Önceki yazımızda AKP’nin gerileme süreci ile CHP’nin yakaladığı yükselme sürecinin birbiriyle yakından ilişkili olduğunu...

CHP’nin, şu an itibariyle Kılıçdaroğlu döneminden farklı olarak tek bir kişi tarafından değil bir “triumvira” (üçlü yönetim) tarafından yönetildiğini...

Ancak üçlü yönetimde dengelerin çok hassas olduğunu ve kolayca bozulabileceğini söylemiş, cumhuriyet tarihimizden bununla ilgili örnekler vermiştik.

***

AKP’nin kuruluşunda da benzer bir güç mücadelesi yaşandığı bilinmektedir...

Bu güç mücadelesi sonucunda kuruluş döneminde AKP’nin lider kadrosu içinde yer alan Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı konusunda Erdoğan ile görüş ayrılığı yaşadığı için etkisizleştirilmişti...

AKP kurucularından Melih Gökçek de liderlik konusunda Erdoğan ile yarışa girmiş, ancak başarısız olarak yeni bir parti kurmak zorunda kalmıştı. Gökçek, daha sonra tekrar partiye dönse de bir süre sonra Erdoğan tarafından gücünü aldığı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığından uzaklaştırılmıştı.

***

CHP’de de eğer aklıselim hakim olmaz ve üçlü yönetim ortak bir proje çerçevesinde birleşemezse önümüzdeki dönemde benzer gelişmeler beklenebilir...

Üstelik CHP’de “Kılıçdaroğlu sorunu” da henüz çözüme kavuşmuş görünmemektedir...

On bir seçim yenilgisinin ardından sürpriz bir gelişmeyle tasfiye edilen Kılıçdaroğlu, halen bu olayı içine sindirememiştir ve makamını yeniden ele geçirmek için her şeyi yapabileceğini ima eden açıklamalarına devam etmektedir.

***

Gerçi son cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’ye verilen oyları sağcı partilere aktarmış olması nedeniyle Kılıçdaroğlu’nun yeniden partinin başına geçme şansı kalmamıştır...

O dönemde Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresinde bulunan ancak sonradan “Yeter artık” diyenlerin başına geçen yeni CHP genel başkanı olan Özgür Özel de katıldığı bir programda, 2023'teki genel seçimlerle ilgili "28 Mayıs'ı 'Erdoğan kazandı' diyorlar, hayır biz kaybettik." diyerek bu gerçeği itiraf etmek zorunda kalmıştır...

Ancak Kılıçdaroğlu’nun arkasında halen kendisini “piro” olarak gören ve partiyi son anda ellerinden kaçırdıklarını düşünen bir kesim vardır. Bu kesim göründüğü kadarıyla kısmen tasfiye edilmiş NATOcular, Apocular, tarikat ve cemaatçılarla dayanışma halinde mücadeleye devam etmekte kararlıdır.

***

Nitekim, Gazeteci Şaban Sevinç, geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu ile ilgili şu çarpıcı kulis bilgisini paylaşmıştır:

"19 Mart günü bir gazeteci arkadaşımız İhsan Akdemir, Kemal Beyi çalışma ofisinde ziyaret ediyor. Şöyle bir diyalog geçiyor; 'Sizin CHP’nin adaylarına destek verme beklentiniz var. Niye destek vermiyorsunuz? Aranızın iyi olduğu adaylara gidip destek verseniz sahada' diyor. Kemal Bey’in ifadesi şu: 'Sahaya çıkarsam yenilgiyi bana yüklerler. Seçimi kaybediyorlar' ...

Yine geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu, kendisine yöneltilen siyasetten çekilip çekilmeyeceği sorusuna şu cevabı vermiştir: "Ben siyaseti bıraksam da siyaset beni bırakmaz".

***

Dahası, Kılıçdaroğlu, CHP’nin son seçimlerde kazandığı başarıyı da kendine mal etmeye çalışmakta ve şunları söylemektedir:

"Siyaset yorumcuları, siyasetçiler, akademik dünyanın önemli aktörleri bunu zaten söylüyorlar. 14 Mayıs seçiminde sandığa gidip CHP’nin 6 okunun altına mühür basanlar, yerel seçimlerde de rahatlıkla belediye başkanının 6 oklu pusulasına mühürlerini bastılar. Bu seçimlerde oy geçişkenliği çok önemliydi. Bunu sağlamak için de epey mücadele ettik."...

Gerçi biz bu “siyaset yorumcularının, siyasetçilerin, akademik dünyanın önemli aktörlerinin” kimler olduğunu bilmiyoruz, ama gerçek CHP çizgisini, yani cumhuriyeti, ulusçuluğu, laiklik ve bağımsızlığı savunan geniş bir kesimin son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandığa gitmediğini ya da protesto amaçlı olarak geçersiz oy kullandığını biliyoruz.

***

31 Mart'ta 13 milyon 174 bin 393 seçmen sandığa gitmemiştir. Sandığa gitmeyenlerin siyasi eğilimlerini araştıran Optimar araştırma şirketinin yaptığı anketlerde “Sandığa gitseydiniz hangi partiye oy verirdiniz?” sorusuna verilen cevaplar sandığa küsen CHP’li seçmenlerin oranının hâlâ %27,9 gibi yüksek bir oranda olduğunu göstermiştir. Bu soruya “AKP’ye verirdim” cevabını verenlerin oranı ise %20,9 olarak belirlenmiştir. Yani “AKP’liler ekonomiden dolayı sandığa küstü; AKP ondan kaybetti!” iddiasının bir “şehir efsanesi” olduğu, aksine CHP seçmeninin partiye küskünlüğünün azalmakla birlikte devam ettiği ortaya çıkmıştır...

Anadolu Ajansı verilerine göre 2023 yılında 14 Mayıs’ta düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçiminde 1 milyon 20 bin 963 oy geçersiz sayılmışken bu rakam milletvekili seçimlerinde 2 milyon 210 bin 42 olarak açıklanmıştır. Bu rakamlar geçersiz oy kullanan “protestocu” bir kitlenin giderek büyüdüğünü göstermektedir.

(Devam edecek)