ASO Başkanı Seyit Ardıç, “Kamu ihaleleri, sanayicilerimiz ve müteahhitlerimiz için, ülkemizin kalkınma vizyonunu doğrudan etkileyen stratejik bir unsurdur. Mevzuatta yapılan her düzenleme; iş dünyamızın yatırım kararlarını, üretim planlarını ve rekabet gücünü doğrudan etkilemektedir” dedi.
ASO Zafer Çağlayan Meclis Salonu’nda gerçekleşen toplantıya; Kamu İhale Kurumu Başkanı Hamdi Güleç, ASO Meclis Başkanı ve İNTES Başkanı Celal Koloğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yüksek Fen Kurulu Başkanı Ertan Yetim, Kamu İhale Kurumu yetkilileri, İNTES Üyeleri ve çok sayıda ASO Üyesi sanayici katıldı.
“HER DÜZENLEME YATIRIM KARARLARINI ETKİLİYOR”
ASO Başkanı Ardıç, kamu ihalelerinin sanayiciler ve müteahhitler için, ülkenin kalkınma vizyonunu doğrudan etkileyen stratejik bir unsur olduğunu söyledi. Mevzuatta yapılan her düzenlemenin iş dünyasının yatırım kararlarını, üretim planlarını ve rekabet gücünü doğrudan etkilediğini dile getiren Ardıç, “Kamu ihaleleri, sadece şirketlerin değil, aynı zamanda ülkemizin büyüme dinamiklerinin ve uluslararası rekabet konumunun da belirleyici unsurlarından biridir. Bu nedenle ihale mevzuatında yapılan her değişiklik; sözleşme yönetimi, maliyet hesaplamaları, fiyat farkı uygulamaları ve yüklenici–idare ilişkileri üzerinde doğrudan etkiler yaratmaktadır. Güncel düzenlemelerin doğru yorumlanması ve uygulamadaki yansımalarının değerlendirilmesi hem idareler hem de yükleniciler için kritik bir ihtiyaçtır” dedi.
"FİYAT FARKI SİSTEMİ GERÇEK MALİYET YÜKÜNÜ YANSITMAKTA YETERSİZ"
ASO olarak üyelerinin karşılaştığı sorunların çözümüne yönelik çalışmalar yürüttüklerini ve çeşitli platformlarda bu sorunları dile getirdiklerini belirten Ardıç, “Yapım ihalelerinde uygulanan fiyat farkı, mevcut haliyle sektörün karşı karşıya kaldığı maliyet artışlarını yeterince karşılayamamaktır. İnşaat işlerinde kullanılan demir-çelikten çimentoya, akaryakıttan elektriğe kadar pek çok temel girdide son yıllarda yüksek artışlar yaşanmıştır. Ancak, fiyat farkı sistemi yalnızca sınırlı parametreler üzerinden hesaplama yapmakta; bu da gerçek maliyet yükünü yansıtmakta yetersiz kalmaktadır” ifadelerini kullandı.
“KORUYUCU DÜZENLEMELERE İHTİYAÇ BULUNMAKTADIR”
Ani ve yüksek oranlı artışların yaşandığı dönemlerde, yüklenicilerin büyük bir finansal baskı altına girdiklerini dile getiren Ardıç, bunların nakit akışlarını yönetmekte zorlandıklarını ve çoğu zaman projelerin sürdürülebilirliğinin riske girdiğini söyledi. Bu durumun yalnızca müteahhitleri değil, kamu yatırımlarının zamanında ve sağlıklı şekilde tamamlanmasını da doğrudan etkilediğini anlatan Ardıç, "Dolayısıyla; daha dinamik, piyasa koşullarını yakından takip eden bir fiyat farkı formülüne, gerçek maliyet artışlarını hesaba katan daha kapsayıcı endekslere ve belirsizlik dönemlerinde ise ek fiyat farkı ya da tasfiye imkânı gibi koruyucu düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır" diye konuştu.
“GÜVENİLİR VE DETAYLI VERİLERE İHTİYAÇ VAR”
TÜİK'in inşaat sektörüne özel bir veri seti oluşturması gerektiğini de belirten Ardıç, "Ülkemiz ekonomisinin temel taşlarından biri olan inşaat sektörü hem istihdam hem de yatırımlar açısından kritik bir konumdadır. Ancak, sektörün dinamiklerini doğru analiz edebilmek ve politika üretmek için güvenilir ve detaylı verilere ihtiyaç vardır." değerlendirmesinde bulundu.
Elektronik Kamu Alımları Platformu (EKAP) ve elektronik ihale sisteminin sektörün ihtiyaç duyduğu güven ortamının sağlanması açısından kritik bir role sahip olduğunu anlatan Ardıç, "Elektronik ihale uygulamaları, kamu idarelerinin ve yüklenici firmaların iş süreçlerini kolaylaştırmakta; ihale belgelerine çevrimiçi erişim, tekliflerin dijital ortamda alınması ve değerlendirilmesi sayesinde zaman ve maliyet tasarrufu sağlamaktadır. Ayrıca, ihale süreçlerinde insan hatasını en aza indirerek rekabeti artırmakta ve şeffaflığı güçlendirmektedir." dedi.
