Türk Hematoloji Derneği (THD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Reyhan Küçükkaya, 'Dünya Tromboz Günü' nedeniyle açıklamalarda bulundu. Küçükkaya, trombozun oluşumuna ilişkin bilgi vererek, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Tromboz damarın tıkanması demektir. Damarlar, hücrelerimize besin ve oksijen taşıyan kapalı borucuklar olarak düşünülebilir. Kan damarlarının duvarlarının yağ ve kireçlenmelerle tıkanması, kanın çabuk pıhtılaşabilir hale gelmesi, damara dışarıdan baskı olması, travmalarla veya ameliyatlarda damarın yaralanması veya damar dokusunun iltihaplanması tıkanmaya neden olabilir.' Trombozun belirtilerine dikkat çeken Küçükkaya şunları söyledi: 'Her damar tıkanabilir. Hangi damar tıkanmışsa, onun fonksiyonuyla ilişkili belirtiler ortaya çıkar. En korkulanı kalp, beyin ve akciğer damarlarının tıkanmasıdır. Kalp damarları tıkanırsa kalp krizi gelişir: Sol göğüsten başlayan, sol boyuna ve sol kola vuran ağrı, göğüste baskı hissi, çarpıntı kalpte bir sorun olduğunu işaret eden bulgulardır. Beyin damarı tıkanırsa inme (felç) olur: Ani gelişen güç kaybı, his kaybı, yüzde bir tarafa çekilme olması, konuşma bozukluğu, bilinç değişiklikleri beyin damar hastalıklarını düşündürmelidir. Akciğer damarları tıkanması (Akciğer embolisi): Ani gelişen nefes darlığı, nefes alınca göğüste batma hissi, kanlı balgam çıkarma görülebilir. Bacakta toplar damarı tıkanması: Genellikle o bacakta şişme, kızarıklık, ağrı ortaya çıkar. Yüzeysel toplar damarlar tıkandığında damarın yolu boyunca sertlik elle hissedilebilir. Bacak atar damarı tıkanıklığı: Belli bir süre yürüdükten sonra bacakta ağrı olması, dinlenmeyle geçmesi kronik damar tıkanıklığını akla getirmelidir. Akut bir tıkanma olursa bacakta ağrıyla beraber beyazlaşma olur. Parmak uçlarında morarma ve siyahlaşma eşlik edebilir. Nadir olarak pıhtı karaciğer, böbrek, barsak, göz damarları gibi farklı organların damarlarını etkileyebilir. Bu durumlarda o organa özel bulgular (karında şişme ve ağrı, ani gelişen görme kaybı gibi) ortaya çıkar.'

Küçükkaya, trombozun herkeste olabileceğini belirterek şöyle devam etti: 'Herkeste olabilir. Yaşla birlikte pıhtı gelişme riski artar, ama gençlerde de pıhtı oluşabilir. Pıhtı riskini arttıran durumlar, ileri yaş, sigara içme, obezite, hareketsizlik, gebelik ve lohusalık dönemi, doğum kontrol ilaçları ve östrojen içeren ilaçlar, ameliyatlar, ortopedik girişimler, uzun yolculuklar, diyabet, kan yağlarının yüksek olması, kanserler, damarları tutan bağ dokusu hastalıkları, ağır infeksiyonlar. Toplumun yüzde 8-10'unda, kanın pıhtılaşmasını kolaylaştıran genetik değişiklikler mevcut. Örneğin beyaz ırkta faktör V Leiden mutasyonu sık (Türkiye'de yaklaşık yüzde 5 oranında). Bu mutasyonu taşıyanlarda toplar damarlarda pıhtı riski artar. Özellikle gençlerde pıhtı oluştuğunda veya ailede birden fazla kişide pıhtı geliştiğinde genetik sebepler araştırılmalıdır.' Trombozun tedavisine ilişkin konuşan Küçükkaya şunları söyledi: 'Kan sulandırıcılar ve pıhtı eriten ilaçlar ile tromboz tedavi edilebilir. Bazen damarları ameliyatla veya damar içine girip özel yöntemlerle açmak da mümkündür. Pıhtı bulgularını erken tanımak ve hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak çok önemli. Erken müdahale hayat kurtarır. Çok basit önlemlerle pıhtı gelişimini engellemek mümkündür. Aslında herkesin çok iyi bildiği, ama uygulamakta zorlandığımız temel sağlık kurallarına uymak pıhtı gelişimini de engelleyecektir: Hareket etmek, kan şekeri ve yağlarını kontrol etmek, vücut ağırlığını normal sınırlarda tutmak, bol su içmek, sigaradan uzak durmak gibi. Hastaneye yatan hastalarda pıhtı açısından risk değerlendirmesi yapılmalı ve buna göre önlem alınmalıdır. Doğum kontrol ilaçları ve östrojen içeren ilaçlar pıhtı riskini arttırabilir. Ailede pıhtı hikayesi, varisler, sigara kullanımı, obezite, şeker hastalığı gibi durumlar varsa doğum kontrol ilaçları tehlikeli olabilir. Doğum kontrol ilaçları veya östrojen içeren ilaçları kullanmadan önce mutlaka aile hekimi veya kadın doğum uzmanlarıyla görüşmek gerekir.'

Sigaraya dikkat çeken Küçükkaya, 'Sigara önemli bir sorun. Sigara içmek damar sağlığını bozar, kanserlere neden olur, solunum sisteminde kalıcı hasarlar yapar, kısırlık nedenidir. Tüm bu riskler sigara paketlerinin üzerinde yazıldığı, hatta fotoğraflandığı halde, dünyada 1 milyardan fazla kişinin sigara tiryakisi olması düşündürücü. Sigara tiryakilerinin yüzde 80'i ekonomik olarak fakir kişiler, maalesef kısıtlı bütçelerini sigaraya ayırarak sağlıklarını kaybediyorlar ve hayat süreleri ortalama 10 yıl kısalıyor. Dünyada her yıl 600 bin kişi, ebeveynleri veya eşlerinin içtiği sigaranın dumanından hastalanıp ölüyor. Ülkemizde yaklaşık 250 bin çocuk sigara içiyor. Sağlıklı nesiller için sigarayla mücadele şart' diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi