Ressam İmren Erşen, Emin Antik Sanat Galerisi’nde yine sanatseverleri Kale çevresinin eski anılarına götürdü.
Erşen, 1940’da Berlin’de doğan sanatçı, 1962 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun oldu. 1967 – 1974 tarihleri arasında Ankara TAD’da Refik Ekipman ve Lütfü Günay’dan desen ve Yağlı Boya dersleri aldı. 1968 -1979 Altılar Grubu’nun kuruluşuna katıldı. Grup’la beraberliği 1979 yılına kadar sürdü. 1972 – 1984 Eşref Üren’le başlayan çalışma ve beraberliği Hoca’nın ölümüne dek devam etti. 1982 – Hindistan’da üç ay resim çalıştı. 1985 – İtalyan Hükümeti’nin bursu ile Floransa’da sanat eğitimi ve Uffizi Müzesinde Rönesans ustalarından desen çalışmaları yaptı. 1990 – “Ressam Eşref Üren” kitabını M.Sıtkı Erinç ile hazırladı. 1998 – 2000 Paris’te (Ensba) Ecole Nationale Superriere des beaux-arts ve Grande Chaumiere’e devam etti. Sanatçının portre, peyzaj, natürmort, nü, iç mekan ve dış mekan gibi çeşitli konularda resimleri bulunuyor. Sanatçı halen çalışmalarını Ankara’daki atölyesinde sürdürüyor.
Emin Antik Sanat Galerisi’ndeki sergideki resimlerini www.baskentgazete.com.tr’ye anlatan sanatçı Erşen, Ankara doğasının derinliğini portreye döktüğünü söyledi.
Mülkiye’de okuduğu dönemde birçok arkadaşının Ankara Kalesi çevresindeki evlerde oturduğuna dikkat çeken Erşen, “O yıllardan bu yana Kale bölgesi ile tanışıklığım var” ifadelerini kullandı.
Lütfü Günay hoca ile birlikte yol, ağaç, ev resimlerini içeren doğa çalışmalarına başladığını anlatan Erşen, “Resimdeki ilk yıl çalışmalarımı Lütfü Hoca’nın eşliğinde Kale’de yaptık. Kale’nin içinde ve dışında yaptık bu çalışmaları. Sonrasında da hafta sonları yine burada resim çalışmalarımı sürdürdüm” diye anlattı.
Buna benzer doğa çalışmalarını Türkiye genelindeki illerde de hayata geçirdiğini anlatan Erşen “Türkiye’de gitmediğim sanırım 3-4 il kaldı. Bütün illerde doğa çalışmalarım var” dedi.
ESKİ KALE EVLERİ TUVALDE HAYAT BULUYOR
1978 yılında Japon bir ailenin kendisinin bir resmini aldığını anlatan Erşen, Ankara Kalesi evleri çalışmasını çok beğendiklerini şöyle anlattı:
“Japon aileyi Kale’ye getirdim buraları çok beğendiler. Buraları beğendiklerini görünce, bu bölgenin insanlarda güzel etkiler bıraktığını fark ettim ve ben hemen her hafta sonu bu bölgeye gelmeye başladım. Bentderesi’nin bulunduğu yerdeki evleri eskizlerime taşıdım. Benim öğrencilik yıllarında arkadaşlarımın yaşadığı dönemdeki evler ile 1978 yılında yeniden çalışmalarına başladığım evlerle ilgili önemli değişiklikler olduğunu fark ettim. O çerçevede kadınların farklılaştığını, evlerin farklılaştığını gördüm.
İlk zamanlar genel çizerek boyuyordum. Sonradan bölgede yeni değişimi gördükten sonra son çizimlerimde evlerin önceki çizimlerimdeki evler olmadığını gördüm. O zaman yeni çalışmalarıma başladım ve eski çizdiğim evin, değişim geçiren yeni halini çizmeye başladım.
Yurt dışına gidip geldikten sonra bir daha baktım ki buralar yıkılmaya başlamış. O zaman hemen bir sergi açtım. O sergide daha önceleri çizdiğim evlerin çoğunun sonradan yıkılmış olduğunu gördüm. Şimdilerde hiçbiri kalmadı. Bendeki eskizlerden artık Ankara Kalesi’nin çevresinin evlerini yapıyorum artık.”