Bir önceki yazımızda NATO ve AB'nin Türkiye'yi 'sıkıştırmaya' yönelik politikalarını hatırlatmıştık...

Bunu yaparken Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) bu 'taarruz'da üstlendiği role dikkat çekmiştik...

GKRY, yalnızca NATO ya da AB toplantılarında provokatif bir rol oynamakla yetinmiyor, özellikle Doğu Akdeniz'deki 'doğalgaz savaşı'nın da en önemli aktörlerinden biri olarak ortaya çıkıyor.

***

Bu rolü anlayabilmek için önce GKRY'nin Türkiye'yi İskenderun Körfezine hapsetmek amacıyla kullandığı 'Münhasır Ekonomik Bölge' kavramı üzerinde kısaca durmak gerekiyor; çünkü Türkiye'yi Doğu Akdeniz'den uzaklaştıracak projenin kilit noktası bu kavram.

Bu noktada sözü 25 yıl Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nda yönetici olarak çalıştıktan sonra 1990-95 yılları arasında TMMOB Petrol Mühendisleri Odası Genel Başkanlığını yapan ve halen Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Genel Koordinatörlüğü görevini yürüten 'enerji uzmanı' Necdet Pamir'e bırakalım:

'Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) denen kavram deniz hukuku ile ilgili Birleşmiş Milletler sözleşmesinde tanımlanıyor... Burada söylenen şey, her egemen devletin kıyılarından itibaren 200 deniz mili yani kabaca 370 km alana kadar deniz kaynaklarının araştırılması ve kullanılması konularında özel haklara sahip olmasıdır. Ancak Doğu Akdeniz, Ege ya da Karadeniz'de olduğu gibi eğer kıyıdaş devletler arasındaki mesafe çakışıyorsa burada sorun çıkıyor. Burada da normalde beklenen hakkaniyete uygun olarak tarafların bir araya gelip bunu çözümlemeleridir. Eğer bu mümkün olmuyorsa söz konusu antlaşmaya ilgili mahkemelerde hakkınızı arıyorsunuz... Ama maalesef Doğu Akdeniz ya da Ege'de bu böyle olmuyor.'

Peki nasıl oluyor?..

'Kıbrıs Cumhuriyeti devlet olmadığı gibi, adalara da MEB diye bir bölge tanınmıyor. Bunun bir sürü örneği var... Bunlar bizim burnumuzun dibindeki bir Meis adasına dahi MEB tanıyorlar (Yunanistan ve GKRY), Avrupa Birliği desteğiyle Türkiye'yi İskenderun körfezine sıkıştırıp nefes alamaz hale getiriyorlar.'

***

Sonuç:

Yunanistan ve GKRY, dış politikada sorunlar yaşadığımız İsrail ve Mısır gibi ülkelerle işbirliği yaparak 15 Ocak 2019 tarihinde Mısır'ın başkenti Kahire'de Doğu Akdeniz Gaz Forumu' nu kurdular...

İsrail, GKRY, Yunanistan, Mısır, Ürdün, Filistin ev İtalya'nın yer aldığı Forumun ana hedefi, bölgeden çıkarılacak doğalgazın paylaşılması ve üyelerin çıkarlarına hizmet edecek bölgesel bir gaz piyasasına sunulması... Daha açık bir deyişle Akdeniz'e kıyısı olan Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni doğalgaz alanının dışına itilmesi...

***

Tabii adı geçen ülkeler perdenin önünde yer alanlar...

Perde gerisinde ise bölgede Türkiye ne zaman 'ben de varım' dese bölgeye savaş gemilerini gönderen ya da ültimatom veren ABD ve Kıbrıs meselesini yıllardır Türkiye'ye karşı kullanan AB var.

ABD'nin hesabı açık: Bölgede İsrail, Yunanistan ve Mısır gibi ülkelere dayanarak Exxon Mobil gibi dev petrol şirketlerine destek olmak (Bu arada 'sadık ' müttefikimiz Katar'ın da bu oyunda karşı cephede yer aldığını hatırlatalım) ve Güney Kıbrıs'ta 6. Filo için daimi bir üs kurmak...

AB'nin amacı ise tüm Kıbrıs'ı temsil ettiği iddiasıyla bünyesine aldığı GKRY'nin 'Münhasır Ekonomik Bölge' iddiasını kullanarak Yunanistan'la birlikte bölgede 'oyun kurucu' bir rol üstlenmek.

***

İşte bu ortamda Yunanistan Başbakanı ve Çipras ve GKRY Başkanı Anastasiadis, geçtiğimiz günlerde Romanya'da düzenlenen gayrı resmi AB Liderler Zirvesi'nde Türkiye'yi üye devletlere şikayet ettiler...

Çipras, Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerini gündeme getirerek 'Türkiye eğer tahrik edici tutumuna devam ederse, AB gerekli adım ve önlemleri ele almalı, Türkiye'ye karşı net bir mesaj yollamalı' dedi... Anastasiadis de Türkiye'nin girişimlerini 1974 Kıbrıs Harekatı'na benzeterek Türkiye'ye 'işgalcilik' suçlaması yöneltti...

Zirvenin ardından AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, suçlamalara hak veren bir açıklama yaptı ve Türkiye'yi Kıbrıs'ın egemenlik haklarına saygı duymaya çağırdı... Hemen ardından Almanya Başbakanı Merkel de, Türkiye'ye karşı Rumların haklarını savunacaklarını bir kere daha vurguladı.

(Devam edecek)