TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meclis Şeref Holü'nde düzenlenen 'Trabzon'a İstiklal Madalyası Takdim Töreni'ne konuştu. Törene; Kurtulmuş'un yanı sıra Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Meclis Başkan Vekili Tekin Bingöl, grup başkan vekilleri, milletvekilleri ile çok sayıda davetli katıldı. Törende, Trabzon'a 1924 yılında TBMM tarafından verilmesi kararlaştırılan; ancak tevdi edildiğine dair herhangi bir bilgi veya belgeye ulaşılamayan İstiklal Madalyası'nı ve beratı, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım'a takdim etti.
'DİMDİK AYAKTA DURMAK MECBURİYETİNDEYİZ'
Kurtulmuş, tarihin belli aralıklarla tekrardan ibaret olduğunu söyleyerek, "Bir asır evvel içerisinde bulunduğumuz şartlar ne kadar zor, keskin birtakım sonuçları ortaya çıkarıyorsa, inanın bugün yaşadığımız dönemin şartlarıyla benzerlikleri var. Çünkü içerisinde yaşadığımız coğrafya, dünyanın en önemli coğrafyalarından birisidir. Bu, 'Anadolu kıtası' dediğimiz şey, tarih boyunca herkesin gözünü diktiği en önemli merkezlerden birisidir. Şimdi yine ülkemizin bulunduğu bu coğrafya ateş çemberi haline döndü. Hatta maalesef ateş çemberi lafının dahi yetersiz kaldığı özellikle Orta Doğu'daki gelişmeler çerçevesinde Siyonist yönetimin akılalmaz oyunları ve işgal stratejileriyle bir cehennem çukuruna döndürdüğü bu topraklarda, dimdik ayakta durmak mecburiyetindeyiz. Bunun yolu, 101 sene evvel ecdadımızın sahip olduğu o ruha sahip olmaktan geçiyor. Özgürlüğümüze düşkün olmaktan, emperyalizme hiçbir şekilde yol vermemekten, birlikten, beraberlikten, vahdetten ve hep birlikte aynı hedefe yürümekten ve belki tüm bunlarla birlikte milli egemenlikten başka hiçbir egemenliğe boyun eğmemekten geçiyor" diye konuştu.
'BİRİLERİNİN KAFA KARIŞTIRMASINA MÜSAADE ETMEYİN'
Toplumun birlikte hareket ederek ve ihtilafları ortadan kaldırması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bu çerçevede 'Terörsüz Türkiye' olarak ortaya koyduğumuz, 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizin 50 yılını işgal eden ve maalesef ülkemizin ayaklarına bir pranga gibi vurulan terörün sona erdirilmesi ve tam manasıyla birliğin, beraberliğin, kardeşliğin sağlanması için büyük bir çabanın içerisindeyiz. Trabzonluların milli konulardaki hassasiyetlerini bildiğim için onların önünde söylüyorum. Şundan rahat ve emin olun, birilerinin kafa karıştırmasına müsaade etmeyin; bu süreç içerisinde terör örgütüyle hiçbir pazarlık yapılmamış ve bundan sonra da yapılmayacaktır. Şehitlerimizin ruhunu muazzep edecek hiçbir adım atılmamış ve atılmayacaktır. Trabzon'un unutulmaz evladı Eren Bülbül'ün hakkını, hukukunu ihlal edecek hiçbir söze fırsat verilmeyecektir ve inşallah terör örgütünün fesih kararı alması, silahlarını bırakmaya başlamasıyla birlikte Türkiye siyaseti olarak, TBMM olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getiriyoruz. Türkiye'de oy veren yurttaşlarımızın yaklaşık yüzde 95'inin temsil edildiği ve 11 siyasi partimizin içinde olduğu bir komisyon ile birlikte millet adına duruma vaziyet etmeye gayret ediyoruz. İşimizin zor olduğunun farkındayız; ancak Türkiye bir daha terör belasıyla uğraşmayacak, elin oğlu bu ülkenin evlatlarına karşı sinsi planlar içerisinde olmayacak, olamayacak. Bunun için gayret sarf ediyoruz. Dünkü toplantılarda dinlediğimiz sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden birisi olan hanımefendi şunu söyledi; 'Biz evlatlarımızı gömmek yerine silahları gömmeyi esas almak zorundayız.' İnşallah bu milletin çocukları bir daha şehit olmayacak, ölmeyecek."
'TRABZON UMUDUNU VE DİRENCİNİ ASLA KAYBETMEDİ'
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Trabzon'un tarih boyunca hakikatin, cesaretin ve fedakarlığın sembolü olduğunu belirterek, "Milli mücadelenin en çetin günlerinde; düşman gemilerinin gölgesi Karadeniz'e vururken Trabzon'un liman işçileri, denizcileri, kayıkçıları, kadınları, gençleri ve yaşlıları, bir milletin umudunu sırtlarında taşımışlar. Trabzon Limanı yalnızca bir lojistik merkez değil, adeta bağımsızlık ateşinin harlandığı bir ocak olmuştur. İstanbul'dan yola çıkan silah ve cephane, gece gündüz demeden fırtınalara meydan okuyarak Anadolu'nun bağrından cephelere ulaştırılmıştır. Bu yiğit insanlar sadece yük taşımamış, bir milletin istikbaline, özgürlüğüne ve onuruna omuz vermiştir. 1'inci Dünya Savaşı yıllarındaki Rus işgalinin bıraktığı yıkım, Trabzon'u adeta bir harabeye çevirmiştir. Ancak tüm bu yıkıma rağmen Trabzon umudunu ve direncini asla kaybetmedi" dedi.
'SESİNİ EN ERKEN YÜKSELTEN ŞEHİRLERİMİZDEN'
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de milli mücadele yıllarında Trabzon'un vatanına bağlılığını ve cesaretini gösterdiğini aktararak, "Trabzon mütareke ortamının belirsizliğine rağmen ilhak ve işgal projelerine karşı, en erken sesini yükselten şehirlerimizden birisi olmuş, 'Vatan elden giderse hayatın anlamı kalmaz' diyerek hem malını hem de canını ortaya koymuştur. Öyle ki kurulan Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliyet Cemiyeti, paylaşım projelerine karşı çıkarak Erzurum'daki Doğu Anadolu Müdafaa Hukuk Cemiyeti ile vatanın birliğini muhafaza etmeye yönelik dayanışma içerisinde Erzurum Kongresi'nin düzenlenmesine de zemin hazırlamıştır. Tüm bunların yanı sıra Trabzon halkı ise bu süreçte Kuvayi Milliye yönetimlerine katılma, milli mücadeleye lojistik ve maddi yardımlar yapma gibi çok yönlü gayretlerle vatanına olan sevdasını da gözler önüne sermiştir" ifadelerini kullandı.