Kolombiya'da eski bir gerilla olan Petro'nun başkanlık seçimini kazanmasının ve 74 yıllık ABD patentli sağcı-faşist rejimler dönemini kapatmasının önemi üzerinde durduğumuz önceki yazılarımızda, bu rejimlerin 1948 yılında halkçı demokrat Elieser Gaitan'ın öldürülmesinin ardından iktidara yerleştiğini söylemiştik...

Bu olayla ilgili en canlı tanıklık, Kolombiyalı ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez'in anılarıdır...

Gaitan'ın öldürüldüğü gün olay mahallinde bulunan ve olayın ardından yaşananları 'Anlatmak için Yaşamak' başlıklı anı kitabında yazan Marquez, cinayetin kuşkulu yanlarına da bizzat tanık olmuştur.

***

Marquez'in anılarından o satırları okuyalım:

'Wilfrido Mathieu korku içinde masa önünde bittiğinde, daha bana çorba konulmamıştı bile. 'Şimdi bu ülke boğazına kadar b.ka battı işte' dedi. El Gato Negronun önünde Gaitan'ı öldürmüşler!' (...)

'Jimenez de Quesada Bulvarı'nı neredeyse uçarak geçip soluk soluğa Septima Caddesi'nin hemen köşesindeki El Gato Negro Kahvesi'nin önüne geldim. Henüz hayatta ama yaşaması için pek umut kalmamış yaralıyı bir kaç blok ötedeki Clinica Central'e götürmüşlerdi. (...)

'Boyacı sandıklarıyla silahlanmış ayakkabı boyacıları, olay sırasında çevrede bulunan birkaç polisin linç edilmekten korumak için sakladığı katili ele geçirmek amacıyla Nueva Granada Eczanesi'nin demir kepenklerine saldırıyorlardı. Kusursuz gri takımının içinde düğüne gider havasında, uzun boylu, kendinden son derece emin görünümlü bir adam gerekli yerlerde gerekli şeyleri haykırarak onları yönlendiriyordu sanki.; sonunda dükkanını yakacaklarından korkan eczane sahibi kepenkleri açtı. Bir polis memuruna yapışmış olan saldırgan üzerine gelen çıldırmış kalabalığı görünce paniğe kapılarak, 'Memur bey' dedi, neredeyse çıkmaz olmuş bir sesle, 'beni öldürmelerine izin vermeyin.'

'O adamı asla unutamam. Saçı başı birbirine karışmış, gözleri korkudan dışarı fırlamıştı. (...) Ayakkabı boyacıları sandık darbeleriyle polisin elinden aldıkları adamı ölene değin tekmelediler...

'Kim olduğu hiçbir zaman belirlenemeyen gri giysili adam bağırarak 'Saray'a!' diye emir verdi.

'En kızışmış olanlar bu çağrıya uydular. (...)

'Elli yıl sonra hala aklım eczanenin önünde kalabalığı kışkırtan o adama takılıdır; o gün hakkında okuduğum sayısız tanıklıklardan hiçbirinde ondan söz edildiğine rastlamadım. Oysa onu çok yakından gördüm, üzerinde çok kaliteli bir giysi vardı, duru bir tene sahipti ve hareketlerini milimetresi milimetresine kontrol ediyordu. O kadar ilgimi çekmişti ki, katilin cesedi götürülür götürülmez onu almaya gelen yepyeni bir otomobile binene kadar gözlerimi üzerinden alamadım.'

***

Marquez, anılarının devamında, Gaitan'ı öldüren üç kurşunun yanı sıra dördüncü ve beşinci atışların da yapıldığına ilişkin duyumlarından söz ediyor ve şunları yazıyor:

'Gaitan'ın ölümüyle ilgili ortaya çıkan ilk kuşku, katilinin kimliğiyle ilgiliydi. Bugün bile Septima Caddesi'nin kalabalığı arasından ona tek başına ateş edenin Juan Roa Sierra olduğu konusunda tam bir fikir birliği yoktur. (...)

'Binada çalışan bazı memurlar Juan Roa'yı cinayet öncesinde Gaitan'ın ofislerinin bulunduğu katta görmüş olabileceklerine inanıyorlardı. Kapıcının 9 Nisan sabahı onu merdivenlerden yukarı çıkarken, sonra da yanında bir yabancıyla asansörden inerken gördüğüne hiç kuşkusu yoktu.'

***

Bu olayın ardından başkent Bogota'da ayaklanan halka karşı Kolombiya tarihinin en büyük katliamı yapılırken, Pan-Amerikan Konferansı'nın onur konuğu ABD savaş kahramanı General Marshall askeri okulun şeref bölüğü tarafından korunan ABD Büyükelçiliği binasından olayları izliyordu...

Yanında, o sırada onu Gaitan'ın ölümünün sorumlusu olarak gören göstericiler tarafından köşe bucak aranan ve iki yıllık kaos döneminin ardından Kolombiya'da başkanlık koltuğuna oturacak olan Muhafazakar Parti'nin 'radikal' lideri Laureano Gomez vardı...

Kolombiya o sıralar bir 'muz cumhuriyeti' idi ve 74 yıllık sağcı iktidarlar döneminde 'kokain cenneti'ne dönüşecekti!

(Devam edecek)