Şimdikileri bilmem ama yaşı 60'ın üzerinde olan bizler bir Doğu ülkesinde Batı kültürü ile yetişmiş insanlarız...
Bu da bir ölçüde doğal; çünkü dünyaya kim egemense kültüre de o egemen olur...
Batı'nın egemenliğinin kökeni kapitalist gelişmeye dayanır... Kapitalizm bir dönem gerçekten insanlığı Ortaçağ'ın karanlığından kurtarmada önemli bir rol oynamıştır... Dolayısıyla erken kapitalizm çağının kültürüne rönesans, reform ve aydınlanma akımı gibi insanlığın gelişmesine katkıda bulunan akımlar damga vurmuştur.
***
Ancak kapitalizm aynı zamanda bir sömürü sistemidir...
Dolayısıyla insanlığı kaba ve açık sömürünün elinden kurtardıktan sonra sömürünün daha ince biçimlerine mahkum etmiştir...
Örneğin feodal dönemde toprakta çalışanlar köle iken kapitalistin sömürdüğü işçi özgür bir kişidir... Ama bu özgürlük onun "ekmek parası" uğruna köle gibi çalıştırılmasını engellemez.
***
"Geç kapitalizm" çağına gelince...
Bu, emperyalizm dönemidir... Yani dünyanın büyük kapitalist güçler tarafından paylaşılması ve sömürge imparatorluklarının kurulması çağı...
Bu çağa "dünya savaşları" damgasını vurmuştur...
İnsanlığın o zamana kadar görmediği ölçüde büyük kıyımlara yol açan savaşlardır bunlar...
Bu savaşlarda "özgürlük, eşitlik ve kardeşlik" çağından kalan sloganları kullanılarak korkunç propaganda mekanizmaları oluşturulmuştur.
***
Digital çağda propaganda yöntemleri daha da gelişmiştir...
Bunun sonucunda "Batı medyası", tüm dünyaya "özgürlük" pazarlarken en iğrenç suçların imalatçısı ve yayıcısı haline gelmiştir...
Bu işlevini Suriye savaşı sırasında da sürdürmektedir.
***
Bunun en son örneği Doğu Guta'nın Duma mahallesine yapıldığı öne sürülen "kimyasal saldırı" olayında görüldü...
Olay daha en başından "zehirlenmiş çocuk" görüntüleri eşliğinde Suriye'ye mal edildi...
Daha sonra bu haberin "Beyaz miğferliler" adlı "hayırsever" görünümlü psikolojik savaş örgütü tarafından imal edildiği ve Batı medyası tarafından servis edildiği ortaya çıktı.
***
Peki bu kimyasal maddeler neredeydi?..
Bir araştırma merkezinin adı verildi ve Şam'daki bu merkez son füze saldırısında vuruldu...
Ardından Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) heyeti, Suriye'nin kimyasal silah depoladığı iddia edilen ve son füze saldırısında hedef alınan Barza araştırma merkezinde incelemelerde bulundu.
Heyet, araştırma merkezinde yaptığı inceleme sonunda binada kimyasal silah depolandığına dair hiçbir iz bulunmadığını tespit etti...
Rusya Genelkurmay Başkanlığı yetkilisi Sergey Rudskoy da "Amerika, İngiltere ve Fransa'nın bu tesisleri seçme mantığı anlamsız. Eğer, Batı'nın görüşüne göre, bu tesislerde zehirli maddeler bulunsaydı, Cruise füzesi saldırısı sonucunda Şam'da on binlerce kişi ölürdü." dedi.
***
Daha sonra Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Hollanda'nın idari başkenti Lahey'de söz konusu "kimyasal saldırı"nın gerçekte olmadığını söyleyen görgü tanıklarını dinlettiği bir basın toplantısı düzenledi...
Toplantıda yaşananlar son derece ilginçti...
Olmamış saldırıyı olmuş gibi göstermekte yarışan Batı'nın "anlı-şanlı" medya organları, olayın gerçek yüzünü anlatan bu tanıkların söylediklerini dinlemek ve yansıtmak yerine onlara "Bu toplantıya katılmak için kaç para aldınız" türünden sorular yönelttiler...
Çok "çocuksever" oldukları için de toplantıyı düzenleyen kuruluşu tanık çocukların psikolojilerini bozmakla suçladılar.
***
Peki, Batılı medya organları böyle de BM Barış gücü çerçevesinde bu ülkede görev yapan Batılı ülkelerin askerleri çok mu farklı?..
Üç gün önce Avusturya'da bir video kaydı yayınlandı...
Konuyla ilgili habere göre bizzat olayın içinde yer alan askerler tarafından çekilen video kaydında, 2012 yılında Golan tepelerinde görev yapan BM barış gücüne bağlı Avusturyalı askerlerin Suriyeli polisleri daha önce tespit ettikleri IŞİD'li teröristler tarafından kurulan bir pusuya kasıtlı olarak gönderdikleri ve ardından polislerin vurulmasını eğlenerek izledikleri görülüyor...
Videoda duyulan son cümle "Hepsi öldüler, artık ambulans çağırmaya gerek kalmadı" oluyor!
***
"Batı"nın işte böyle kirli bir yüzü de var.