Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz TRT Radyo 1’de EPDK Basın Müşaviri Bülent Kaya'nın “Gündem Enerji” programında enerji piyasalarını değerlendirdi.

EPDK’nın GES ve RES’lerin ön lisansı konusunda yapılan eleştirilere değinen Yılmaz, “32 bin megavat önlisans ve 611 MW lisanslı depolamalı RES/GES’imiz var. Şu anda sahada 500 milyon dolarlık yatırım var. Bu yatırım 20-25 milyar dolara varacak inşallah. Gerek enerji piyasasında gerek dengeleme piyasasında gerekse de yan hizmetler piyasasında yaklaşık 34 bin MW depolamalı GES/RES üretim tesisinin 10 yıl boyunca işletmede olması yaklaşık 52 milyar dolarlık doğalgaz ithalatını önleyecek” değerlendirmesi yaptı.

Elektrikli araçlara yönelik planlamalardan birisinin de lokasyon ve saat bazlı tarife sistemi olduğunu kaydeden Yılmaz, “Lokasyon bazlı tarife sayesinde kullanıcılar, bulundukları bölgeye göre daha uygun fiyatlarla şarj hizmeti alabilecekler. Saat bazlı tarife ile ise günün belirli zaman dilimlerinde daha avantajlı fiyatlara erişmeleri mümkün olacak. Örneğin, büyük ve yoğun bir AVM’de aracını şarj eden bir elektrikli araç sahibi, yüksek talep nedeniyle daha yüksek bir tarifeden ücret öderken; daha sakin ve mütevazı bir bölgede şarj hizmeti alan kullanıcı daha düşük bir ücret ödeyebilecek. Benzer şekilde, elektrik tüketiminin yoğun olduğu akşam saatlerinde tarifeler daha yüksek olacak; buna karşılık tüketimin azaldığı gece saatlerinde elektrikli araçlar daha uygun fiyatlarla şarj edilebilecek. Doğru yer ve doğru zaman seçilirse elektrikli aracı çok daha ucuza şarj etmek mümkün olacak. Bu konuda çalışıyoruz…” ifadelerini kullandı.

EPDK’nın kuruluşunun 24’üncü yılını tamamlamasıyla geçen süreçte kurumun enerji piyasalarına katkısına ilişkin bir soruya Mustafa Yılmaz şu yanıtı verdi:

“Elbette 25 dakikalık bu program EPDK’nın 25 yılda enerji sektörüne ve ülkemize olan katkılarını anlatmaya yetmez. Hatta sabaha kadar konuşsak yetmez…Türkiye’nin enerji piyasalarında rekabetçi, şeffaf ve öngörülebilir bir yapının oluşmasına öncülük ettik. Elektrik, doğal gaz, petrol ve lpg piyasalarında yatırım ortamını güçlendiren düzenlemelerle hem arz güvenliğine katkı sağladık hem de tüketicilerimizin hizmet kalitesini artırdık. Hukuk güvenliği sağladık. Piyasa mekanizmalarının tesisi, lisanslama süreçlerinin dijitalleşmesi, fiyatlandırma yapılarının uluslararası normlara uygun hale getirilmesi ve sektörün her alanında güçlü bir denetim kapasitesi oluşturulması bu dönemin en nemli kazanımlarıdır. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye, enerji piyasaları açısından bölgesinde referans alınan bir ülke haline geldiyse bunda EPDK’nın 24 yıllık düzenleme, denetleme ve rehberlik birikiminin büyük payı vardır. Bu birikimle 25. yılımıza; daha güçlü, daha yenilikçi ve daha iddialı hedeflerle giriyoruz.”

Türkiye enerji piyasalarının çeyrek asırda nasıl bir dönüşüm geçirdiği serbestleşme ve piyasa mekanizması açısından bugün gelinen noktaya ilişkin bir soruya da Yılmaz, “Türkiye enerji piyasaları son çeyrek asırda çok köklü bir dönüşüm yaşadı. Tek merkezden yönetilen, sınırlı yatırım çekebilen, rekabetten uzak bir yapıdan; özel sektörün güçlü şekilde yer aldığı, piyasa temelli, yatırımcı dostu ve tüketici odaklı bir modele geçtik. Elektrikte gün öncesi, gün içi ve dengeleme piyasalarının işletilmesi, talep tarafı katılımının oluşturulması; doğal gazda pazar yapısının çeşitlenmesi; petrol ve LPG sektörlerinde standartların yükseltilmesi; yenilenebilir enerji yatırımlarının rekor seviyelere ulaşması bu dönüşümün somut yansımalarıdır. Bugün Türkiye, serbestleşme ve piyasa mekanizması açısından hem bölgesinde hem Avrupa’da kıyaslanan, takip edilen bir seviyeye gelmiştir. Arz güvenliği, yatırım dinamizmi ve tüketici odaklı hizmet kalitesi bakımından çok güçlü bir zemine sahibiz. Önümüzdeki dönemde amacımız; bu dönüşümü daha da ileri taşıyarak enerji piyasalarımızı hem dijitalleşme hem sürdürülebilirlik hem de rekabetçilik açısından dünyadaki en iyi örneklerden biri haline getirmektir” yorumu yaptı.

