Yaşam boyu KRK'nin (Kolon Ve Rektum Kanseri) gelişmesi olasılığının erkeklerde, kadınlara oranla daha yüksek olduğunu belirten Genel Cerrahı Uzmanı Dr. Seyfullah Munzurlu, 'Bu oran; erkeklerde yüzde 4.5 kadınlar için yüzde 3.2'dir. KRK çoğunlukla adenomlardan (polip) gelişiyor. Kolon ya da rektum mukozasından kaynaklanan bu iyi huylu tümörler, uzun yıllar sessiz kaldıkları için genellikle fark edilmiyorlar. Adenomların sıklığı yaşla beraber artıyor. Ne var ki, adenomdan kanser gelişmesi süreci büyük oranda aydınlatılsa da bu süreci etkileyen dış nedenler hala tartışılıyor. Kolon ve rektum kanserlerinden korunmanın başlıca şartı, gerekli tarama tetkiklerini ihmal etmemektir. Aile öykünüz ve tıbbi geçmişinizi değerlendiren hekiminizin tavsiye ettiği şekilde ve aralıklarla gaytada gizli kan, kolonoskopi veya sigmoidoskopi tetkiklerini yaptırmak kolon kanserinden korunmanın birincil yoludur. Öte yandan sigara ve tütün ürünleri ile alkolden uzak durmak, spor ve egzersiz açısından aktif bir yaşam tarzı benimsemek, yağ ve kırmızı et tüketiminde aşırıya kaçmamak ve tam tahıllar ile lifli gıdalar açısından zengin bir beslenme programı benimsemek de kolon kanserine karşı koruyucudur' diye konuştu. Genel Cerrahı Uzmanı Dr. Seyfullah Munzurlu, şunları söyledi: 'Yaklaşık 1, 5 metre uzunluğunda olan kalın bağırsağın iç yüzeyinde oluşan kanserlere kolon kanseri adı verilir. Bu kanser türü kalın bağırsağın iç yüzeyini örten tabakadaki hücre ve hücre topluluklarının kontrolsüz büyümesi ile ortaya çıkar. Kalın bağırsağın son 15-20 santimetrelik bölümüne ise rektum adı verilir ve burada beliren kanserler rektum kanseri olarak adlandırılır. İki tür kanseri anlatmak için 'kolorektal kanserler' de çok sık kullanılan bir terimdir. Kolorektal kanserler Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre ülkemizde en sık görülen ilk 5 kanser arasında yer alır. Kolon kanseri her yaşta görülebilir. Ortalama görülme yaşı 63'tür. Ancak araştırmalara göre kolorektal kanser tanısı konmuş hastaların üçte birinin yaşı 55 yaşından gençtir. Kadın-erkek arasında görülme sıklığı açısından fark yoktur. Kolorektal kanserin kesin sebebi bilinmese de kişide kolorektal kanser gelişmesini artıran risk faktörleri şunlardır: İleri yaş, bağırsak içinde poliplerin varlığı, ailede kolorektal kanser hastalarının bulunması, genlerde belirgin değişikliklere sebep olmuş bazı genetik bozukluklar veya kolon ve rektumda kalıtımsal poliplerle karakterize olan ailesel polipozis sendromlarının varlığı, belli süreler içinde bağırsak içi hücre tipini bozarak kansere zemin hazırlayabilecek inflamatuar bağırsak hastalığının olması, kadınlarda yumurtalık, meme ve rahim kanseri hikayesinin olması, işlenmiş ve hayvansal gıdaların aşırı, meyve ve sebzenin ise az tüketilmesi ve sigara kullanımı, bu risk faktörlerine sahip kişilerde daha erken yaşlardan itibaren bağırsak kanseri taramalarının yapılması gerekir.
