Ateşle oynama davranışı, insanlık tarihinin en eski meraklarından biri olarak biliniyor. Ancak modern psikiyatri, ateşle oynama eğiliminin bazı kişilerde yalnızca meraktan ibaret olmadığını, derin bir ruhsal bozukluğun işareti olabileceğini ortaya koyuyor. Psikiyatride dürtü kontrol bozuklukları arasında sınıflandırılan piromani, kişinin yangın çıkarma isteğine engel olamaması ve bu davranıştan yalnızca haz almasıyla tanımlanıyor. Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, piromaniyi diğer yangın çıkarma davranışlarından ayıran noktaları, bu bozukluğun toplumsal ve hukuki yansımalarını ve tedavi yöntemlerini anlatarak aileleri uyardı.

“PİROMANİ, DÜRTÜ KONTROL BOZUKLUKLARI İÇİNDE YER ALIYOR”

Piromani kavramı tıp literatürüne ilk kez 19’uncu yüzyılın ortalarında girdi. Fransız hekimler, çıkar amacı olmadan yangın çıkaran kişileri inceledi ve bu davranışı “piromani” olarak adlandırdı. O tarihten bu yana, piromani özellikle kundaklama ile karıştırılan bir durum oldu. Çünkü her kundaklama piromani sayılmıyor. Kundaklama hukuken zarar verme amacıyla yapılan bir suç olarak tanımlanırken, piromani yalnızca ateşin kendisinden keyif alma isteğini ifade ediyor. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin tanı kitabı DSM-5’te piromani, dürtü kontrol bozuklukları içinde yer alıyor ve tanı koymak için bazı temel kriterlerin bir araya gelmesi gerekiyor. Cumali Aydın’a göre, piromani tanısı için kişinin birden fazla kez kasıtlı yangın çıkarmış olması, yangın öncesinde yoğun bir gerginlik yaşaması, yangın sırasında ya da sonrasında belirgin bir rahatlama ya da haz hissetmesi gerekiyor. Ayrıca bu davranışın maddi çıkar, intikam, ideoloji ya da başka bir suça hazırlık amacıyla yapılmamış olması şart. Yangın çıkarma davranışı, psikoz, mani ya da muhakeme bozukluğu gibi başka bir ruhsal durumla açıklanamıyorsa, o zaman piromani ihtimali gündeme geliyor.

“TRAVMATİK YAŞANTILAR YANGIN ÇIKARMA RİSKİNİ ARTIRIYOR”

Bu bozukluk toplumda oldukça nadir görülüyor. Genel toplumda yaygınlığının binde 3’ten az olduğu düşünülüyor. Araştırmalar, yangın çıkarma davranışlarının en çok 18-29 yaş arası erkeklerde ortaya çıktığını, fakat bu grubun bile çok küçük bir kısmının piromani tanısı aldığını gösteriyor. Örneğin kundaklama suçundan hüküm giymiş kişilerin yalnızca yüzde 3’ü piromani kriterlerini karşılıyor. Yani her yangın çıkaran piromanik değil; çoğu kez nedenler arasında ekonomik çıkar, intikam, ideolojik amaç ya da basit bir kaza bulunuyor.

Çocukluk ve ergenlik döneminde piromani ile yangın çıkarma davranışı arasındaki sınır daha da hassas hale geliyor. Küçük çocuklarda ateşe dokunma isteği genellikle meraktan kaynaklanıyor. Ancak ergenlik döneminde aile içi çatışma, ebeveyn ilgisizliği, gözetim eksikliği ve özellikle travmatik yaşantılar yangın çıkarma riskini artırabiliyor. Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, travma yaşayan bir çocuğun bazen küçük çaplı yangın çıkararak içindeki gerginliği azaltmaya çalışabileceğini, ancak bunun her durumda piromani anlamına gelmediğini vurguladı. Piromani bu davranışların yalnızca çok küçük ve nadir bir alt grubunu oluşturuyor.

Türkiye’de zaman zaman gündeme gelen olaylar bu farkı ortaya koyuyor. 2019 yılında İzmir’de bir lise öğrencisinin okulun farklı bölümlerinde defalarca küçük yangın çıkardığı ve ifadesinde “sıkıntımı ateşle atıyorum” dediği basına yansımıştı. 2022’de İstanbul’da aynı mahallede art arda çıkan dört yangının failinin 17 yaşında bir genç olduğu belirlenmişti. Gencin defterlerinde “ateş beni özgürleştiriyor” şeklinde notlar bulunmuş, uzmanlar piromani olasılığı üzerinde durmuştu. 2023’te Ankara’da bir apartmanda sürekli çöp kutularını ateşe veren 20 yaşındaki bir genç, gözaltına alındıktan sonra psikiyatrik değerlendirmeye sevk edildi ve piromani tedavisine yönlendirildi.