“SANAYİ ODALARINA KAYITLI İŞLETMELER KAPSAM DIŞI BIRAKILMAMALI”
Kamu ihalelerinde kullanılan şartnamelerde ve Yerli Malı Belgesi düzenlemelerinde halen “Ticaret Odası üyesi olması gerektiği” açık bir şekilde belirtildiğinin altını çizen Ardıç, bu ifadenin sanayicileri ve Sanayi Odalarına kayıtlı işletmeleri kapsam dışı bıraktığını ve üretim yapan kesimi hak ettiği biçimde temsil etmediğini dile getirdi. Bu noktada sanayiciler tarafından güçlü bir şekilde dile getirilen talebi bir kez daha ifade eden Ardıç, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Söz konusu ibare, 'Ticaret Odası ve/veya Sanayi Odası üyesi olma' şeklinde düzenlenmelidir. Böyle bir değişiklik; katılımda eşitlik sağlayacak, rekabeti artırarak kaliteyi yükseltecek, yerli üretimi ve sanayicinin emeğini görünür kılacak, kamu ihalelerinin ülkemizin üretim gücünü daha doğru yansıtmasına katkı sağlayacaktır. Böylelikle hem adalet sağlanacak hem de sanayicilerimizin üretim gücü kamu ihalelerine yansıyacaktır. Sanayi Odaları olarak bizler, bu değişikliğin en kısa zamanda hayata geçirilmesini temenni ediyor, bu konuda hepinizin desteğini bekliyoruz.”
ASO Meclis Başkanı ve Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) Başkanı Celal Koloğlu da ihale mevzuatındaki son gelişmelere değinerek, “EKAP’ta yapılan düzenlemelerle yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz. Eylül ayının başında yürürlüğe giren yeni kurallar artık sözleşme uygulamalarımıza da doğrudan yön verecek. Ama önce şunu vurgulamak isterim. Değişenler var. Değişmeyenler var. Mutlaka değişmesi gerekenler var” dedi.
4734 sayılı Kanun'un 62. maddesinde yer alan ve idarelerin uyması gereken kurallara dikkat çeken Koloğlu, kanunun; birden fazla yılı kapsayan işlerde ödeneğin hazır olmasını, ilk yıl için en az %10 ödenek ayrılmasını, başlangıçta belirlenen ödenek dilimlerinin azaltılmaması ile arsa, kamulaştırma ve uygulama projesi tamamlanmadan ihale yapılmayacağının şart koştuğunu hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti:
“Bu kurallara çoğu zaman uyulmuyor. Ödeneği olmayan işler ihale ediliyor, fizibilite yetersiz, maliyetler yanlış hesaplanıyor. İşler uzuyor, maliyetler artıyor, kaynaklar boşa harcanıyor. Kaynaklarımız sınırlı. Kamu yararı demek işi en ucuz fiyat verene vermek olmamalı. Planlama ve önceliklendirme artık bir tercih değil, bir zorunluluktur”
Sözleşme hukukunun özünün eşitlik olduğunu ve 4735 sayılı Kanun'un da bunu güvence altına aldığını vurgulayan Koloğlu,” Pratikte eşitlik çoğu kez kâğıt üzerinde kalıyor. İdarenin tek taraflı üstünlüğü yükleniciyi çaresiz bırakıyor. Yükleniciden kaynaklanmayan nedenlerle verilen süre uzatımları yeni haklar doğurmamaktadır. Aksine teminat mektupları, sigorta primleri ve işletme giderleri gibi ek yükler getirmektedir. Bu durum yalnızca yüklenicileri değil, kamu yatırımlarının geleceğini de olumsuz etkilemektedir. Projeler yavaşlıyor, maliyetler artıyor, kalite düşüyor. Adil ve dengeli sözleşmeler olmadan başarı mümkün değildir” dedi.
Kamu İhale Kurumu Başkanı Hamdi Güleç ise yapım işleri sözleşme mevzuatında yürürlüğe giren yeni düzenlemelerin kamu alım sistemine önemli katkılar sağlayacağını söyledi. Güleç, kamu alımlarının ülke ekonomisinde giderek büyüyen payına dikkat çekerek, “Sözleşme yönetimini yalnızca hukuki bir çerçeve olarak değil; kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını sağlayan bir araç olarak görüyoruz” dedi.
2019 yılında yapılan kapsamlı düzenlemelerle önemli adımlar atıldığını hatırlatan Güleç, değişen piyasa koşulları ve ihtiyaçlar doğrultusunda 2023’ün son çeyreğinde yeni bir çalışma başlattıklarını, sektör temsilcileri ve yüklenici firmalarla istişare edilerek hazırlanan düzenlemelerin 30 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlandığını ve 1 Eylül itibarıyla yürürlüğe girdiğini belirtti.
Yeni düzenlemeler kapsamında yer teslimi, iş programı, teknik personel bildirimi ve hak ediş düzenlenmesi gibi uygulama sorunlarının çözüldüğünü vurgulayan Güleç, ayrıca fiyat dalgalanmalarına karşı da önemli adımlar atıldığını ifade etti. TÜİK ile yapılan çalışmalarla 24 yeni alt endeksin uygulamaya alındığını söyleyen Güleç, “Böylece hem kamu kurumlarını hem de yüklenici firmaları piyasa dalgalanmalarına karşı daha güçlü koruyacağız” diye konuştu.