SON KAYNAK TEDARİK TARİFESİ

Hem tüketiciler hem piyasa oyuncuları için çok kritik olan Son Kaynak Tedarik Tarifesi’nin (SKTT) bugünkü yapısı ve geleceği hakkında nasıl bir politika perspektifi öngördükleri yönündeki bir soruya ise EPDK Başkanı Yılmaz şu yanıtı verdi:

“Son kaynak tedariği ile serbest tüketici kavramlarını aslında birlikte değerlendirmek lazım. Elektrik piyasasında kurum olarak düzenlediğimiz tarifelerin dışında tüketicilerin kendi tüketim alışkanlıkları için yani tüketim saatlerine ve tüketim miktarlarına göre elektrik tedarik şirketlerinden elektrik alabilecekleri serbestliği bulunmaktadır. Bu serbestliğe sahip olan tüketicilerin sözleşme yapamamaları veya sözleşmeleri bitmesi halinde yeni sözleşmelerin bulunmaması sürelerinde elektriksiz kalmamaları için son çare olarak bu tip serbest tüketicilere uygulanan tarife son kaynak tedariğidir. Aslında son kaynak tedariği serbest tüketicilerin elektrik talebinin sürekliliğini sağlar. Bunların hepsi belirli kWh değerinin üzerindeki tüketiciler içindir. Bu tip durumlarda karar alırken elektriğin sosyal olarak ihtiyaç, elektriğin yaşamsal zorunlulukların üstündeki miktarların sübvansiyonu bir başka değişle devlet tarafından finansmanını değerlendiriyoruz. Bu nedenle yaptığımız hesaplarda kademeli tarife gibi geçen sene yıllık 5000 kWh, bu sene 4000 kWh yıllık tüketim değerleri üzerinde belirlenen son kaynak tedarik tarifesi gibi kararlarda ihtiyaç olan elektrik, sosyal olarak sübvansiyon ihtiyacı dikkate alınarak belirlenmektedir. Bizim vizyonumuz yaşamsal ihtiyaçlar için gerekli olan elektriğin ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza devletimiz tarafından desteklenerek verilmesi, bunun üstünde kullanılan elektriğin ise tüketim alışkanlıklar ve piyasa fiyatları çerçevesinde oluşturulan sözleşmelerle serbest piyasa koşullarında sağlanmasıdır.”

Depolamalı elektrik üretim yatırımlarının Türkiye’nin enerjisindeki yeri konusunda değerlendirmeler yapan Yılmaz, bu yatırımların piyasaya entegrasyonu ve beklentileri yönündeki bir soruyu ise “Enerjide dışa bağımlılığı azaltmanın önemini anlatmaya gerek yok sanırım. Yerli ve milli kaynaklarımız, yenilenebilir kaynaklarımızın bu noktada rolü paha biçilmez. Ancak yerli, milli ve yenilenebilir enerjinin sürekliliğinin de olması gerekiyor. Yoksa kesintili bir enerji kaynağı riskler barındırır. Depolama işte bu noktada devreye giriyor, güneşin ve rüzgarın üretmiş olduğu enerjiyi depolayarak veya üretim fazlası olduğunda şebekedeki fazla enerjiyi depolayarak güneş ve rüzgarın olmadığı zamanlarda kesintiyi ortadan kaldıracak bir çözümdür. Bizim enerji piyasamız, dengeleme piyasamız, enerji ticaret ortamımız depolamaya hazır, düzenlemelerimiz tamam. Tesislerin devreye girmesi ile birlikte depolamanın etkisinin piyasada etkisini herkes açık bir şekilde görebileceği bir piyasamız oluşacak. Fiyat istikrarı, şebeke istikrarının olumlu yönde etkilendiği, yenilenebilir enerjinin sistem içerisindeki rolünün arttığı, dışa bağımlılığın azaldığı, çevreyle uyumlu bir enerji piyasası hedefliyoruz” sözleriyle değerlendirdi.

