Korktuğumuz başımıza geldi…

Başkentimizin 114 yıllık koca çınarı Ankaragücü, artık tehlikeyi taaa yüreğinin derinliklerinde hissetmeye başladı… Kayahan’ın “Esmer günler” şarkısı sarı-lacivertli renklere gönül verenlerin listesinde hit olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

‘Tehlike geliyorum demez’ söylemi boşuna kullanılmıyor… Muhataplarını erkenden önlem olma konusunda uyarmada en etkili yoldur. Ankaragücü için herkes Avrupa’ya gitme hesaplarının yapıldığı süreçte bile aklı başındaki kişiler, hep gerçekçi hedef konusundaki uyarılarını yineliyorlardı…

Avrupa’ya gitme hayali tabi ki herkesi mutu eder… Ama Ankaragücü için bunun gerçekleşmesinin yolu takımın en az 5 kaliteli futbolcuyla takviye edilmesinden geçiyordu ki bu söz de eski Başkan Faruk Koca tarafından Emre Belözoğlu’na verilmişti ki bu durum ara transfer öncesi birkaç kez dillendirilmişti. Ama ne yazık ki o meşhur yumruk olayı ve ardından yaşanan olumsuz gelişmeler yani yaşanan başkan değişikliği ve maddi sorunlar yüzünden transferler sadece yapılmış olmak için yapılanmış. En önemli sorun da transferlerin takımın en çok gereksinim duyduğu mevkilerde olmamasıydı. Bu da kendini son 4 haftadaki maçlarda alınan sonuçlarla gösterdi. Alınan 3 yenilgi ve 1 beraberlik, tehlike hattıyla aradaki puan farkını süratle eritti.

İşte böyle duygularla çıkılan Kayseri maçından doğrusu umut verecek bir skor bekleyenlerin sayısı birkaç elin parmaklarını geçmezdi. Burak Yılmaz ile kendini bulmaya başlamış, en önemlisi de Başkent ekibinin aksine Kayseri kentinin dinamikleri, kendi değerlerine sahip çıkarak bir günde transfer tahtası açtırmayı başardı. Kısa sürede de kaliteli ayaklar takıma kazandırılarak toparlanma sağlandı.

2 kırmızı kart gösterilmedi

Tüm bunlara rağmen, maç çok farklı bir anlayışla başladı. Ev sahibi ekip tüm koşulların lehine olmasına karşın tedirgin ve etkisizdi. Dakikalar, “al gülüm-ver gülüm” ile geçerken ortaya hakem Turgut Doman’ın hala o yumruk olayının etkisinden kurtulamadığını kanıtlarcasına daha 10.dakikada Arif Kocaman’ın Atakan Çankaya’ya yaptığı futbolcu sağlığını tehlikeye atacak nitelikteki şiddetli faulü sadece sarı kartla cezalandırma olayı yaşandı. VAR’dakiler de olayın vahametini artık anlamak istemediklerinden mi yoksa uyuduklarından dolayı mı pozisyonu es geçerek daha oyun başında Kayseri’yi eksik kalmaktan kurtardılar. Hatta 33.dakikada bu kez Jeanvier de Efkan’a yaptığı faulden dolayı kırmızı karttan hakemlerin himmeti sayesinde sarı bile görmeden kurtuldu.

Tabi yukarı da Allah var… Kayserili futbolcuların rakiplerini biçme hareketlerini ve dolayısıyla da buna seyirci kalan hakem Doman ve saz arkadaşlarına tepki koyarak kimselerin ummadığı bir anda 45 ve 45+4’te Ankaragücü’ne 2 gol kazandırarak, gösterilmeyen 2 kırmızı kartı bir nevi tolere ettirdi.

Olayın vahametine varan uyanık Burak Yılmaz, 2.yarıya kırmızı karttan yırttan Arif Kocaman’ın da aralarında olan 3 futbolcusunu kenara alarak oyuna yaptığı müdahalelerle 53’te yeni transferi Nazon ve 63’te aslında hakemlerin sayesinde sahada kalabilen Jeanvier’le bulduğu gollerle eşitliği sağladı. Bu ana kadar oyuna sadece seyirci olarak kalmaya devam eden Emre Hoca, nihayet kendine gelerek 4 futbolcusunu birden değiştirdi. Ancak bir türlü sol kanadını yol geçen hanına çevirerek babasının malı gibi kullanan Kayserispor kaptanı Gökhan Sazdağı’na önlem almayı akıl edemedi. Kafası herhalde yaptırdığı ve hiçbirinden verim alamadığı transferlerin durumlarına takılı kalmıştı.

Hem yönetim hem de teknik heyet, takımın bu durumundan 1.derecede sorumlular. Yok öyle çekip gitmek… Sorumlular, neden oldukları ve olacakları tahribatları onarmadan, 54 sezon süper ligde yer alma başarısını gösteren Başkent’in bu önemli değerini korumadan kaderiyle baş başa bırakamazlar… Daha doğrusu bunun vebalinden kurtulamazlar.