorum. Bir de bazen çizimlerimi basit görenler oluyor. Bu konudaki kaygıyı anlıyorum. Profesyonel çizimlerim var elbet ve bunlar da sergilenecek. Fakat sokaktaki ya da bu sergideki çalışmalarımın kendisini değil eylemini bir sanat eseri olarak görüyorum. Bu sebeple basit olması için elimden geleni yapıyorum. Bazı çalışmalarım, sokağa ulaşana kadar bir sanat eseri olmanın yanından bile geçemez çünkü sokağın fikre ihtiyacı var steril sanat eserlerine değil. Sokak, 8 Mart'ta bir çöpçü süpürgesini bir cadı süpürgesine dönüştürebilecek yaratıcılığa sahip.
•Sizinle özdeşleşen çizdiğiniz ya da çok sevdiğiniz bir karakter var mı sergide?
'Ankara' adlı eser ve 'Sıradanlık Nedir' adlı eser beni çok duygulandırıyor.

'AMAÇ HASSAS KALPLER MÜDÜRLÜĞÜ YARATMAK'
•Yakın zamanda katılmayı düşündüğünüz başka bir proje var mı?
Dünyada ilk defa kendi başına bir sanat eseri olan bir kurum yaratmak istiyorum. Süreli bir zaman içinde gerçekten kaşesi, logosu, müdürü ve makamı olan gerçek bir kurumu faal hale getirip sonlandırmak istiyorum. Adı Hassas Kalpler Müdürlüğü… İstanbul Belediyesi ile görüşmeler yapıyorum eğer başarılı olursam adı İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Hassas Kalpler Müdürlüğü olacak. Dünyanın şiir gibi iç yazışması olan, sıkıcı, maviye çalan bir devlet grisi renginde, fax makinesi olan, masası sandalyesi olan ilk sanat eseri.

'İNSANLARA TEMAS EDEN ESERLER ÜRETİYORUM'
•Sergiden nasıl dönütler aldınız?
Olumlu dönüşler oldu genelde. Motive edici. İnsanlara temas eden eserler ürettiğime dair belirtiler var. Yolun başında olmak güzel. Tek ihtiyaç biraz daha ömür ve bol bol mürekkep…
•Çalışmalarınızı yaparken ne tür referanslar ya da hangi sanatçılar sizi etkiliyor?
Dünya halk müzikleri, toplumsal gerçekçi klasik Türk Edebiyatı ve elbette Yeşilçam... Birçok sanatçı var ama yeri apayrı olan birkaç isim; Yaşar Kemal, İhsan Yüce, Şerif Gören, Orhan Aksoy, Nesli Çölgeçen ilk aklıma gelenler.
'HİKMET'İNİNSANLARI İSİMLİ KİTAP ÇALIŞMAM BİTECEK'
•İlerleyen dönemlerdeki projeleriniz neler? Planlarınızdan ve hedeflerinizden biraz bahseder misiniz?
Bu sene bitecek bir kitabım var. Yirmi insanın portresinin ve hikayesinin olduğu bir kitap adı Hikmet'in İnsanları. Ocak ayında Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde Ankara'nın on ağacının tanık olduğu hikayeleri anlatan Hikmeti'in Ağaçları sergisi var. Esenler Otogarında İstanbul'a Gelenler adında bir sergi hazırlığı yapıyorum. Bir senaryo çalışmam var. Hikmet'in İnsanları'ndan 5'incisi olan Baki adlı karakterin opera için librettosunu yazacağım. Ve hayatımın bu döneminin en büyük çalışması olacak olan Hassas Kalpler Müdürlüğü var.