“ERKEN İŞARETLER AİLELERİN DİKKATİNDEN KAÇMAMALI”

Dünyadan da çarpıcı örnekler var. 1990’larda ABD’de yüzlerce küçük yangın çıkardıktan sonra yakalanan bir piromanik, ifadesinde “alevleri izlemek beni hayata döndürüyor” demişti. Almanya’da bir itfaiye görevlisi, olaylara ilk müdahale eden kişi olmanın hazzını yaşamak için defalarca küçük yangınlar çıkarmış, yakalandığında piromani tanısı konmuştu. Avustralya’da 2019’daki büyük orman yangınları sırasında gözaltına alınan bazı şüpheliler, yalnızca ateşi seyretmekten keyif aldıklarını söyleyince piromani ihtimali gündeme gelmişti. Piromani yalnızca bireysel bir ruhsal sorun değil, aynı zamanda toplum güvenliği açısından da ciddi bir tehlike. Küçük çaplı yangınlarla başlayan davranışlar, kontrolsüz şekilde büyük felaketlere yol açabiliyor. Bu nedenle hukuki boyut da büyük önem taşıyor. Türk Ceza Kanunu’nda kundaklama ağır bir suç olarak tanımlanıyor, ancak mahkemelerde zaman zaman piromani savunmaları gündeme geliyor. Böyle durumlarda uzman raporları devreye giriyor ve kişinin cezai ehliyeti ayrıca değerlendiriliyor. Burada amaç hem toplumun güvenliğini sağlamak hem de kişinin tedavi edilmesini mümkün kılmak. Aydın’a göre piromaniyi düşündürebilecek bazı erken işaretler ailelerin dikkatinden kaçmamalı. Çocuğun sürekli kibrit ya da çakmak taşıması, eşyalarında yanık kokulu materyallerin bulunması, sık sık küçük ateşler yakması, yangın öncesinde huzursuz olup sonrasında “içim ferahladı” gibi sözler söylemesi bu işaretlerden bazıları. Ailelerin bu durumlarda çocuklarını cezalandırmak yerine bir uzmana başvurması, tedavinin başarı şansını artırıyor.

Piromani için özel bir ilaç bulunmuyor. Tedavi sürecinde en önemli yöntem psikoterapi. Bilişsel davranışçı terapide kişiye dürtüyü fark etme, geciktirme ve yerine daha sağlıklı yöntemler koyma becerileri kazandırılıyor. Aile temelli programlar, ebeveyn ve çocuk arasındaki iletişimi güçlendirerek davranışın kökten çözülmesine katkı sağlıyor. Multisistemik terapi adı verilen yöntemlerde ise çocuk yalnızca aile içinde değil, okul ve sosyal çevresiyle birlikte ele alınıyor. Bu yöntem, riskli davranışların azaltılmasında etkili bulunuyor. Depresyon, kaygı bozukluğu ya da dürtüsellik eşlik eden vakalarda ilaç desteği de tedaviye dahil edilebiliyor. Antidepresanlar ya da naltrekson gibi bazı ilaçlar vakaya göre tercih edilebilse de, bugüne kadar kanıt düzeyi sınırlı. Tedavi süresi kişiden kişiye değişiyor; kimi zaman birkaç ay yoğun terapi, kimi zaman ise uzun yıllar süren takip gerekebiliyor.

“PİROMANİYİ GÖRMEZDEN GELMEYİN”

Aydın, piromaniyi önlemenin en önemli yolunun erken farkındalık olduğunu söyledi. Ailelerin çocuklarını güvenlik konusunda bilinçlendirmesi, evde kibrit ve çakmak gibi araçları ulaşamayacakları yerlerde saklaması, çocukların öfke ve streslerini sağlıklı yollarla ifade etmelerine yardımcı olması kritik önemde. Travma yaşayan çocukların psikolojik destek alması ise ileride piromaniye giden süreci büyük ölçüde engelleyebiliyor. Piromani nadir görülen bir bozukluk olmasına rağmen hem bireysel hem toplumsal boyutlarıyla ciddi bir risk taşıyor. Erken dönemde fark edilen vakalarda tedavi başarıyla sonuçlanabiliyor. Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Ateşle oynayan bir çocuğu suçlamak yerine, davranışın ardındaki nedenleri anlamak ve doğru yönlendirmek gerekir. Piromaniyi görmezden gelmek, küçük bir kıvılcımı büyük bir yangına dönüştürmek anlamına gelir” diyerek aileleri dikkatli olmaya davet etti.

Muhabir: İrem Akbay