“Sokakta çalışan çocuklar, evde ev işi ya da yaşlı bakımı yapanlar, dönemsel işlerde çalışanlar, mülteci çocuk işçiler resmi verilerde yer almıyor. Çocuk işçi sayısı resmi açıklamaların dışında 2 milyona yakın olduğu tahmin ediliyor.” diyen Yazar Özgür Hüseyin Akış, “Çocuk işçiliğinin bütünüyle yasaklanması talebiyle örgütlü bir mücadele gerekiyor. Tek başına vicdani gerekçelerle çocuk işçiliğine karşı durmak sorunun çözümüne katkı sağlamıyor. Çocuk işçiliğinin temelinde yatan sebep yoksulluk. Bunu birinci sıraya yazmamız gerekiyor.” dedi.

• Çocuk işçiliği tam olarak nedir ve hangi yaş grubunu kapsıyor?
Çocuk hakları sözleşmesinde, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerine engel olan çalışma biçimleri olarak tarif ediliyor. Birçok ülkede 18 yaş altı her birey çocuk olarak kabul edilirken Türkiye’de ise 15 yaş altındakiler çocuk olarak 15 yaş ile 18 yaş arasındakiler ise genç olarak tanımlanıyor.
• Daha çok hangi sektörlerde çocuk işçiler var?
Hizmet ve tarım ağırlıklı çalıştıkları sektörler olurken çocuk işçiliğinde kayıtsız çalıştırılma çok yüksek bu anlamda resmi veriler baz alınmak zorunda kalınıyor. Sokakta çalışan çocuklar, evde ev işi ya da yaşlı bakımı yapanlar, dönemsel işlerde çalışanlar, mülteci çocuk işçiler resmi verilerde yer almıyor. Çocuk işçi sayısı resmi açıklamaların dışında 2 milyona yakın olduğu tahmin ediliyor.
“YOKSULLUK ARTIKÇA ÇOCUK İŞÇİLİĞİ DE ARTIŞ GÖSTERİYOR”
• Çocuk işçiliği Türkiye’de çözülemeyen önemli bir sorun ve ne yazık ki kısa vadede de çözülebilecek gibi de gözükmüyor. Türkiye’deki çocuk işçi sayısının 2 milyona yakın olduğu belirtiliyor. Peki bunca yasaya, sözleşmeye, karara rağmen neden çocuklar haklarına ulaşamıyor? Neden çocuklar hala çalışıyor ya da çalıştırılıyor? Çocuk işçiliği sorunu neden çözülemiyor?
Sözleşmelerde ve yasalarda çocukların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmamaları üzerine tedbirler geliştirilmeye çalışılıyor. Oysa çocuk işçiliğinin bütünüyle yasaklanması talebiyle örgütlü bir mücadele gerekiyor. Tek başına vicdani gerekçelerle çocuk işçiliğine karşı durmak sorunun çözümüne katkı sağlamıyor. Çocuk işçiliğinin temelinde yatan sebep yoksulluk. Bunu birinci sıraya yazmamız gerekiyor. Kamunun ekonomideki ağırlığı azaldıkça kaynakların dar bir kesime aktarılması sonucunda toplumsal eşitsizlik artmaya devam ediyor. Neoliberal ekonomik modellerin yaygınlaştığı Sovyetler Birliği'nin çözülüşü ile beraber işçi sınıfının alım gücünde gözle görülür düşüşler oldu. Asgari ücret ortalama bir ücret haline gelirken, açlık sınırının altında çalışan milyonların temel ihtiyaçlara erişimi de git gide zorlaştı. Mutlak yoksulluğun artışıyla birlikte çocuk işçiliği de artmaya başladı. Çocuk işçiliğine neden olan en önemli nedenlerden birisi de sermaye sınıfının ucuz iş gücü talebi. Üretim sürecinde patronların gider kalemi başlığında değerlendirdiği işgücü bu anlamda kolay yönetilebilir ve ucuz olan çocukları çalıştırmak istiyorlar. Yoksulluğun ve piyasa ekonomisinin varlığı çocuk işçiliğine neden olan en önemli nedenler.