'HER BULGU KOLOREKTAL KANSERİNİ İŞARET ETMEZ'
Kolon kanserlerinin başlangıcı bağırsak içindeki hücre büyümeleri yani poliplerdir. Ancak polipler ilk başlarda çoğunlukla hiçbir yakınmaya sebep olmaz. Polipler kanserleşmeye başladıkça, boyutça büyüdüklerinde ya da sayıları arttıkça kişinin bağırsak alışkanlıklarında şu değişikliklere sebep olurlar: Yeni başlangıçlı kabızlık ya da tam tersi dışkının kıvamında veya kokusunda değişiklik, demir eksikliği ile ortaya çıkan kansızlık, dışkının kalınlığının incelmesi, dışkı ile karışık kan gelmesi ya da tuvalete çıktıktan sonra makattan kan gelmesi, karın ağrısı, iştahsızlık ve istemsizce olan kilo kayıpları. Bu bulgular tek başına kolorektal kanseri işaret etmez. Ancak bu yakınmalarınız varsa gerekli kontroller için mutlaka doktora başvurun. Ayrıca bu belirtilerden biriyle birlikte ailenizde bağırsak kanseri, meme, yumurtalık ya da rahim ağzı kanseri öyküsü bulunuyorsa, hekime başvurmayı ihmal etmeyin. Makattan kan gelmesi, özellikle genç yaştakilerde, kronik kabızlığı olanlarda, alarm yakınması bulunmayanlarda, kolorektal kanser belirtisinden çok hemoroid hastalığı ya da anal çatlaklara bağlı da görülebilir. İleri tetkikleri yapmadan bu yakınmaların gerçek sebebini söylemek çoğu zaman mümkün olmaz. Ülseratif kolit ya da Crohn hastalığı, kalın bağırsağın içini kaplayan dokuların kronik iltihabıdır. Her ikisi de kolorektal kanser hastalığı gelişmesi için risk faktörüdür. Özellikle 10 yıldan daha fazla süredir ülseratif kolit hastalığı olan kişilerde, kolorektal kanser gelişme olasılığı oldukça artar. Bu sebeple bu hastalarda hastalıkları ile ilişkili yakınmaları olsun olmasın rutin tarama amaçlı kolonoskopiler yapılmalıdır. Crohn hastalığında ise, bu hastalığa bağlı oluşmuş bağırsak darlıkları olan bölgelerde de kolorektal kanser gelişme olasılığı artar. Sigara kullanımına davam edilmesi, bu iki hastalık varlığında da kolorektal kanser gelişim riskini kesinlikle artırmaktadır.
'HER YIL KOLONOSKOPİ YAPILMASINA GEREK YOK'
Kolon kanserinin erken taranması için yapılan testler şunlar; kolonoskopi, dışkıda gizli kan bakılması, bilgisayarlı tomografi (BT) kolonografisi, fleksible sigmoidoskopi, dışkıda DNA testleri. Kolonoskopi, ucunda ışık ve kamera olan bir aletle, daha önceden dışkı temizliği yapılmış kalın bağırsağa makattan girilmesi ve hava vererek bağırsağı hafif şişirip bağırsak içinin incelenmesidir. Genellikle 30-45 dakika kadar sürmektedir. İşlem sırasında gerekli görüldüğü takdirde bağırsak içini kaplayan mukozal örtüden, anormal görüntülü dokulardan da biyopsiler alınabilir. Polip görülürse aynı seans içinde alınabilirler. Var olan kanama odakları da kolonoskopi sırasında durdurulabilmektedir. Kolonoskopi gibi işlemlere çekinceyle yaklaşılabiliyor. Kolonoskopi ağrı azaltıcı ilaçlar verilerek ya da anestezist eşliğinde kişi hafif uyutularak yapılabilir. Bu nedenle kolonoskopi sanıldığı ve korkulduğu gibi acı veren bir işlem kesinlikle değildir. Kolonoskopi öncesi bağırsağın bir gün önce çeşitli ilaçlar ve bol sulu gıdalarla beslenerek temizlenmesi kolonoskopi işleminin en sıkıcı tarafıdır. Bu hazırlık süreci ve işlemin yapılış tarzı kolonoskopi yapılacak hastalara, işlem öncesinde hekim/hemşire/sağlık personeli tarafından detaylı anlatılır ve hastaların korkuları azaltılabilir. Ailesinde bağırsak kanseri olmayan ve bağırsağa ait hiç yakınması olmayan kişilerde kolonoskopi taraması günümüzde 50 yaşında başlatılmaktadır ve herhangi bir polip görülmediği durumlarda her 10 yılda bir tekrarlanmalıdır. Birinci derece yakınlarında 65 yaş öncesi gelişmiş bağırsak kanseri ya da meme, rahim ve yumurtalık kanserleri olan kişilerde ise kolonoskopi ile tarama yaşı 40'tır. Kişinin birinci derece yakınının kanser olduğu yaştan 10 sene öncesi 40 yaşından önceye denk geliyorsa, erken yaşta tarama yapılmalıdır. Ülseratif kolitli hastalarda, hastalık yaşı 10 yılı geçtiğinde, her sene kolonoskopi kontrolü gerekmektedir. Ailede genetik geçişli polipoizis sendromları olan kişilerde tarama yaşı 15-18 yaş itibari ile başlamalıdır. Tarama kolonoskopisinde saptanan poliplerin sayısı ve patolojik tiplerine göre kontrol kolonoksopiler 1-3-5 ya da 10 yıl aralıklara yapılır. Sadece sol kolon tümörleri açısından tarama hedeflenirse, uzun kolonoskopik incelemelerin arasında 2-3 yılda bir fleksible sigmoidoskopi işlemi de taramalarda kullanılabilir.