Günümüzde çocuklar fiziksel olarak sosyal ortamların içinde olsalar bile, duygusal olarak anlaşılmadıkları ve görülmedikleri bir yalnızlık yaşayabiliyor. Psikolojik Danışman ve Türk PDR Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Akif Ülvan, “Dijital yalnızlık olarak tanımladığımız bu durum, ilişkilerin tamamen yok olmasından değil; yüzeyselleşmesinden ve bağ kurulamamasından kaynaklanıyor. İlişki var gibi görünüyor ancak gerçek bir temas ve karşılıklılık oluşmuyor; bu da çocukların kendilerini kalabalıklar içinde yalnız hissetmesine neden oluyor” dedi.

“EMPATİ VE DUYGU DÜZENLEME ZAYIFLIYOR”
Telefon, tablet ve bilgisayarların çocukların duygusal gelişimini doğrudan bozan araçlar olmadığını, becerilerin geliştiği alanları daraltabilen mecralar olduğunu belirten Mehmet Akif Ülvan, “Çocuklar sıkılma, bekleme ve hayal kırıklığı gibi duyguları deneyimleyerek öğrenir. Dijital ekranlar bu anlarda hızlı bir kaçış sunduğunda, çocuk duygularıyla temas etmeyi öğrenemiyor; empati, sabır ve içsel denge kurma becerileri zamanla zayıflıyor” diye konuştu.
“EN KIRILGAN DÖNEM ERGENLİK”
Dijital yalnızlık riskinin en yoğun biçimde ergenlik döneminde görüldüğünü vurgulayan Ülvan, “Bu dönemde sosyal medya, ergenler için sadece bir iletişim aracı değil; değer görme ve kimlik inşa etme alanına dönüşüyor. Sürekli görünür olma baskısı ve karşılaştırma, gencin kalabalıklar içinde anlaşılmadığını hissetmesine yol açıyor. Gerçek bağların yerini çevrim içi görünürlük aldığında, yalnızlık hissi daha da derinleşiyor” değerlendirmesini yaptı.
Devamı için tıklayınız.





