Nursel DİLEK MANAVBAŞI

‘HMBRGR’ Başkent Ankara markalarından. 2013 yılında Gordion’da girdikleri gıda sektöründe bugün 16. şubeye ulaşmış marka. Diğer hamburger markalarından farkı ise yaptıkları anne köftesi. Günlük, taze, katkısız olarak köfte ve ekmeklerini ürettiklerini söyleyen Ersu, Ankara halkının hizmet ve kaliteden ödün vermediği görüşünde. Ayrıca Ankara’dan çıkan markaların daha başarılı ve kalıcı olduğu düşüncesinde. Geçtiğimiz hafta kutlanan ‘Dünya Hamburger Günü’ dolayısıyla HMBRGR’nin ortaklarından Ateş Ersu’yla sektörü, yaşanan enflasyonu ve Ankara halkının beklentilerini konuştuk.

MARKANIN ORTAYA ÇIKIŞ HİKAYESİ NEDİR?

Hamburgerden önce bijuteri işiyle uğraşıyorduk. AVM’lerde bijuteri işletmelerimiz vardı. Anne babamız kurmuştu sonra abim Volkan Ersu devraldı. Ancak daha sonra piyasa şartları bizim için kötüleşti. Abimde istatistikçi olarak biraz öngörülü bir insandır. İşin gidişatını görebildi. Yeni bir işe girmemiz gerektiği üzerine yoğunlaştı. Gordion AVM’nin yemek alanında bir dükkân boşaldı. Biz de yemek sektörüne girmeye karar verdik.

HAMBURGER FİKRİ NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Abim Volkan Ersu’nun fikriydi. Bir restoran açalım dedik ama hamburger aklımızda yoktu. O dönem piyasada iki tip hamburgerci vardı. Birisi ulusal halkalar diğeri de fiyatları pahalı markalar. Bunların arasında bir marka yoktu. Bizde bu boşluğu doldurmak için bir hamburger dükkânı açmaya karar verdik. 2013’te ilk dükkân Gordion’da açıldı.

SİZİN FARKINIZ NEDİR?

Biz anne köftesi diyoruz yaptığımız Burgere. Yani bizim için bu şu demek. Günlük yapılan taze doğal katkısız. Bizim çıkış noktamız, mottomuzda buydu. Günlük doğal malzemelerle yapalım, ekmeğimizi günlük pişirelim ve insanları evinde hissettirelim. Bir anne neden çocuğuna katkılı olan ulusal markalardan yedirsin ki diye düşündük.

İsim Nasıl Ortaya Çıktı?

Komedyen Cem Yılmaz’dan esinlendik. ‘CMYLMZ’ vardı o zamanlar. Bir de Home and Burger’ın kısaltılmışı olarak HMBRGR’yi düşündük. 

KAÇ ŞUBE VAR?

2013’te açtığımızda beklentimizin üzerinde bir talep gördük. İki ay sonra 2. şubemizi açtık.  Şu an 16 şubeye ulaştık. Adana Mersin ve Eskişehir’de de açtık.

İSTANBUL’DA NEDEN YOK?

İstanbul’a girmedik çünkü biz yavaş adımlarla ilerlemeyi seviyoruz. İstanbul bizim için çok hızlı bir adımlaşma olacaktı ve açıkçası kalitemizi koruyamayacağımızı düşündük. Bir de bizim imalathanemiz Kazan’da. Onun kapasitesi İstanbul’a yetebilecek düzeyde değildi. Eğer İstanbul’a açsaydık kaliteden ödün vermemiz gerekecekti. İstanbul piyasası hareketli olduğu için o yüzden çekindik ve durduk sonra tabii pandemi araya girdi ekonomik durumlar farklılaştı. Şu an yine İstanbul’a girme planımız var. 60 şubeye yetişebilecek kapasiteye çıkardık. Hızlı değil sağlıklı şubeleşmek bizim amacımız.

İSTANBUL’A GÖRE ANKARA’DA MARKALAŞMAK ZOR MU KOLAY MI?

 Bence daha zor. Çünkü Ankara’nın market hacmi daha küçük İstanbul’a göre. Bir de Ankara’nın insanı bize göre daha çok kaliteden yana. Hizmetten anlayan insanlar. O yüzden Ankara’da markalaşmak daha zor ki Ankara’dan çıkan markalar daha başarılı olur. İstanbul’dan Ankara’ya gelen markalar daha az başarılı olur. Bizim gözlemimiz bu yönde.

EKONOMİK SIKINTI ENFLASYON ARTIŞI SİZİN İŞLERİNİZİ NASIL ETKİLEDİ?

Tüm dünyayı etkilediği için muhakkak bizi de etkiledi. Fiyatlar yüzde yüz 20 arttı. Müşteri sayısını düşürdü ama beklediğimiz kadar değil. Orta kesime hitap eden bir kesimiz. Ama ekonomik krizlerde hep orta kesim gidiyor. Bir tık müşteri kaybına uğradık rakiplerimize göre daha uygun tutmaya özen gösteriyoruz. Kâr marjımız hep minimumda kalır.

DİĞER İŞLETMELERDE GÖRDÜĞÜM ÇOCUKLARA OYUNCAK VEYA TABLET BENZERİ ŞEYLER VERİLİYOR. SİZDE İSE ANNE OLARAK TAKDİR ETTİĞİM BİR ŞEY VAR BOYAMA KİTABI VE KALEMLERİ. KİMİN FİKRİYDİ BU?

Ortak fikirdi. Burada herkes söz sahibi olduğu için çocukların el becerisini gelişmesini önemsedik. Şimdi ise oyun hamuru ya da kil verip minik heykellerini yapmalarını istiyoruz. Bunları da fırınlayıp sergilemeyi düşünüyoruz.

Editör: Ezgi Bardakçı