Topkapı Sarayı'nın Harem bölümünde, Osmanlı döneminde saray kedilerinin geçişi için Karaağalar Koğuşu'na açılan "kedi kapısı"nda, aslına uygun şekilde başlatılan restorasyon çalışmaları tamamlandı.
Yüzyıllar boyunca saray yaşamının bir parçası olan bu tarihi geçit, Osmanlı'nın evcil hayvanlara duyduğu şefkatin simgesi olarak günümüze ulaştı.
Harem'in bir bölümünde bulunan Karaağalar Koğuşu'ndaki bu küçük kapı, geçmişte sarayda görev yapan yüksek statülü hizmetlilerden Darüssaade Ağalarının da kullandığı odaların bulunduğu bölümde yer alıyor.
Restorasyonun tamamlanmasıyla sarayın tarihi atmosferi içinde kedilerin sessiz adımları yeniden yankılanmaya başlandı.

Sarayın sessiz tanıkları arasında yer alan kediler, yüzyıllar önce olduğu gibi bugün de Harem'in taş zeminlerinde dolaşıyor, küçük kapıdan geçerek sarayın farklı köşelerine gidiyor.
Restorasyonun ardından, sarayda uzun yıllar yaşayan fakat 3 yıldır kayıp olduğu düşünülen kedi Mülayim'in torunu Şerbet ve diğer kediler, dedelerinin izinden giderek tarihi geçidi yeniden canlandırdı, geçmişle bugünü buluşturdu.

Harem'in zarif mimarisine gizlenmiş bu ayrıntı, Osmanlı döneminde hayvanlara gösterilen özenin mimariye yansımasını gözler önüne sererken, Topkapı Sarayı'nın yaşayan tarihinin bir parçası olarak da dikkati çekiyor.
Harem-i Hümayun'da devam eden konservasyon ve tefriş sürecinin tamamlanmasıyla ziyarete açılan "Karaağalar Koğuşu", Harem'de padişahın ve ailesinin güvenliğinden sorumlu "karaağalar"ın yaşam alanı olarak hizmet veriyordu. Topkapı Sarayı'nın gizli kalmış mekanlarından biri olan koğuşun restorasyonu 10 yıldan fazla sürdü.

Karaağalar Koğuşu'nun önemi
Saray'daki kedi kapısının tarihi ve restorasyonuna ilişkin AA muhabirine açıklama yapan Topkapı Sarayı Daire Başkanı İlhan Kocaman, Karaağalar Koğuşu'nun sarayın sosyal ve güncel hayatında önemli bir yeri olduğunu belirtti.
Karaağaların, Saray'daki görevliler ve hizmetlilerin bir parçası olduğunu anlatan Kocaman, "Kadın görevlilere cariye deniyor, erkek hizmetlilere de Karaağalar veya Zülüflü Baltacılar deniyor. Osmanlı dönemi ve farklı toplumlarda da görülen Karaağalar uygulaması Topkapı Sarayı'nda da uygulanmıştır. Süre gelen bir hizmet birimi olarak görünmektedir." diye konuştu.
Kocaman, 2019'da Milli Saraylar Başkanlığı olarak Topkapı Sarayı'nı devraldıklarında buradaki restorasyonu hızlı şekilde tamamladıklarını, Harem hayatının bir parçası olması nedeniyle Karaağalar Koğuşu'nu da restore ettiklerini, içeride yer alan tarihi nitelikteki eserleri yerine koyarak ziyaretçilerin hizmetine sunduklarını söyledi.

"Giriş çıkışını rahat sağlamak amacıyla kapının altında kedilere özel kapı hazırlanmış"
İlhan Kocaman, evcil hayvanların Topkapı Sarayı'nın da bir parçası olduğunu, sarayın içerisinde dolaştığını ve yaşadığını söyledi.
Kocaman, saraydaki evcil hayvanlar arasında kedilerin biraz daha ön plana çıktığını belirterek, şöyle devam etti:
"Şefkatin, merhametin bir göstergesi olarak da bu hayvanlar Saray içine alınmış. İnsanlar yanlarına almış. İnsan ve evcil hayvan yakınlaşmasını buralarda rahatça görüyoruz. Kediler yanlarında yaşadığı için giriş çıkışını rahat sağlamak amacıyla kapının altında kedilere özel bir kapı da hazırlanmış. Karaağalar içinde en üst statüyü alan Darüssaade Ağası'dır. Kedi kapısının olduğu odanın Darüssaade Ağası'ndan önceki statüyü alanların kullandığı odalar olduğunu biliyoruz. Onlar da yanlarında bu evcil hayvanları taşıdığı için onların bizzat kullanmış olduğu odalardır."
Osmanlı'da sosyal hayatta evcil hayvanların yer aldığını, kaynaklarda ve minyatürlerde bunu gördüklerini dile getiren Kocaman, "Ayrıca ikinci avluda ceylan su yalakları var. Evcil hayvanlar dışında farklı hayvanların da burada olduğunu biliyoruz. Bunlar için altyapıları da ecdat hazırlamış, bunlar da ziyarete açık alanda." dedi.

Kapıyı Mülayim'in torunu kullanıyor
Karaağalar Koğuşu'nun ikinci katında bulunan kedi kapısının restorasyonun da tamamlandığını aktaran Kocaman, giriş katın ziyarete açıldığını, ikinci katın henüz açılmadığını belirtti.
Kocaman, diğer katların da zamanla ziyarete açılacağını aktararak, "Sarayın belli yerlerini her zaman tarihi yapının özelliğine göre açamıyoruz, belli zorlukları var. Yapının tarihi ve zor olması nedeniyle belirli sayılarda ziyaretçi alabiliyoruz. Üst katlarda merdivenlerin dar olması nedeniyle sınırlı sayıda ziyaretçi almayı planlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Uzun yıllar Topkapı Sarayı'nda yaşayan fakat 3 yıldır kayıp olduğu düşünülen kedi Mülayim'in koğuştaki kapısını uzun süre kullandığını anlatan Kocaman, şu an ise Mülayim'in torunu Şerbet ve diğer kedilerin kapıdan geçiş yapmaya devam ettiğini söyledi.
Kocaman, "Evcil hayvanlar belli dönemlerde bulundukları mekanlardan ayrılıyor ama mutlaka yerini birileri kapıyor. Avlularımızda personelimiz tarafında ihtiyaçları giderilen kedilerimiz var. O hayatı burada rahatlıkla sürdürüyorlar. Ecdadın bu uygulamasını burada göstermeyi biz de istiyoruz, ilgi göreceğini düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
