Ekonomimizin, adeta kanat taktığına ilişkin açıklamalardan sonra ne yalan söyleyeyim, ben de bayağı umutlanmıştım.

Söylenenlere bakılırsa ekonomi, kanatlanmış, kuş misali uçuşa geçmişti.

Dünya alem neredeyse hasedinden çatlayacaktı.

Henüz hissedilir iyileştirmelerden, buna dair somut göstergelerden pek eser yoktu ama, fazla da aceleci olmamak gerekirdi.

Uçuşa geçilmişti nasıl olsa…

Öyle diyordu yetkililer…

Hal böyle olunca, yıllanmış beklentiler de birer birer dökülüyor ortaya…

Hele bir de kış mevsiminin olumsuz koşulları ''geliyorum'' mesajını vermeye başlamışsa.

Malum, kış demek, masraf kapısı demek…

Gıda, giyim-kuşam, ulaşım ve birçok kalem için yapılacak harcamalar kapıda bekliyor…

Meteorolojik veriler sinyali verdi bile…

Dert ayları başlıyor…

Keşke şu uçuşlar olmasa…

İnsanı, umutlandıran, ''acaba'' düşleri kurmaya iten…

Ve ardından gelen hayal kırıklıkları…

Elektrik çarpması gibi…

İndirim beklerken, bindirimle karşılaş.

Faturaların hali gibi…

''Uçuştan'' kastedilen buysa şayet sanayi, ticarethane ve meskenlerde kullanılan elektriğin fiyatına yapılan yüzde 5.6 ile yüzde 5.7 oranındaki zam, vatandaşları kanatlandırıp uçurur mu bilmem, ama böyle giderse göçüreceğinden kuşkum yok.

BOTAŞ'tan gelen ekim ayında geçerli olacak fiyat tarifelerinin, tüm abone gruplarında sabit tutulduğu yolundaki haber ise suni teneffüs niteliğinde.

Karadeniz'de doğalgaz yatakları bulunmasının hemen ardından yapılacak zam, pek de şık olmazdı doğrusu.

Gelecek dönemlerde durum ne olur?

Onu da zaman gösterecek…

Zamlar bir yandan,

Corona virüs denilen illet öte yandan…

Kimileri uçuyor,

Kimileri göçüyor….

Dayanmak zor, hem de çok zor.