Son yazımızda Türkiye'nin Afganistan'da yaşanan iç savaşta çökmekte olan Kabil Hükümetine destek olmak üzere Kabil Havalimanında üslenmesinin büyük bir risk taşıdığını...
Yenilgiye uğrayan Kabil Hükümetini destekleyen milyonlarca Afganlının, başkentin düşmesi ve hükümetin dağılması durumunda ülkenin dışa açılan en önemli kapısı olan Kabil Havalimanına yığılacağını...
Ve havalimanını korumakla görevli Türkiye'nin, bu göçmen kitlesini kendi kaderine terk etmek ya da Türkiye'ye taşımak gibi bir ikilemle karşı karşıya kalacağını söylemiştik.
***
Bu satırları yazmamızın ardından NATO birlikleri Afganistan'daki görevlerini yaklaşık 20 yıl sonra sessizce sona erdirdi...
Böylece Türkiye'nin Kabil Havalimanındaki görev gücü ve ABD'nin Afganistan'daki son askeri birlikleri artık tamamen ulusal orduların komutası altına girdi...
Başka bir deyişle, Türkiye Kabil Havalimanını koruma görevini 'resmen' olmasa da 'fiilen' üstlenmiş oldu.
***
Gerçi ABD ile görüşmeler halen devam ediyor, ama görüşmeler fiili durumu değiştirecek gibi görünmüyor...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kıbrıs'a yaptığı ziyaret sırasında bu konuya ilişkin yaptığı son açıklamada söylediği şu sözler de bu kanıyı güçlendiriyor:
'Kabil Havaalanı'nın bizim tarafımızdan zaten 20 yıldır işletiliyor, bundan sonra da işletilmesini istedi. Biz şu anda buna olumlu bakıyoruz. Ama olumlu bakarken tabi Amerika'ya bizim bazı şartlarımız var. Nedir bunlar? Bir, diplomasi noktasında Amerika bizim yanımızda yer alacak, diplomatik ilişkilerde. İki, lojistik noktasında imkanlarını bizim için seferber edecek, lojistik anlamda hangi gücü varsa bunları Türkiye'ye devredecek. Ve bir diğeri de tabi burada bu süreç içerisinde çok ciddi bir mali ve idari noktalarda sıkıntılar olacak, bu konuda da gerekli desteği Türkiye'ye verecek. Eğer bunlar sağlanabilirse, biz Türkiye olarak Kabil Havaalanı'nın işletimini ele almayı düşünüyoruz.'
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının devamında söylediği sözler de ilginç:
'Bu arada Taliban'ın bazı rahatsızlıkları söz konusu. Taliban'la da bu süreci görüşmek suretiyle, nasıl ki Amerika'yla bazı görüşmeleri Taliban yaptıysa, herhalde Taliban bu görüşmeleri Türkiye'yle çok daha rahat yapması lazım. Çünkü Türkiye, onun inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Ters bir yanı olmadığı için de onlarla bu konuları daha iyi görüşeceğimize, anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum.'
Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, söz konusu görevin Taliban güçlerinin iktidarı ele alması durumunda bile 'barışçıl' bir biçimde sürdürülebileceğini düşündüğünü gösteriyor.
***
Ne var ki, Taliban sözcüsü Zabihullah Mücahid'in bu sözlere cevabı hiç de beklendiği yönde değil...
Taliban sözcüsü, yaptığı açıklamaya 'Türkiye ile iyi ilişkiler istiyoruz, Türkiye bizim kardeşimiz, inanca dayalı pek çok ortak noktamız var' diye başlasa da, konu havalimanına geldiğinde 'Kabil havaalanının Afganların sorumluluğundadır, aksi bir tutumu ülkenin içişlerine müdahale olarak değerlendiririz' diyor...
Bu gelişmeler, yazılarımızın başında söylediğimiz ihtimalin gerçekleşme yolunda olduğunun göstergeleri...
Yani Türkiye'nin Kabil Havalimanını koruma görevini üstlenmesi, iktidarı ele geçirme operasyonlarını sürdüren Taliban ile eninde sonunda bir çatışma riski içeriyor...
Ve bu risk, şimdiden Afganistan'dan Türkiye'ye bir göç hareketini tetiklemiş bulunuyor.
***
Daha Kabil'deki ABD yanlısı hükümet görevdeyken başlayan göç hareketinin, Taliban'ın Kabil Hükümeti tarafından kontrol edilen bölgeleri parça parça ele geçirmesiyle giderek büyüyeceği açıkça görülüyor...
Göçmenlerin sayısı şimdilik binlerle ifade ediliyor, ancak Kabil Hükümetinin düşmesi durumunda milyonlarca göçmen Kabil Havalimanına ve Türkiye sınırına yönelecek...
Bu da halen beş milyona yakın Suriyeli göçmeni barındıran Türkiye'de yaşanan 'göçmen sorunu'nun büyük bir toplumsal soruna, belki de 'ulusal güvenlik sorunu'na dönüşmesi sonucunu doğuracak.
(Devam edecek)
Afganistan yalnızca Afganistan değildir... (VI)
Ertan GÜNÇiNER
Yorumlar