Rusya ile Ukrayna arasındaki ilişkilerin karmaşık tarihini anlayabilmek için Rusya tarihi boyunca yüzlerce yıl geriye giderek bugünkü Ukrayna toprakları üzerinde cereyan eden Katolik Polonya-Litvanya ile Ortodoks Rus Çarlığı arasındaki savaşları hatırlamak...

Sovyetler Birliği'nin kuruluş döneminde o topraklarda kurulan 'Beyaz' hükümetler ve ordular ile Bolşevik Kızılordusu arasındaki savaşların tarihine bir göz atmak...

İkinci Dünya Savaşında bu çatışmaların nasıl yeniden canlandığını bilmek...

Ve Sovyetler Birliği ve Doğu Blokunun dağılmasının ardından yaşanan küresel gelişmelerle bugün yaşanmakta olan çatışma arasındaki bağları görmek gerekir.

***

Ancak sorunu anlamak için çerçeve daha da genişletilmelidir, çünkü Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışma, dünyayı yeniden şekillendirmek için mücadele eden üç büyük güç olan ABD, Rusya Çin arasında sürmekte olan büyük mücadelenin bir parçasıdır...

Hatırlayalım...

İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünya 'Doğu Bloku' ve 'Batı Bloku' olarak ikiye bölünmüş, 'Doğu Bloku' kendisini 'sosyalist', 'Batı Bloku' ise 'kapitalist olarak tanımladığı için dünya iki büyük 'ideolojik' ve ekonomik bloka ayrılmıştı...

Başlangıçta 'kapitalist' dünyanın 'sosyalist' Rusya'yı tecrit etmek için uyguladığı 'yaptırımlar' nedeniyle ortaya çıkan ekonomik bölünme, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Doğu Bloku'nun kendi iç pazarını oluşturmasına yol açmış, bunu tek tip siyasi bir modelin kurulması ve ortak savunma amacıyla askeri bir pakt oluşturulması izlemişti...

Bu ortamda, 'Batı Bloku' içindeki 'farklı sesler' otoriter yönetimler ya da askeri darbeler aracılığıyla boğulurken, 'Doğu Bloku içindeki ayrılıkçı eğilimler de Macaristan ve Çekoslovakya örneğinde olduğu gibi Sovyet tanklarının devreye girmesiyle bastırılmış, yalnızca Yugoslavya lideri Tito, bu ikili yapılaşmaya karşı çıkarak bağımsızlığını koruyabilmişti.

***

Daha sonra 1949 yılında zafere ulaşan Çin Devrimi de Sovyet modelini izlemeyi reddetti ve bu modelden farklı bir tür 'köy sosyalizmi' modeli geliştirdi...

Bu girişim, Sovyet Rusya'nın 'sosyalist dünya' üzerinde kurduğu egemenliği tartışılır hale getirdiği için Çin ile Sovyetler Birliği arasındaki çelişmeler hızla keskinleşti. Stalin'in ölümünün ardından Mao, Sovyet modelini önce 'revizyonist' daha sonra 'sosyal emperyalist' olmakla suçlayarak reddetti...

ABD tarihinin en 'anti-komünist' başkanı olan Nixon, bu anlaşmızlıktan Sovyetler Birliği'ni tecrit etmek için yararlandı ve 1970'li yıllarda ABD ile Çin arasında bir ittifak kuruldu.

***

Bu ittifak, o zamana kadar Vietnam, Küba, Kamboçya, Laos başta olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinde başarıya ulaşan sosyalist ve ulusal kurtuluşçu hareketler açısından olumsuz bir 'iklim' yarattı...

Afganistan'da 1970'li yılların sonralarında oluşan Taraki liderliğindeki reformcu hükümet de bu ortamdan 'nasibini' aldı. Ayaklanan gerici güçler karşısında zorlanan Afganistan Hükümeti Sovyet ordusunu yardıma çağırmak zorunda kaldı. Ancak Sovyet ordusunun tankları ve uçakları ABD ve Çin tarafından da desteklenen bu ayaklanmayı bastırmayı başaramadı...

Bu yenilgi sonucunda Sovyet Bloku büyük bir sarsıntı geçirdi ve Polonya'da ABD ve Papalık tarafından kışkırtılan Dayanışma hareketinin etkisiyle çözülmeler başladı. Sovyetler Birliği yönetiminin bu çözülmeyi durdurabilmek için uygulamaya koyduğu 'Glasnost' ve Perestroyka' adı verilen reformlar ise rejimin sonunu hazırladı. Sonunda 'federatif' bir yapı olan Sovyetler Birliği dağılırken 'bağımsız' bir Ukrayna devleti doğdu.

***

Bu gelişmeler Çin'i de etkiledi. Mao'nun ölümünün ardından 'kapitalist yolcular' Çin Komünist Partisi içinde egemen olurken ülke ekonomisi küresel sermaye hareketlerine açıldı...

Ancak, 2000'li yıllarda dünya tablosu bir kez daha değişmeye başladı. Rusya Putin'in liderliği altında yeniden toparlandı. Ekonomik altyapısını korumayı başaran Çin de küresel sermaye hareketlerinden yararlanarak dünyanın en büyük ekonomik gücü haline geldi...

Rusya ve Çin bu süreçte yeniden küresel aktörler olarak sahneye çıkarlarken, ABD küresel egemenliğini koruyabilmek için askeri gücünü yaniden devreye soktu. NATO, önce Yugoslavya'nın dağıtılması ve Ortadoğu'da rejim değişiklikleri yapılması için kullanıldı. Ardından Sovyetler Birliği dağıtılırken Rusya'ya NATO'nun genişletilmeyeceği sözü verildiği halde Doğu Avrupa ülkeleri kapsama alanına alındı. Sonuçta sıra Ukrayna'ya gelmişti ki iş 'patladı'!

(Devam edecek)