Gazetelerde, televizyonların haber bültenlerinde yer alır sıkça…

Açlık sınırı şöyle oldu,

Açlık sınırı böyle oldu…

Yapılan araştırmalar, istatistiklerdir kaynak…

Gelirin şu kadarsa açsın,

Şu kadarsa toksun.

Hesaplamalar, farklı ellerden çıkıyorsa durumlar da farklı oluyor…

Birinin aç dediğine öteki tok diyor…

Yıllardır böyle…

Dört kişilik bir aile…

Dördü de bir deri bir kemik…

Aldığı belli, verdiği belli…

Ama bakıyorsunuz istatistiklere hesaplar farklı farklı…

Birine göre açlık sınırının ötesinde, ötekine göre daha çizgiye çok var…

Mideye lokma girmiyorsa açsındır arkadaş…

Bunun sınırı mı olur?

Eti, sütü, peyniri, kirayı, yakıtı baz al bakalım hesaplamada…

Bak bakalım ibre nereye kayıyor?

Adamın ayakta duracak mecali yok…

Dört kişilik ailenin reisi…

Bir deri bir kemik…

Evdekiler de…

Resmi rakamlara bakıyorsun, tosun gibi olmasa da daha çok su götürür…

Sendika gözlüğü ise farklı bir görüntü sergiliyor…

Neredeyse ölüm sınırında…

Bir de başka grup açlar var…

Parası olup da bir oturuşta 10 kişilik yiyenler…

Onlar hep aç…

Bir farkla;

Mideleri değil ama gözleri aç…

Biz de ikisi de mevcuttur…

Birinin açlığı yokluktan, ötekinin açlığı varlıktan….