Geçen yıl balık sezonundaki hamsi ve istavrit krizinden sonra gözler bu yılki balık satışlarına çevrildi. Av yasağının 1 Eylül'de kalkmasıyla birlikte balık tezgahları dolmaya başladı. Sezonun ilk günlerinde palamut 8-12 lira arasında alıcı bulurken, hamsinin kilosu ise 7 liraya kadar düştü. Bu düşüşün devam edeceğini söyleyen Balıkçı Cesaret Çetinkaya, 'Aslında her sezonda herkese yetecek kadar balık var. Fakat yanlış ve yasak avcılık bu sektöre zarar veriyor' diye konuştu.
'TROL AVCILIK YASAKLANMALI'
Trol tekleriyle avcılık yapan balıkçıların sektöre zararlarını anlatan balıkçı Çetinkaya, şu bilgileri verdi: 'Geçtiğimiz balık sezonunda özellikle hamsi avında ve satışında bir kriz yaşandı diyebiliriz. Hamsi avı için tekneler Gürcistan kıyılarına kadar gitmek zorunda kaldı. Buna rağmen hamsi fiyatları hiç düşüşe geçmedi. Aslında buna gerek yoktu. Balıkçıların sadece kendini değil, diğer balıkçıları ve ekmek yediği denizi de düşünmesi gerekir. Hep bize diyip, denizi altını adeta süpürüp yumurtlamayı engellerseniz balık çıkmaz. Hem balıkların yuvasını dağıtacaksınız hem yumurtlamayı engelleyeceksiniz hem de ucuz hamsi satacaksınız. Böyle bir mantık olamaz. Belki bir sezonda milyarları götürebiliriz ama bu bizim ekmek kaynağımızsa, gelecek sezonlarda hem kendimize hem diğer balıkçılara neden zarar verelim. Denizin altını kurutursanız, oradaki yaşama müdahale ederseniz, Türkiye kıyılarında balık kalmaz. Buna bir çare bulunması lazım. Geçen sene sadece bu yüzden bizden kaçan balıklar Yunanistan kıyılarına vurdu.'
'TÜM TEDBİRLER YAZIN ALINMALI'
Kaçak ve yanlış avcılık için gerekli önlemlerin yetersizliğine değinen Çetinkaya, 'Önlemlerin bu saatten sonra alınması bir şey ifade etmez. Özellikle hamsinin yazın 3 ay yumurtlama ve büyüme zamanı vardır. Tüm tedbirler yazın alınmalıydı. Ben çok ciddi bir önlem alındığını düşünmüyorum. Kulağımıza hala kaçak avcılık yapıldığına dair haberler geliyor. Bir tane balık bir milyon yumurta bırakıyor. Neden bu bereketi bir kişi engelliyor. Eğer doğru avcılık yapılırsa denizden çıkan balık herkese yeter. Şu anda Karadeniz hamsisi sezon yeni açıldığı için Ulus Hali'ne bol geliyor. Fiyatlar da gayet uygun. Böyle devam ederse herkes uygun fiyata balık yer. Geçen sene de bu fiyatlardan açılış yapmıştık ama sezon ortalarında hüsran yaşadık' ifadelerini kullandı.
TROL AVCILIK NEDİR?
Çoğunlukla deniz tabanı veya orta su kütlesini tarayarak gerçekleştirilen ve torba benzeri şekle sahip ağlar yardımıyla yapılan su ürünleri avcılığına trol avcılığı adı veriliyor. Bu amaçla kullanılan ağlar trol ağı, gemiler ise trol gemisi veya trol teknesi olarak adlandırılıyor. Trol avcılığı tek gemi ile veya iki gemi ile yapılabildiği gibi çoğunlukla kıç operasyonlu olarak yürütülüyor. Daha az olmakla birlikte yan operasyonlu teknelerle orta su trolü avcılığı da yapılabiliyor. Küçük çaplı teknelerden fabrika olarak adlandırılabilecek büyüklükte olanlarına varıncaya kadar geniş bir kapasite yelpazesine sahip olan trol tekneleri, çoğunlukla ticari avcılık için kullanılıp, az sayıda olsa da bilimsel örnekleme ve araştırma amaçlarına yönelik kullanım alanı bulunuyor.
