Jinekolojik kanserler kadınların kabusu olabiliyor. Bu kanserlere karşı erken teşhisin hayat kurtardığını anlatan Prof. Dr. Fırat Ortaç ile yumurtalık (over) kanserini, rahim ağzı kanserini, diğer jinekolojik kanserleri ve buna karşı alınması gereken önlemleri konuştuk. Ortaç, “Yumurtalık (over) kanserinin maalesef erken dönemde semptom vermesi pek mümkün değil. Dolayısıyla böyle bir olguya karşı kadınlara “Hiç olmazsa yılda 1 defa kadın doğum uzmanlarına giderek jinekolojik muayenelerinizi, kontrollerinizi mutlaka yaptırın” diyoruz. Ama yıllık olarak yapılan kontrollerde hem fiziki muayenede, hem de yapılan ultrasonik görüntülemede, yumurtalıkta var olan farklı, şüpheli bir görüntü ile over kanseri erken olarak teşhis edilebilir.” dedi.
Yumurtalık kanseri gibi erken belirti vermeyen kanserlerde, tanıyı hızlandırmak için hangi yeni biyobelirteçler veya görüntüleme yöntemleri araştırılıyor?
Over kanserinin maalesef erken dönemde semptom vermesi pek mümkün değil. Olguların maalesef yüzde 75’i ileri evrede teşhis edilmektedir. Dolayısıyla böyle bir olguya karşı kadınlara doktor olarak “Hiç olmazsa yılda 1 defa kadın doğum uzmanlarına giderek jinekolojik muayenelerinizi, kontrollerinizi mutlaka yaptırın” diyoruz. Yıllık olarak yapılan kontrollerde, hem fiziki muayenede, hem de yapılan ultrasonik görüntülemede, yumurtalıkta varolan farklı, şüpheli bir görüntü erken olarak teşhis edilebilir. Bunun dışında yumurtalık kanserinde, rahim ağzı kanserinde, meme kanserinde, kolon kanserinde olduğu gibi erken teşhise yönelik maalesef bir tarama testi yok.
YUMURTALIK KİSTLERİ
Yumurtalıktaki kistler ne kadar tehlikeli?
Kadınlarda doğurganlık döneminde yumurtalık kisti görülebilir. Ama ultrasonda görünen her yumurtalık kisti mutlaka kanser demek değildir. Kistlerin de kendilerine göre birtakım özellikleri var. Örneğin ultrasonla baktığında doktor basit bir kist görebilir, onlar kendiliğinden kaybolabilir. Ama bu kist şüpheli bir kist ise işte o zaman labaratuvar testlerinden yararlanılabilir. Tümör markerlar dediğimiz testleri yaptırabilirsiniz. Ama durup dururken tümör markerı yaptırayım dediğinizde basit bir yüksek oran çıkabilir, bu da hastanın psikolojisinin bozulmasına neden olur ve doktor doktor dolaşabilir. Bu nedenle tümör markerlar durup dururken yapılacak biyobelirteçler değildir.
Ülkemizde kadınların jinekolojik kanser taramalarına katılımı ne durumda?
Maalesef toplumumuz bu konuda bilinçsiz. Tarama yaptıranların oranı maalesef ki nüfusa göre az. Bugün özellikle rahim ağzı kanserleri açısından Jinekolojik Onkoloji Derneği, Sağlık Bakanlığı ile yapılan görüşmelerden sonra 2014 yılından sonra rahim ağzı kanser tarama testleri KETEM’lerde yapılabilmektedir. Gidiyorsunuz basit bir HPV testi yaptırıyorsunuz, eğer testiniz negatifse 5 yıl rahat edebilirsiniz, aynı şekilde KETEM’lerde meme kanseri taraması ve kolon kanseri için de 45 yaşından sonra yılda bir defa gaitada gizli kan taraması ücretsiz yapılmaktadır.
HPV aşısının yaygınlaştırılması, jinekolojik kanserlerin toplumdaki görülme sıklığını nasıl etkiliyor?
HPV aşısı rahim ağzı kanseri, vulva kanseri, vajen kanseri ve anal kanserlere karşı, erkeklerde de penis kanserine karşı bunun dışında da oral seks sonrası ağız ve yutak kanserlerine karşı bir koruma sağlamaktadır. Aynı zamanda genital siğiller de çok önemli bir problem. Çünkü siğiller hem sosyal, hem psikolojik yıkıma sebep oluyor. Bu sorunları aşı sayesinde aşabiliyoruz. Aşı ile bu kanserlere karşı yüzde yüz korunmuş oluyoruz.
GENETİK YATKINLIK TESTLERİ
Genetik yatkınlık testleri (BRCA1/2 gibi) sonucu yüksek risk taşıdığı öğrenilen kadınlarda, önleyici cerrahilerin (örneğin yumurtalıkların alınması) etik boyutları neler olabilir?
Özellikle ailesel hikayeniz çok çok önemli. Eğer birinci derece yakınında 2 ve 2’nin üzerinde bir meme veya over kanseri vakası görüldüyse bunları biz yüksek riskli kabul ediyoruz. Bu kişilerde yıllık taramaları mutlaka yapmak lazım, bununla birlikte mutlaka BRCA dediğimiz gen testini yapmamız lazım. Meme ve yumurtalık kanserinde BRCA1, BRCA2’ye göre daha riskli. Bu nedenle BRCA1 olanlarda genellikle 35’li yaşlarda yumurtalık ve tüplerin alınmasını öneriyoruz. BRCA2’de ise yumurtalık ve tüplerin alınması 40’lı yaşlara kayabiliyor. Şu anda yumurtalık kanserlerinin büyük bir kısmı tüpden geliştiği için yeni bir çalışma devam ediyor. Ancak sonuçları henüz açıklanmadı, bu çalışma TUBA. Bu çalışmada “Yumurtalıkları daha geç alabilir miyiz, önce tüpleri alalım ondan sonra ileri dönemde yumurtalıkların alınması ileriye kaydırabilir miyiz” sorusunun yanıtı araştırılıyor. Çünkü yumurtalık kanserlerinin büyük bir bölümü tüpten gelişmesi nedeniyle, önce tüpler alınsın ki yumurtalıkların alınması ertelensin, böylece kadının cerrahi menopoza girmesi ve menopozun getirmiş olduğu risklerin azaltılması öngörülüyor. Ama bu TUBA çalışmasının sonuçlarını büyük ihtimalle 2027 yılında alacağız. Daha önce de belirttiğim gibi yumurtalık kanserlerinin büyük bir kısmı yüzde 70’lik bir kısmı overden gelişiyor. Onun için eğer ki kadın çocuk arzu etmiyorsa olası bir miyom ameliyatı veya rahim alınma ameliyatı esnasında yumurtalıklar bırakılabilecek, tüpler alınabilecek. O zaman ileriye dönük yumurtalık kanseri riski azalabilecek.
Jinekolojik kanserlerde menopoz ne kadar risk taşıyor?
Meme ve yumurtalık kanserleri için pek çok risk faktörü var. Örneğin endometriyum kanseri için ve meme kanseri için obezite büyük risk faktörü. Ama bunun dışında erken ilk adet, geç menopoz da riskli, böyle vakalarda gerek meme kanseri gerekse yumurtalık kanseri riski biraz daha fazla.
Eklemek istedikleriniz?
Kadınlar kanserden korkmasın geç kalmaktan korksun. Erken teşhis her zaman için hayat kurtarır.