Her kültürde farklı biçimlerde karşımıza çıkan “aile” kavramı, bireylerin geçmiş deneyimlerine bağlı olarak olumlu ya da olumsuz duygular uyandırabiliyor. Ancak toksik aile dinamikleri, yalnızca hayal kırıklığı değil, derin duygusal yaralar da bırakabiliyor.
Psikolog Duru Erdem, toksik bir ailede büyüyen bireylerin çoğu zaman yaşlarının çok üzerinde sorumluluk üstlenmeye zorlandığını ya da bir yetişkin gibi duygusal destek vermek durumunda bırakıldığını ifade etti. Bu durumun, bireylerin özgüvenini zedeleyerek değersizlik hissine yol açtığını vurguladı.
Toksik aile üyelerinin, ilişkiler ve kariyer kararları dahil olmak üzere bireyin hayatını kontrol etmeye çalışabileceğini belirten Erdem, “Kendi beklentilerine uymanızı, devam eden sevgi ve desteklerinin şartı haline getirebilirler. Karşıt fikirleri kabul etmez, kıyaslama ve manipülasyonlarla duygusal baskı kurabilirler” dedi.
Aile içi anlaşmazlıkların zaman zaman normal olduğunu hatırlatan Erdem, sağlıklı ilişkilerde sevgi ve nezaketin esas olması gerektiğinin altını çizdi. Toksik ortamlarda ise küçümseme ve hor görmenin öne çıktığını belirtti.
“Sınır Koymak Duygusal Sağlığı Korur”
Toksik aile üyeleriyle başa çıkmanın tek bir yöntemi olmadığını dile getiren Erdem, “Bazı kişiler iletişimi tamamen kesmeyi, bazıları ise sınır koyarak duygusal sağlıklarını korumayı tercih eder. Kaçınmak istediğiniz konuları açıkça ifade edin, kışkırtıcı sorulara karşı konuyu değiştirin. Bu başlangıçta zor olsa da pratikle doğal hale gelecektir” ifadelerini kullandı.
Erdem, sözlerini şöyle tamamladı:
“İçine doğduğumuz aileyi seçemiyoruz, ancak yaşadığımız ortamda kendimizi nasıl mutlu tutacağımızı seçebiliriz. Sağlıklı sınırlar koyarak hem kendimizi hem de karşımızdakini zedelemeden ilişkilerimizi sürdürebiliriz.”