DİPLERDE AVCILIK YAPIYOR
Su kolonunun yüksekliğine bağlı olarak dip trolü veya orta su trolü kullanımı mümkün oluyor. Bu seçim aynı zamanda hedeflenen av türü göz önüne alınarak da yapılıyor. Bentik trol de denilen dip trolü ile deniz tabanında yaşayan su ürünleri türlerinin (karides, çeşitli kabuklular ve dip balıkları) avcılığı yapılıyor. Pelajik trol veya orta su trolü ise hamsi, palamut ve uskumru gibi pelajik balıkların avcılığında kullanılıyor. Orta su trolüne ait ağların dip trolüne oranla çok daha büyük olması gerekiyor. Ağız kısmı daha geniş ve giderek daralan huni şekilli torba formundaki trol ağları halatlarla tekneye bağlanıp, istenen su derinliğinde kalarak çekilmesi sağlanıyor. Özellikle dip trolünde aynı zamanda orta su trolünde de ağız açıklığının korunması ve balıkların torba içerisine yönlendirilmesi amacıyla çoğu zaman metal ve ahşap destekli ağır kapılar kullanılıyor. İki halatın ilk 1/3'lük kısmına yerleştirilen kapılar yardımıyla sürüklenmekte olan ağın ağız kısmında yeterli yatay açıklık sağlanıyor. Dibe ulaşan ağlar, buradaki balık yumurtalarına zarar verebiliyor.
TROL AVCILIĞI YAYGIN YAPILIYOR
Tek tekne ile yapılan trol avcılığı Türkiye'de daha yaygın olmakla birlikte iki tekne ile yapılan çift gemili orta su trolü avcılığı da zaman zaman kullanılıyor. Sabit mesafede ve belirli bir uzaklıkta hareket eden iki gemi tarafından çekilen orta su trolü, dünya denizlerinde olduğu gibi özelikle Karadeniz'de hamsi ve palamut avcılığı için kullanılıyor. Amacın gerçekleşebilmesi için gemi hızının korunması ve eşzamanlı olarak hareket edilmesi gerekiyor. Bu amaçla gemiler genellikle 2,5-4,0 knot hız ile hareket ediyor. Trol avcılığı günümüzde tüm dünyada ve ülkemizde çeşitli protestolara ve tepkilere neden oluyor. Deniz tabanını tahrip ettiği ve böylelikle sucul yaşama geri dönülmez zararlar verdiği iddia ediliyor. Bu zararların bir kısmı üzerinde ittifak sağlandığı biliniyor. Ne var ki dünya üzerinde pek çok kişinin temel besini olan, yine pek çok kişi için de vazgeçilmez bir lezzet olarak kabul edilen çok sayıda su ürününü avlayabilmek için balıkçıların başka seçenekleri de mevcut.
Trol avcılığı hakkında yapılan suçlamaların bir diğeri ise trol ağlarının ve genel anlamda bu av yönteminin seçiciliğinin düşük olması. Bunun anlamı ise hedeflenen türler ve bu türlerin yasal boydaki bireyleri dışında istenmeyen türlerin ve büyüklüklerin de ava dahil olması ve ölmesi olarak biliniyor.Yapılan pek çok çalışma, trol avı operasyonları sırasında her yıl binlerce ton hedef dışı türün ağlardan çıkarılarak ıskarta olarak denizlere atıldığı gösteriyor.
BAZI BÖLGELERDE TROL AVCILIĞA İZİN YOK
Av operasyonlarını yürütenlerin daha hassas davranarak daha geniş göz açıklığına sahip ağlar kullanması ve her bir operasyonun süresini daha kısa tutması balıkçılara cazip geliyor. Ancak ticari bir faaliyet olarak sürdürülen avcılık modelleri için ekstra maliyet anlamına gelecek olan bu uygulamaların kendiliğinde gerçekleşmesini beklemek biraz saflık olarak nitelenebiliyor. 4/1 Numaralı Ticari Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ ile ülkemizde de trol avcılığına ilişkin ciddi düzenlemeler ve sınırlamalar getirildi. Bunların arasında en belirgin olanı Marmara Denizi ile İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının trol avcılığına kapalı tutulması. Diğer denizlerimizde de çeşitli yer ve zaman yasakları uygulanarak trol ile avcılığın vereceği zararlar minimize edilmeye çalışılsa da aynı zamanda denizlerimizde parasal değer taşıyan türlerin ekonomiye kazandırılması tezi öne sürülüyor.
