ABB Başkanı Mansur Yavaş, göreve geldiği günden bu yana özellikle yükseköğrenim çağında olan gençlere verdiği önem nedeniyle, söz konusu kesim tarafından büyük ilgi görüyor.
Hafta başında Ankara Bilim Üniversitesi'nin düzenlediği 'Ankara'' dersinin konuğu olan Yavaş, hayata geçirilen projeler ve sürdürülen çalışmalar hakkında bilgi verdikten sonra, öğrenciler tarafından yöneltilen soruları da yanıtladı.
Sorulardan biri de şöyle:
'İyi bir siyasetçi ve iyi bir belediye başkanı nasıl olunur veya nasıl olmalıdır?
Yavaş'ın verdiği yanıt ise ders niteliğinde:
'Bu makamı bir gün bırakacağını bilmesi gerekir. Hangi makam olursa olsun…
Bıraktığın ve halklın arasına gittiğin zaman ayrıcalıklı, imtiyazlı olmayacak. Yaşattığımız insanın konforu, yaşam biçimi, yaşam standardı itibarınızı sağlar, başka hiçbir şey sağlamaz.'
Aklın ürünü olan sorular, geleceğin yöneticilerine olan umutları taze tutuyor.
Verilen yanıtlar da o tazeliğin can suyu oluyor.
Hazır moraller yükselmişken, bir keyif verici habere de değinmeden geçmeyelim.
Polonya'nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Radoslaw Sadowski, 'Dünya Türk Kahvesi Günü'nde ülkesine kahveyi Türklerin getirdiğini ve Viyana'nın ilk kafesini bir Polonyalı ve bir Türk'ün birlikte açıp Türk kahvesi sattıklarını söylemiş.
Şimdi 'Ne var bunda şaşacak. Kahvenin mührü bizdedir'' diyenler olacaktır.
Elbette öyle…
Aksini iddia edenler çatlasın diye hinlik yaptık çapımızca.
Hani arada bir çatlak sesler çıkarırlar ya, ''baklava bizim, lokum bizim'' diye…
Çatlatmak değil mi maksat.
Biz de öyle yaptık.
Kahveden söz edince falsız kapatılır mı konu…
Hem de yeni yıla sayılı günler kalmışken…
'Kardeş üç hafta mı desem, üç ay mı bilemedim. Sana büyük bir kısmet var'' diyenler mi istersiniz,
'Deve yükü ile para geldi gelecek. İnanmazsan bak'' diye fincanı gözünüze sokacakmış gibi uzatanlar mı?
'Hadi kız yine iyisin. Zayıf, uzun boylu birinden sana evlilik teklifi var'' diyenler mi?
Ya da mevzuyu derin tutup, üçüncü dünya savaşının patlak vermesinden söz edenler mi?
Aya seyahatten dem vuran iyimserler mi?
Olası küresel felaketleri anımsatıp, daha yeni yıla adım atmadan zaten olmayan keyfe limon sıkınlar mı?
Kara kara düşünmeyi bırakın.
Kıyın paraya…
Alın 100 gram Türk kahvesi.
Son verin karamsar düşüncelere.