EPDK’YA YÖNELİK ELEŞTİRİLER

Programda EPDK’ya yönelik RES ve GES önlisans süreçlerinde yaşanılanlarla ilgili yapılan eleştiriler de soruldu. Bu konuda ise EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, “Bu iddialar art niyetli iddialardır. Daha da ötesinde iftiradır. Artık cahilce demeyeceğim çünkü yaklaşık 2,5 3 sene geçti tek tek anlattık, rakamlarla gösterdik, basın açıklamaları yaptık halen aynı iddialar ısıtılıp ısıtılıp gündeme getiriliyorsa art niyetin de ötesinde bir durum söz konusudur. Her aşaması şeffaf, açık bir şekilde kamuoyunun bilgisi dahilinde yaşanan bir süreç sonunda kanun çerçevesinde yaşanmış olan bir süreçle hamdolsun 32 bin mw önlisans ve 611 mw lisanslı depolamalı RES/GES’imiz var. Şu anda sahada 500 milyon dolarlık yatırım var. Bu yatırım 20-25 milyar dolara varacak inşallah. Yatırımcımıza söylemimiz hep şu oldu…. Bu ülke için bir tuğla koyan herkese biz de destek oluruz. Bu tesisler devre girdiğinde ülkemizin kazanımlarını hep birlikte göreceğiz. Geçen gene art niyetli olarak bu iddiaların gündeme geldiğinde yaptığımız bir çalışma sonucunda gerek enerji piyasasında, gerek dengeleme piyasasında gerekse de yan hizmetler piyasasında yaklaşık 34 bin MW depolamalı GES/RES üretim tesisinin 10 yıl boyunca işletmede olması yaklaşık 52 milyar dolarlık doğalgaz ithalatını önleyecek. Biz söylenenlere bakmıyoruz. Tabiki eleştiri olur, öneri olur. Değerlendiririz, bizde sonuçta insanız. Ancak eleştiri ile iftira farklı şeylerdir. TEİAŞ, kapasite, ilanlar, kanun, Resmi Gazete, EPDK web sitesi duyurular, yönetmelik taslakları, kabul, proje, önlisans, lisans gibi kavramlarla bir kere bile işi olmamış, sektörden bihaber kimselerin iftiraları ile bizim kaybedecek vaktimiz yok. Ülkemiz için şimdiye kadar doğru olanı yapmanın vermiş olduğu gururla işimizi yapmaya devam edeceğiz” sözleri ile yanıt verdi.

LOKASYON VE SAAT BAZLI ŞARJ TÜKETİMİ BAŞLATILACAK

Yeni dönemde tüketici dostu uygulamalara ilişkin bir başka soruya da EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, “Elbette, hatta şunu rahatlıkla söyleyebilirim: önümüzdeki dönemin ana odağı tüketici deneyimi olacak. Bugün bir sürücünün beklentisi çok net: ‘şarj istasyonunu kolayca bulayım, hızlıca şarj edeyim, fiyatı net göreyim, güvenli ve sorunsuz bir hizmet alayım.’ bizim çalışma alanlarımız da tam bu noktada yoğunlaşıyor. EPDK olarak, fiyat şeffaflığının daha da artması, mobil uygulamalarda standartlaşma, istasyonların çalışır durumda olma oranlarının izlenmesi, erişilebilirlik bilgilerinin anlık paylaşılması gibi konularda önümüzdeki dönemde ilave düzenlemeler gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Hatta şu günlerde üzerinde tartıştığımız bir konuda şarj ünitelerine pos cihazı entegrasyonu geliyor. Bugün çoğunlukla mobil uygulamalar üzerinden ödeme yapılıyor. Ancak özellikle yabancı misafirler ve uygulama kullanmak istemeyen vatandaşlarımız için, istasyonlarda kartla veya temassız ödeme yapılabilmesi artılarının yanında yatırım ve işletme maliyeti açısından ne olur bunlarla ilgili de değerlendirmelerimiz devam ediyor. EPDK olarak, fiyat şeffaflığının daha da artması, mobil uygulamalarda standartlaşma, istasyonların çalışır durumda olma oranlarının izlenmesi, erişilebilirlik bilgilerinin anlık paylaşılması gibi konularda önümüzdeki dönemde ilave düzenlemeler gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Örneğin planlamalarımızdan birisi de lokasyon ve saat bazlı tarife sistemi. Lokasyon bazlı tarife sayesinde kullanıcılar, bulundukları bölgeye göre daha uygun fiyatlarla şarj hizmeti alabilecekler. Saat bazlı tarife ile ise günün belirli zaman dilimlerinde daha avantajlı fiyatlara erişmeleri mümkün olacak. Örneğin, büyük ve yoğun bir AVM’de aracını şarj eden bir elektrikli araç sahibi, yüksek talep nedeniyle daha yüksek bir tarifeden ücret öderken; daha sakin ve mütevazı bir bölgede şarj hizmeti alan kullanıcı daha düşük bir ücret ödeyebilecek. Benzer şekilde, elektrik tüketiminin yoğun olduğu akşam saatlerinde tarifeler daha yüksek olacak; buna karşılık tüketimin azaldığı gece saatlerinde elektrikli araçlar daha uygun fiyatlarla şarj edilebilecek. Doğru yer ve doğru zaman seçilirse elektrikli aracı çok daha ucuza şarj etmek mümkün olacak. Bu konuda çalışıyoruz…

Muhabir: Cemil Cahit Saraçoğlu