Öğleden sonraki saatlerde belediye otobüsleri oldukça tenha oluyor.

Salgın insanların gözünü korkutmuş…

Koltukların yarıdan çoğu boş da olsa çoğu insan, gideceği mesafe çok uzun değilse eğer, yürümeyi tercih ediyor.

Korona virüs nedeniyle aylardır kalabalık yerlerden uzak duran vatandaşlar, zorunlu olmadıkça kent içi ulaşımda da belediye otobüslerini kullanmamaya özen gösteriyor.

Yapacak fazlaca bir şey de yok zaten…

Virüs korkusu hücrelere kadar işlemiş bir kere...

Dezenfekte çalışmalarının aksaksız ve eksiksiz uygulandığı bilinse de insanların yoğun olduğu ortamlar ürkütüyor doğal olarak.

Ancak Eylül ayı ile birlikte havalar serinleyince duraklar yeniden kalabalıklaşmaya başladı.

Özellikle de sabah saatlerinde…

Çalıştığı iş yerine gidebilmek için otobüs yolu gözleyen insan manzaraları yine boy göstermeye başladı…

Tabii uzun süreli beklemelerden şikayetçi olanlar da…

Örneğin Kavaklıdere ve çevresinde oturup da işyerleri ORAN taraflarında olanlar…

Özellikle Cumartesi sabahları otobüs yolu gözlemekten bitap düşen çalışanlar, iş yerlerine gecikmeli gitme nedeniyle büyük sorun yaşıyorlar.

Hafta sonları özellikle özel sektör çalışanlarının mesailerinin başlayacağı sabah saatlerinde ihtiyaca göre yalnızca Kavaklıdere-Oran seferi yapacak otobüs seferlerinin uygulamaya konulması bu yöndeki şikayetleri sonlandıracaktır.

Korona yaşam sevincini aldı götürdü…

Kalan kırıntılar da duraklarda kaybolup gitmesin bari.

Dert birkaç tane değil ki moralleri dik tutup, giderilmesini bekleyesin.

Çuval dolusu maşallah.

Bir tanesi de geçim derdi…

Önemli bir dert…

Baş belası…

Sanki Korona virüsün başa bir versiyonu.

Bu, öyle sinsice değil, açık açık, göstere göstere vuruyor...

Aşısı da yok ki, gidip bir polikliniğe iki doz yaptırasın.

''Caz''lı, ''Cez''li nutuklar da çözüm değil…

Sen istediğin kadar konuş,

Fiyatlar almış başını gidiyor…

Neyin denetimini yapacaksın…

Maske denetimi ortada…

Ulaşım sorunu dedik

Otobüs gerek dedik,

Nerelere geldik…

Dert bir değil ki susup da oturasın…