'İHTİYAÇ İÇİN TROL AVCILIK DÜŞÜNCESİ'
Kurallara uyulmadan yapılan her türlü balık avcılığı, zamanla balık popülasyonlarının yok olmasına sebep olmakta ve bir süre sonrada ağları boş atıp, boş çekmekten başka bir ise yaramıyor. Dünya nüfusunda meydana gelen hızlı artışın etkisiyle birlikte, beslenme problemi de ortaya çıkmaya başladı. Dünyadaki hızlı nüfus artışına paralel olarak ülkemizde de hızlı bir nüfus artışı yaşandı. Bu artışın etkisiyle oluşan, hızlı kentleşmenin ve sanayileşmenin sonucunda tarım alanları hızlı bir şekilde yok oldu. Dolayısıyla tarım ve hayvancılık da hızla azaldı. Sonuçta da bir zamanlar tarım ve hayvancılık ürünleri ihraç eden ülkemiz artık bu ürünleri ithal eder duruma geldi. İnsanlar zamanla meydana gelen beslenme problemlerini gidermek ve özellikle hayvansal protein açığını gidermek için alternatif besin maddeleri aramaya başladı. Tam bu noktada tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de balıkçılık önem kazanmaya başladı. Trol avcılığını savunanların bir diğer savunmasını işte düşünce oluşturdu.
AV FİLOLARININ DONANIMI ARTTI
Ülkemizde balıkçılık son 30-40 yıldır çok büyük bir gelişim gösterdi. Örneğin TUİK tarafından ilk istatistiki kayıtların yayınlandığı 1967 yılından itibaren onar yıllık üretim periyotlarına baktığımızda; 1967 yılındaki toplam balık üretimimiz 158.920 ton iken, bu miktar 1977 yılında 261.680 ton, 1987 yılında 585.850 ton, 1997 yılında 500.260 ton, 2007 yılında ise 772.323 ton olmuştur. Üretimdeki bu artış 1980'li yıllara kadar yatay bir seyir izlerken 1980'li yılların başından itibaren teknolojinin hızla gelişmesi, yeni ithalat rejimiyle birlikte ülkemize de girmeye başlaması, av filosunun ve filodaki av gücünün artması sebebi ile yıllık su ürünleri üretim artışı 2-3 katına çıktı. Bu artışa birçok faktörlerin etki etmesinin yanında en büyük etken ise balığın yerini, miktarını ve hatta türünü tespit edebilen balık bulucuların (sonar ve ekosounder) balıkçılıkta kullanılmaya başlanması ve büyük balıkçı donanımlarının oluşması olarak açıklandı.
AVCILIK GELİŞTİ BALIK AZALDI
Ülkece stok yönetimimizin olmaması ve gelişen teknolojinin kontrolsüz bir şekilde balıkçılıkta kullanılmasıyla birlikte avcılık yolu ile hızla artan su ürünleri üretimimiz son yıllarda düşüş trendine girdi ve giderek azalmaya başladı. Toplam üretimdeki düşüşün yanı sıra bazı türler nerede ise yok olma derecesine geldi. Bu türlere en güzel örnek uskumru oluşturdu. Bir zamanlar bol miktarda avlanıp çirozu yapılan uskumruyu artık Norveç'ten ithal ediyoruz. Son birkaç yıla kadar Uskumru ve kalamar ile sınırlı olan ithalatımız son birkaç yılda hızla arttı. Bu türlere barbunya, tekir, orfoz, lahoz, somon, ahtapot, mezgit, kalkan, hamsi, karides ve son olarak da lüfer katıldı. Üretimdeki bu düşüşe sebep olan en büyük etkenin başında her türlü av yasaklarına uyulmamasından ileri geliyor. Artık balık stoklarımız yok olmak üzere. Çünkü balıklar yeni bir nesil için yumurtlamadan avlanıyor. Av yasaklarının başında trol ile balık avcılığı da geliyor. Yıllardır gerek üniversitelerimizde gerekse basın-yayın yolu ile olsun trol ile balık avcılığının zararları hep anlatılıyor. Trol ile balık avcılığı, denizlerimizdeki balık popülasyonunun yok olmasındaki en büyük etkenlerden birisi. Çünkü trol ile balık avcılığı sonucunda balık yuvaları, yumurtaları ve özellikle trol ağının arka kısmındaki kör ağ nedeniyle yavru balıklar tamamıyla yok oluyor.