“KAMUCULUK ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİ SONA ERDİRECEK TEK PROGRAM”
• Çocuk işçiliği çocukların oyundan, eğitim gibi temel haklardan yoksun kalarak yaşamını kazanmak için çalışmak zorunda bırakılması, onların insanlık onuruna yakışmayan bir yaşam çemberine hapsedilmesi anlamına da geliyor. Çocuk işçiliği nasıl önlenebilir?
Bütün çocukların çocukluğunu yaşaması temel insani bir hak. Bütün yaşamsal koşulların oluşturulması devletin sorumluluğunda olmalıdır. Eğitim, sağlık, güvenlik, sosyal alanlarının ortaya çıkarılması gelişimlerine katkı sağlayacak her türlü faaliyet ortamları da yine devlet tarafından sağlanmalıdır. Çocuk işçiliğini sona erdirebilmek için çocuğun sorumluluğunun sadece ailede değil bütün toplumda olması ve devletin denetim mekanizmasıyla çocuğun gelişiminde yer alması gerekiyor. Çocuklarında yetişkinlerle aynı hakları olduğu birey oldukları gerçeğiyle bir çocuk hakları politikası hayata geçirilmelidir. Yine insanların temel ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanması merkezi planlı bir ekonominin uygulanması bu sorunu çözecek en önemli uygulama olacaktır. Kamuculuk çocuk işçiliğini sona erdirecek tek programdır.
• Çocuk işçiliğini sorun olarak görmeyen toplumsal algının değişmesi için ne yapılabilir?
Türkiye’de geleneksel bakış açısıyla işyerinde öğrenilir düşüncesi hakim. Usta çırak ilişkisiyle çocukların çalıştırılması yaygın bir uygulama. Ebeveynler, çocuklarının geleceklerine dair duydukları kaygı nedeniyle mesleği olsun elinde düşüncesiyle hareket ediyor. Burada asıl mesele işsizlik. Kapitalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte yedek iş gücü olarak işsiz bir toplam her zaman hazır bulunmaktadır. Her yetişkinin çalışma hakkının devlet tarafından sağlanması toplumdaki gelecek kaygısını sona erdirecektir.
• “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı” var. Bu politikalar ve programlar Türkiye’de çocuk işçiliğiyle mücadelede ne kadar etkili ve ne kadar uygulanıyor?
Sosyal sorumluluk şeklinde yapılan programların herhangi bir yaptırımı bulunmuyor. Çocuk işçiliği ile mücadele yıllarında çocuk işçiliğini artıran MESEM çıkarıldı. Yine salgın süreci işsizliğin ve yoksulluğun derinleşmesine neden oldu. Devletin ve kurumlarının görevi sorun tespiti yapmak değil sorunları çözecek iradeyi göstermek olmalıdır.
“MÜLTECİ ÇOCUK İŞÇİLER SÖMÜRÜNÜN EN AĞIRIYLA KARŞI KARŞIYALAR”
• Türkiye'de mülteci çocuk işçiler de var. Mülteci çocuk işçilerin mülteci olmalarından da kaynaklı ekstra ne gibi sorunları var?
Bu çocuklar aslında sömürünün en ağırıyla karşı karşıyalar. Ebeveynlerinden birisini veya ikisini birden kaybeden çocuklar ailenin bütün maddi sorumluluğunu üstlenmiş durumda olabiliyorlar. Bu çocuklar yoğunlukla tekstil sektöründe çalışıyorlar. Aldıkları ücret daha az. Dil konusunda da zorlanıyorlar. İletişim kurmakta güçlük çekiyorlar. Sokakta katı atık işinde çalışan çocuklar her türlü istismara açık durumdalar.
• Çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için önerileriniz nelerdir?
Çocuk işçiliğine neden olan maddi gerekçeler ortadan kaldırılmalı. Devletin her insanın temel ihtiyaçlarını karşılaması gerekli. Çocuklar sömürünün bir parçası haline getirilmemeli. Bu başlıkta köklü değişimler gerçekleşmelidir. Kapitalizmin yaygınlaşmasına neden olduğu çocuk işçiliği yine sistemin değişmesiyle birlikte sona erdirilecektir. Sovyetler Birliğinde 1918 yılında çıkarılan Moskova Çocuk Hakları Bildirgesi yine sorunun çözümünde incelenmesi gereken önemli bir belge.
MESEM İLE BİRLİKTE ÇOCUK İŞ CİNAYETLERİNDE ARTIŞ GÖRÜLÜYOR”
• Mesleki Eğitim Merkezleri’nde (MESEM) eğitim adı altında çalıştırılan yüz binlerce çocuğun, öğrenci sayıldıkları için çocuk işçi istatistiklerine dahil edilmediğini de hatırlatayım istedim. Halbuki bu çocuklar haftada sadece bir gün eğitim görüp, beş-altı gün çalıştırılıyor. Siz ne söylemek istersiniz bu konuda?
Bu merkezlerden murad edilen şey kalifiye ucuz ara eleman yetiştirmek. Ancak iş öğretmekten çok çocuklar yetişkinlerle birlikte çalışıyorlar. Çocukların eğitim hakkını da ellerinden alan bu uygulama çocuk işçiliğini teşvik ediyor. Çocukların ücretleri devlet tarafından ödenirken patronlar ücretsiz çocuk çalıştırıyorlar. Milli Eğitim Müdürlükleri yıllık kar oranları açıklıyor. Yine MESEM ile birlikte çocuk iş cinayetlerinde de artış görülüyor. 2025 yılında en az 68 çocuk çalışırken yaşamını yitirmiş bulunmakta.
MÜLTECİ ÇOCUKLAR ATÖLYELERDE 12/13 SAAT ÇALIŞTIRILIYOR”
• Son olarak, “Sınıfın Görünmeyenleri; Mülteci İşçi Çocuklar” kitabınızdan bize bahsedebilir misiniz?
Mülteci sorunu dünyada ve Türkiye’de en önemli sorunlardan bir tanesi. Mülteciliğe yol açan göçlerin nedenleri iyi anlaşılmalı. Sonuç üzerinden değerlendirmeler işçi sınıfının kendi içerisinde parçalanmasına neden oluyor. Savaş, salgın kıtlık gibi zorunlu nedenlerle gerçekleşen toplu göçler tarihte hep görüldü. Ben kitabımda Suriye'deki iç savaşla birlikte Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan milyonlarca insanın neden göç etmek zorunda kaldıklarını bu süreçte yaşadıklarını anlatmaya çalıştım. Kitapta kimi somut bilgilerin yanı sıra kimi yaşanmış hikayelerde yer alıyor. Milyonlarca mülteci çocuğun yaşadığı Türkiye’de bu çocukların eğitimde olmayanlarının nerede olduğunu sormak ve cevabını aramak gerektiğini düşünüyorum. 2019 yılında TÜİK’in açıkladığı çocuk işçiliği raporunda mülteci çocuklar yer almıyordu. Yine Milli Eğitim Bakanı bir açıklamasında eğitim çağındaki mülteci çocukların en az yarısının okullarda olmadığını söylüyordu. O halde bu çocuklar neredeler sorusunun sorulması gerekmiyor mu? Üretim sürecinin parçası olan bu çocuklar kayıtsız bir şekilde çalıştırılıyor. Merdiven altı olarak tarif edilen atölyelerde günde 12/13 saat çalıştırılıyorlar. İş cinayetlerinde ölüp bazen kayıtlara bile giremiyorlar.
Göçlere yol açan nedenler, göçün kendisi ile birlikte değerlendirildiğinde sonuç olan mülteci çocuk işçiliği anlaşılabilir. Mülteci çocuk işçiliği sorunu da diğer bütün sorunlar gibi sınıfsal değerlendirmeleri gerekli kılan sistemin anlaşılması ile değiştirilmesi arasındaki bağ ile mücadele edilmesiyle çözüme kavuşturulacak bir sorun olduğunun altının çizilmesi gerekiyor.
 
             
             
                            





