Operasyonun düğmesine ilk 12 Eylül 1980 yılında basıldı. “Auor boys” iktidarı ele geçirdikten sonra Türk gençliğinin çok politik, ülke ve uluslararası sorunlara çok duyarlı olduğunu farkedip “depolotizasyon” politikası uygulamaya başladı.
Yani apolitik, politikayla ilgilenmeyen çevreye, ülkeye, sorunlara ilgi göstermeyen dönemin anlayışına uygun olarak “Sev genç”li ve “Alnı secdeye değen” gençlik yetiştirmek için MEB politikaları değiştirildi. İmam –hatip okullarının sayısı artırıldı. Yazları yatılı Kur’an kursu uygulaması başladı.
Kaynar kazandaki kurbağa örneği toplum; yavaş yavaş “Ilımlı İslam”a yönlendiriliyordu. 1980-90’lı yıllar böyle geçti.
İslamcı olmakla birlikte “Milli” olan Erbakan’ın başında bulunduğu siyasal akımın parçalanması gerekiyordu ve öyle de yapıldı. Fazilet Partisi’nin 2001 yılında kapatılmasından sonra kendilerine Erdemliler hareketi adını veren dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı R.Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener’den oluşan çekirdek kadro başkanlığında bir grup 21 Mayıs’ta Abant’ta bir araya gelmişti.
Toplantıda alınan karar uyarınca 14 Ağustos 2001’de Adalet ve Kalkınma Partisi adıyla partileşmiş, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçimde ise iktidar olmuştu!
Artık ikinci aşama geçilebilirdi..
Öyle oldu.
İlk iki dönem AB desteğini de arkasına alan AKP demokrasi, özgürlük, refah ve konjonktürel olarak ucuz para desteğiyle de bir serap havası yaydı ülkeye.
Kamu’daki Atatürkçü, demokrat, aydın, liberal, devleti tanıyan bürokrasinin yanına zamanı geldiğinde kullanılmak üzere uyuyan militanlar yerleştirildi. 12 Eylül 2010 Anayasa Değişikliği halk oylamasından sonra daha da güçlenen siyasal yapı kendi içindeki erken gelen hesaplaşmayı tamamladıktan sonra 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan 18 Maddelik Anayasa değişikliği halkoylamasının kabulü ile parlamenter sistemi kaldırıp yerine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini getirdi. Böylece Başbakanlık kaldırıldı. Parlamentonun yetkisini Cumhurbaşkanına devredildi.
TSK Başta olmak üzere, yargı, üniversiteler, yerel yönetimler, bakanlıklar kısaca bütün devlet kurumları yeniden yapılandırıldı.
…ve üçüncü aşama.
14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan Genel seçim ile birlikte Atatürk’ün kurduğu modern, laik, bağımsız, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesiyle hareket eden yapının tasfiye süreci başlatıldı. 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimde CHP’nin birinci parti çıkması iktidarın beklemediği bir sonuçtu. Erdoğan sonuçlara çok sinirlendi. Küçük ortakla yapılan toplantılardan sonra sürecin hızlandırılmasına karar verildi. Biraz da paniklemenin verdiği bir dikkatsizlikle geçmişten gelen birikmiş SGK borçlarının tahsil edilmesi için “Borç üstüne borç yapan belediyeleri likkeleyin” diye Çalışma bakanlığına talimat verdi.
Büyükşehirlerin önemli bir bölümünü, ve nüfusun yüzde 65’ini yöneten CHP’li belediyelerin hizmet yapmaması için önüne set çekiliyordu.
Ancak, CHP’li belediye başkanları bir yöntemini bulup iktidarın muslukları kısmasına rağmen yatırımlarına devam ediyordu.
Anlaşıldı ki böyle olmayacak yargı harekete geçirildi.
Önce kent uzlaşısıyla seçilen Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer 30 ekim 2024 tarihinde teröre yardım ve yataklık, yolsuzluk yapmak suçlamalarından gözaltına alındı. Ardından 19 Mart 2025 tarihinde CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gözaltına alındı… operasyonların arkası ı kesilmedi halâ devam ediyor.
Ancak bu kez sert kayaya çarpmışlardı
Karşılarında hiç ummadıkları diri, dinamik bir CHP çıkmıştı.
CHP’nin genç lideri Özgür Özel operasyonların CHP’ye değil; demokrasiye, laisizme ve Atatürk ilkelerine yönelik olduğunu açıklayıp milyonları eyleme çağırmış ve başarılı da olmuştu.
Tam 6 aydır meydanlarda olan CHP tüm muhalefeti konsolide etmeyi başarmış, Türkiye’deki Siyasal İslamcı iktidarın otokratik bir yapı kuracağı konusunda batının da dikkatini çekmeyi başardı.
Değişimi tamamlamak isteyen batı emperyalizminin Türkiye’deki uzantısı Siyasal İslamcı yapı gözünü öyle karartmış ki, etkili muhalefetini sürdüren CHP’yi etkisizleştirmek için için her yola başvuruyor.
Dostlarım,
Devleti ele geçiren Siyasal İslamcı yapı, devleti kuran ve kurucu ilkeye sadık kalınacağını açıklayan CHP’ye karşı ölümcül bir mücadele başlattı.
Sizce bu mücadelenin kazananı kim olur?